/i/Bilim

"hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir. ilimin ve fennin dışında mürşit aramak gaflettir, dalalettir, cehalettir".
M.K ATATÜRK
  1. 1.
    +131 -28
    Her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. Evrimin ara geçiş formları bulunamamış, evrimi bütün bilim adamları reddediyormuş, evrimde her şey tesadüfen oluşmuş, evrime göre insanlar maymundan geliyormuş her türlü hurafe var.

    Bakın, hayatın oluşumu ile gelişimi farklı teorilerdir. Hayatın nasıl başladığını öğrenmek isteyenler evrimi değil, abiyogenezi öğrenmelidirler. Abiyogenez cansızlıktan canlılığın oluşumunu anlatırken, evrim canlılığın gelişimini anlatır.

    Öncelikle bilimsel hiçbir şey olayı tesadüf diye açıklayarak geçmez. Evrim asla canlılığın tesadüfler etkisiyle geliştiğini söylemez. Tesadüflerin düşük miktarda olsa da bir etkisi vardır, fakat asıl etkiyi fizik kanunlarının kendisi yapar.

    Daha da açmak gerekirse, evrim tesadüflerin eseri değil, fizik kanunlarının etkisiyle uzun zaman ile gerçekleşen bir süreçtir.

    Dünya o zamanlar şu anki gibi sakin bir halde değildi, her an yeni yeni kimyasal tepkimeler, depremler, volkanik faaliyetler oluyordu. Bu olaylar abiyogenez sonrası ilk canlıların yapısını değiştiriyordu. Şiddetli olaylardan kurtulamayan ilk canlılar yok oluyordu, kurtulabilenler ise bu tepkimeler etkisiyle yapısını değiştirebilmiş canlılardı. Kısacası, hiçbirinin bunları yaparken haberleri yoktu, fizik kanunlarının etkisiyle, olması gereken şey oluyordu, basit canlılar yapı değiştirerek karmaşıklaşıyordu.

    işin garip yanı bu olayın gitgide hızlanıyor oluşu. Yani ilk canlıların yeni özellikler kazanması birçok olaya ihtiyaç duyarken, sistemleri gelişmiş karmaşık canlıların daha da gelişmiş bir hal alması çok daha kısa sürüyordu. Çünkü bu aşamadan sonra evrime tek destek olan şey kimyasal tepkimeler ve küçük mutasyonlar değil (tesadüf dediğiniz şey) aynı zamanda canlının kendi genetik faaliyetleriydi.

    Ara geçiş formları bulunamamıştır saçmalığına gelelim. Ara geçiş formu denilen şey düşündüğünüz gibi bir şey de değildir. Ara geçiş formu olarak bahsedilen şey x canlısının y canlısına lineer dönüşümü değil, süreç içerisinde geçen değişimidir. Her canlı devdıbına ait bir geçici formdur yani, x canlısı yavaş yavaş y canlısına dönüşüp o da zamanla z canlısına dönüşmemiş, dönüşürken aralarda geçiş türleri bırakmamıştır. Evrim aynı internet gibi bir ağ ya da bir ağaç gibi dallar halinde birbirine bağlı şekilde gerçekleşir, dümdüz x -> y -> z -> t -> ... diye gitmez yani.






    Yani evrim bir ağaç, ağ gibi şekillenir, doğrusal dönüşüm yoktur. Şimdiyse kanıtlara gelelim.

    Tek hücreli ve prokaryot hücreler en basit canlılardır. Bunlar zamanla tek hücreli ve ökaryot hale gelmiş, sonra bu özelliklerini koruyarak çok hücreli hale gelmişlerdir. Tabii ki bu doğrudan olmadı, ilginçtir ki arada hem tek hücreli özelliğini koruyan hem de çok hücreli gibi davranan "koloniler" ortaya çıktı.

    https://tr.wikipedia.org/wiki/Volvoks
    https://en.wikipedia.org/wiki/Eudorina

    Kolonilerine bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız, ki bunlar kolonilerin sadece ikisi.

    Diğer bir örnek de dinozorların kuşlara dönüşümü. Göreceğiniz gibi dinozor lineer olarak kuşa dönüşmüyor. Süreç içerisinde farklı türlere ayrılıyor.
























































    Ve şimdi evrimin çok az bilim adamı tarafından kabul edildiği meselesine gelelim. Böyle bir şey yok, sanılanın aksine evrim bilim adamlarının çoğu tarafından kabul ediliyor, ve yaşamın gelişimini açıklayan en iyi model olarak görülüyor.

