hayatımın en salak zamanlarıymış bilmiyordum. muhtemelen daha çok salaklıklar yapacağım belki de en büyüğü onlardan birinden çıkar emin değilim ama bu okuduklarım tam bir felaket.
yaklaşık 5 sene önce sözlüğü (bkz:
hayallerim için sözlüğü bırakıyorum) başlığını açarak terk-i diyar eylemiştim. yıllar sonra yeniden sözlük, amerika'da yatağımda uzanmış bomboş bir pazar akşdıbını geçirirken aklıma geldi. şifremi hatırlayıp hatırlayamama çekincesi ile sözlüğün anasayfasına geldim, bi kaç başarısız denemeden sonra doğru şifreyi bulmayı başardım.
aslında hedefim sadece o başlığa girip selamlar yazıp çıkmaktı. ama sonrasında önceden yazdığım birkaç entry, birkaç başlık daha dikkatimi çekti. fikir dünyamın nasıl değiştiğini görebilme umuduyla yazdıklarımı okumaya başladım. yaklaşık 4-5 saattir yazdıklarımı okuyorum ve aklımda sadece tek bir soru "ben nasıl bu kadar salakmışım?".
bir 3-4 sene sonra tekrar dönüp bakmak için bunu yazmaya, saat yaklaşık 00.15 civarı karar verdim.
zamanında koyu ak parti savunuculuğundan, bugunün muhalifine, hem de koyu komünist düşünceleri ağır basan koyu muhalifine gelen yolu tam bilmiyorum. tanıştığım kadınlar, okuduğum kitaplar, gördüklerim, ve o. kocaman gözleri ile şu an hatırlayınca bile gözlerimi dolduran. belki de en çok o. bir gün belki bir kitap okuyunca hayatım değişmedi ama bir gün bir kadınla tanışınca bir senede fikirlerim çok değişti hem de çok.
şu an bunları yazarken aklımın bir ucunda da sabah kalkıp okumak zorunda olduğum kullanım kılavuzu var. deney düzeneği ile ilgili olan, ölçüm aleti. acaba bir 4 sene sonra bunları okurken bugünleri bu evden uzak, okula gidip gelmeli tez yazmalı, ders almalı, günleri nasıl hatırlayacağım. ve bunları okurken nerede olacağım. hayat kimleri söküp alacak benden, kimleri hayatımın orta yerine çattanak koyacak.
günlük yazın ben bu akşam bunu anladım.
günlük önemliymiş. burası da bir nevi günlük görevi gördü benim için bugün. yazdığım entrylerden salaklıklarımı gördükçe üzüldüm, uğruna o anlar gözyaşları döküp başlıklar açtığım kadınları hatırladım güldüm. kimisi güzel kadındı, kimisinin muhabbeti iyi, kimisinin gözleri büyük ve renkli, kimisinin büyük ve kahve. ama gözleri hep büyüktü renklerinden bağımsız.
o günlerden bu zamana güzel kitaplar okumuşum, birer ikişer onları hatırladım. zamanında ayağa düşmeden çok çok önce okuduğum kitaplar olmuş, bununla gurur duydum bak.
hedefimi gerçekleştirebildiğim için de gurur duydum. ama mutlu oldum mu? mutlu muyum şu an? bugünlerde arkadaş grubu olarak varoluş sancısı çekiyoruz. sadece kendine ait bugunleri hatırlama, arkadaşların da bunalımlarda. uzun olan, telefoncu olan, askerde olanla pek iletişimde değiliz şu an malum telefon sıkıntı, karizma olanın da eminim canı çok sıkılıyor, o biraz daha az anlatıyor sadece.
salaklıklarım dedim ama hepsini hatırlamak istemiyorum şu an bu gece kaldıramam. belki başka zaman ama şunu şuraya bırakacağım (bkz:
2 39 dan dolar alan ulusalcı kemalist) bu nasıl bir mallıktır? peki ya bu vizyonsuzluğa ne demeli? (bkz:
3 sene oldu ama hala daha alışamadım) şu an değil aynı şehir evimle aynı kıtada bile değilim arada 8 saat var.
acaba şunu hangi akla hizmet ne düşünerek, ne bilerek yazdım
http://www.incisozluk.com.tr/e/140077522/ ne kadar boş konuşuyormuşum. şu an 544 dolar kira veriyorum. evde 4 kişiyiz, biraz birleşmiş milletler misali takılıyoruz. yaklaşık yemek masrafımım günlük 10-12 dolar, bir de işte haftasonları içkisi falan filanı var. 1100 her türlü yetiyor. corona 3, long island 4 dolar sadece hatırlatıcı.
yazsam daha çok şey yazarım da, sabahki işler.
02.27.2017,
01.02