Sessiz bir şekilde düşünürken. Adeta odada yankı lanan müconun telefonu çaldı.
Kafamı yerden kaldırıp baktığımda başo çoktan telefonu almış. Çağrıya cevap vermişti arayan dilandı. Sesi hoparlöre almasını istedim dilan öksürükle karışık ve boğuk ürpertici bir ses ile ibranice olan kelimeler söyledi (yazmıyorum) içinde yılan büyüsü geçtiğini anlamıştım. Fakat bu büyü ne için yapılırdı. Unutmuştum bu konulara benden daha hakim olan suat ağbiye ulaşmak zorundaydım. Telefonu elime aldım numarayı çevirmeye başladığımda telefonun kapanmasıyla dışardan kahkaha sesi geldi. Hepimiz sanki bomba patlamışçasına irkilip hafif yere eğilmiştik korkudan. Telefonu tekrar açtığımda numarayı çevirip araya bastığım anda telefonun sarjı tekrar bitti. Bir telefon bulmamız lazımdı.

Tekrar müconun yanına oturup düşünmeye başladım telefonlarımız nerdeydi. Başo odanın içinde bir sağa bir sola volta atıyor yağmur ellerini kafasının arasına almış ağlamaklıydı.

Yağmur birden senin telefonunu gördüm demesi ile durup meraklı gözlerle yağmura baktık. Yağmur ayağına çivi battığında düşmüştü dedi. Başo hemen kapıdan çıkacaktıki zor tuttum yalnız gidemezsin dedim. Başo yaptığının mantıksız olduğunu anlarcasına içeri geçip peki ne yapacağız dedi. Sen durcaksın mücoyla kalacaksın yağmurla ben gidip alıcaz dedim. Başo ısrarlarım üzerine kabul etti.

Peki telefonu nasıl bulacaktık hızlı olmalıydık. Plan yapmalıydık. Heme sarjı biten telefonun bataryasını söküp yağmura verdim saçına sürtmesini söyledim. Yağmur anlamamıştı ama dediğimi yaptı. Bataryayı elime alıp yola koyulduk.