(bkz: Part 15)

Bir süre sonra kulüp çalışanlarından biri yanımıza geldi ve "thefucking hanginiz?" diye sordu. "Benim hayırdır kardeşim" diyerek cevap verdim. Şükrünün odasında beni beklediğini ve onu takip etmemi söyledi. Bense "hayırdır, neden özellikle beni istetti" diye düşünerek elemanı takip ettim. Kapıya geldiğimde girişte takım elbiseli iki kişi pür dikkat duruyordu, bense git gide bu şükrünün mafya kılıklı biri olduğunu düşünmeye başladım. Kapıyı çalma gereği duymadan, kapının kolunu çevirip içeri girdim.

Odada ayrıyetten yine takım elbiseli biri daha vardı, selam verdim ve oturdum. Önce yanındaki lavuğu inceden bi süzdüm sonrasında lafa girdim;

(ben)-beni çağırtmışsın?
(ş)-evet, ulu orta konuşmak istemedim seninle.
(ben)-problem değilde, biraz emri vaki olur gibi oldu bu iş.
(ş)-kusura bakma evlat, beni yanlış anlamanı istemezdim.
(ben)-pekala, yeterince detay konuştuk aslında, nedir bu gizli konuşmamız gereken mesele?
(ş)-aslında seninle çok daha geniş çaplı çalışmayı düşünmeye başladım.
(ben)-ne açıdan, mafyacılık mı oynayacağız?
(ş)-çok dikkatlisin, aslında bir nevi öyle.
(ben)-peki ya neden, çağrı merkezinden zaten fazlasıyla kazanıyorum, kendimi riske etmek için bir sebebim yok, ve neden ben?
(ş)-çünkü gözünde o kıvılcım var senin.
(ben)-valla gözümde ne gördün bilmiyorum ama, aynaya bakınca ben kıvılcım görmedim hiç.
(ş)-sempatik bir gençsin vesselam.