(bkz:
Part 38)
Ofise geçtik, şükrü abi ise bizden önce gelmişti bile, Kendi çalışanlarıda oradaydı. Selam verip içeriye girdim. Çalışanlara "thefucking patronunuz, ama buradaki en büyük baş benim" diyerek bir mesaj veriyordu kendince. Bense pek birşey söylemedim, Sonrasında ofisten çıktık, iki araç konvoy şeklinde kulübe döndük ve şükrü abinin odasına girdik.
(ş)-birşey kalmadı pazartesiye, hazır hissediyor musun ilk iş için kendini.
(ben)-pek değil, ama yapacağız mecbur.
(ş)-sandığından kolay olacak göreceksin.
(ben)-inşallah abi ne diyeyim ki.
(ş)-takım yakışmış.
(ben)-eyvallah abi.
(ş)-git pazartesiye kadar kafanı dinlen topla kendini iki günün var.
(ben)-tamamdır abi, gözün arkada kalmasın.
Mekandan çıktım, sonrasında silahı diğer aracın torpidosunda unuttuğum aklıma geldi. Geri dönüp cevdete durumu söyledim. Dönüp arabanın torpidosundan silahı aldık, belime soktuktan sonra kendi arabama geçtim. Ancak nereye gideceğimi, ne yapacağımı o kadar bilmiyordum ki. iş olduğundan da ciddileşmişti artık ve geri dönüş yoktu.