    Biri eski insanlarla günümüz insanlarının farklılığını evrim değil adaptasyondur diyerek açıklamıştı, fakat bilmediği şey adaptasyon evrimin bir parçası, yukarıda bahsettiğim gibi evrim rastgele olaylarla değil, büyük oranda adaptasyon, ortama iyi uyum sağlayanın sağlayamayana üstünlük kurması gibi fiziksel kanunlarla gerçekleşir. Yani evrim şansa ya da güce bağlı gerçekleşmez, uyuma göre gerçekleşir. Şansa ya da güce bağlı olsaydı şu an dinozorlar olurdu, bizler değil.

    20. yaş dişleri de insandaki gelişim için gayet açık bir kanıt. 20 yaş dişlerinin insana bir yararı yok, hatta zararı var. O dişlerin çıkarken ne tür bir acı çektirdiğini biliyorsunuz.

    Bir de şu kanıt var, insan embriyosu gelişirken daha sonra yok olan / körelen bir "kuyruk" oluşturuyor. Hastaneleri araştırırsanız nadir de olsa küçük kuyruk parçasıyla doğan bebekleri bulabilirsiniz.






    Bu entrye sığamayacak kadar kanıt var, bunları araştırıp okumak size kalmış.

    Bir de, sürekli söylenilen bir argüman canlılığın mükemmel oluşu, Dünya'daki en ufak bir değişimin canlılığı yok edecek olması. Evrimin bu kadar uyumlu canlı üretmesinin mümkün olmaması.

    Üzgünüm ama, bakış açınız yanlış. Siz evrimi sondan başa görüyorsunuz, baştan sona değil. Eğer Dünya'nın yapısı şu anki gibi olmasaydı, canlılık Dünya'nın o koşullarına göre evrilecekti. Canlılığın mükemmel görünmesinin sebebi budur, çünkü evrimsel süreç ortama en iyi uyum gösteren canlılara göre gelişir. Yani yaratıcılığa göre yaratıcı canlılığı yarattığı evrene göre yaratmıştır, evrime göre canlılık içinde bulunduğu evrene göre evrilmiştir. Bu kadar basit. Kısacası bu bile evrime bir kanıttır aslında.

    Son olarak evrimde insan maymundan gelmiyor. Evrimin bir ağ gibi gerçekleştiğini söylemiştim, yani maymunun doğrudan insana dönüşmesi gibi bir olay yok. ikisi ortak bir atadan geliyor sadece, fakat dağıldıkları ve bulundukları konum yüzünden zekaya ihtiyaç duyanlar insan, farklı yeteneklere ihtiyaç duyanlar maymun oluyor, olay bundan ibaret.

    Unutmadan, evrimi savunduğum için bana küfredecekler şöyle az ötede dursun. Agnostik biriyim, fakat bütün inançlara saygım sonsuz. Ama aynı saygı bana gösterilmediğinde üzülüyorum. insanları inancına / inançsızlığına göre yargılamayın. Bu herkes için geçerli, lafım ateistlere de, agnostiklere de, deistlere de, teistlere de. Bazen dolanırken görüyorum ateist müslümana hakaret ediyor, müslüman ateiste hakaret ediyor, kimsenin kimseye saygısı yok. Hiç kimse inandığından / inanmadığından dolayı kendini üstün, başkalarını alçak göremez. Söyleyeceklerim bu kadar.

    Edit: Müslümanlığın ve diğer dinlerin evrimi desteklemesi / desteklememesi ile alakalı entryler gördüm. Müslüman olmadığım için haddime değil ama bu konuda kendi fikrimi açıklamak istiyorum. Tabii ki dini terimlere saygısızlık etmeden.

    islam dinine göre Allah, tüm canlılığı teker teker yaratmış ve Dünya'ya yerleştirmiştir. insanın yaratılışı da Dünya'dan farklı farklı topraklar getirilmesi vasıtasıyla olmuştur. Dini kitapların çoğunda geçiyor bu.

    Yani islam dini şu anki canlılığın sıfırdan evrilmesini desteklemez, fakat tür içerisinde gelişimi destekler. Yani adaptasyona kesinlikle karşı çıkmaz. Canlılar tamamen farklı bir türe evrilmeden yalnızca kendi içlerinde gelişirler. Yani evrimin tamdıbını olmasa da adaptasyonu ve adaptasyonla bağlantılı ilkeleri destekler. Kısacası evrimi kısmen destekliyor diyebiliriz.

    Edit 2: Burada tüm dinlere olabildiğince saygılı davranırken, dini bir terim kullanırken büyük küçük harfe kadar dikkat ederken gördüğüm tavır hiç hoş değil. Ben de sizden saygı beklerken küfürden başka bir şey alamıyorum.

    Anneme kadar küfredilmesini hak edecek ne yaptım? Sadece kendi inancımı söyledim, aynı sizin gibi. Fakat herkesin inancına saygı duyarak, sizin aksinize.

    Edit 3: imla
    ···
   tümünü göster