Bizim oturduğumuz alan geniş bir yerdi, 2 dağın arasında kalıyor, tarlaların içinden geçilerek ulaşılıyordu, yollar genelde taşlı ve çamurlu olurdu, yaz kış farketmez o çamuru illa tadardık ayaklarımızda...
Babama yıllardır oturduğumuz konumun kötülüğünden, şehre olan uzaklığından, zaman kaybından falan bahsederdim, her defasında reddedip, kafasını dinleyecek başka yer olmadığını, şehirdeki metal yığınlarının arasından olmaktansa burada olmayı tercih ettiğini söylerdi bana..