+44
(Ben)- Selam.
Yapma. Berkeyle tanışacak kız bu mu gerçekten? Eh tabi, yakışıklı olan o. Kızların gözdesi olan o. Benimle mi tanışacaktı? Aptal kafam.
(E)- Mert, bu Selin.
Memnun oldum faslı falan oraların önemi yok. Sorun şurda ki ben kıza sürekli bakıyorum. Ezgi bunu anlamış olacak ki: "Berke'den hoşlanıyor o kız. Aklından bile geçirme Mert."
Benden hoşlanacak değil ya, Berke tabi. Yanımda Ezgi, önümüzde sohbet edip gülüşen Berke Selin çiftine bakıyordum sadece.
(S)- Elemeye geliyorsunuz değil mi?
(Ben)- Ne elemesi?
(S)- Keman çalıyorum. Yarışmalarda kendimi deniyorum işte öyle. (Gülümsemesi neden bu kadar hoş?)
(B)- Mert keşke gelebilseydin be kanka. iptal edemezsin herhalde?
Neyi iptal edemem? Ah tabi, yalnız kalmak istiyor. Berke sonuçta bu, ondan hoşlanan kızla yalnız kalmayıp ne yapacak başka?
(S)- Neyi iptal edemezsin ya? Hayır burdaki herkes geliyor. Kırmak yok.
Ezginin beni sürüklemesi, Berkenin bana pis pis bakışları arasında peşlerinden ilerledim sadece. Berke kızar mı acaba bana? Hem neden gelmemi istedi ki Selin?
Elemelerin yapılacağı yere geldik. Selin ayrı kapıdan gitti. Biz seyirci koltuklarına oturduk. Pek kimse yoktu normal olarak. Gençler gelip keman çalıyor, jüriler puanlamaları yapıp gönderiyor, sonra bir başka kemancı geliyor. Selin nasıl çalıyordur acaba?
(B)- Sıra Selinde lan! Ben heyecanlandım yeminle. Ezgi seni seviyorum kızım, muhteşem bu kız.