/i/Siyaset

Saygı Çerçevesinde Özgür Siyaset Platformu
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +2
    2014 yılında ilk defa Cumhurbaşkanı halk tarafından seçildi. Bu olayın gerçekleşmesi için büyük çaba sarf eden iktidar çabasının sonucu olarak partilerinin başkanını başkan yapmayı başardı. Bu sistem için çok uğraş veren, bunun olması gerektiğini bu kadar savunan, millet iradesi ile bu seçimin gerçekleşmesi gerektiğini bu kadar vurgulayanlar şimdi kalmış diyorlar ki “HALK TARAFINDAN HEM BAŞBAKAN HEM CUMHURBAŞKANI SEÇiLiYOR. iKi ERK OLUNCA YÜRÜTME AKSAMAYA UĞRUYOR.” Böyle bir şey olabilir mi? Hem bu sistem için o kadar propaganda yap, sistemin gerekliliğinden bahset, sonra da gel bu sistem tıkanıyor böyle gitmez de. iki yıl içinde ne değişti de bu sistem tıkandı? iktidar hangi yasayı çıkartmak istedi de çıkaramadı?

    Şimdi bu sistem tıkanıklığını demokratik, parlamenter rejimi kaldırarak, başkannı devletin tek erki haline getiren bir sistemle karşımıza geldiler. Hiçbir tarafı Türk tipi olmayan iktidar, başkanlık sistemlerinin ismini Türk tipi başkanlık diye halka empoze etmeye çalışıyor. Şimdi başkanın yetkilerine bakalım ve ne kadar Türk tipi olduğuna karar verelim.

    Eski Türkleri düşünelim önce. Bir oba, oymak, beylik kadar ilkel devlet olsa dahi Türk obasında tek söz sahibi olan kişi bey değildi. Diğer beyler toy istediği zaman kurultay toplanmasını istediği zaman bey buna itaat etmek, toyu toplamak, kurultayı gerçekleştirmek zorundaydı. Aksi bir durum çok ayıp karşılanır ve bey saygınlığını yitirirdi. Hele ki beyin toyu dağıtma yetkisi asla ve asla söz konusu değildi. Bize dayatılan bu sistemde ise Başkanın yetkileri arasında meclisi gerekçesiz feshedebilme yetkisi veriliyor. Diktatör dediğimiz Esad’ın Suriye’sinde bile başkan meclisi gerekçesiz feshetme yetkisine sahip değildir. Demokrasiden ne kadar uzak, diktaya ne kadar yakın bir sistem olduğunu buradan anlıyoruz. Bu durumda Türk tipi başkanlık değil “Arap özentisi sultanlık” demek daha doğru olacaktır.

    1876 yılından beri verilen demokrasi mücadelesini düşünelim. Padişahın yetkilerinin sınırlandırılmasıyla başlayan, meşrutiyete dönüşen, kurtuluş savaşı yıllarında milletin meclisine sahip çıkmasıyla kurulan ve Cumhuriyet ile taçlanan Türk demokrasisi bugün meclisin yetkilerini tek bir kişide toplamasına yol açacak bir yasayı görüşme halinde. Meşrutiyet uğruna, padişah sistemini yıkma uğruna şehit olanların, Kurtuluş Savaşında bu milleti bu millet yönetir diyen, manda veya himaye olacağına ölmeyi tercih edenlerin, ya istiklal ya ölüm diyenlerin, 15 Temmuz’da sokağa çıkıp milli iradeye sahip çıkan, bu uğurda şehit olanların çabaları bugünler için miydi? Milli iradenin tamdıbını temsil eden meclisin, %51 oy alan bir erk tarafından kapatılabilmesi ne kadar demokratik bir yöntem olabilir?

    Başkanın sıkıyönetim ilan etme, olağanüstü hâl ilan etme ve olağanüstü hâl kararnamesi çıkarma yetkisi olacak. Olağanüstü hâl böylelikle sürekli hale gelmiş olacak. Üçüncü kez uzatılan olağanüstü hâl boyunca Türkiye neler yaşadı? Neye çözüm üretildi? Ekonomi mi düzeldi? Terör mü bitti? işsizlik mi azaldı? Üniversiteler akademik makale yazmakta rekor mu kırdı? Turizm mi canlandı? Türkiye dış siyasette saygınlığa mı erişti? Türk demokrasisi şaha mı kalktı? Bunların cevabı evetse bu sisteme evet diyebilirsiniz. Fakat bu süreçte ülkede olağanüstü hâl yokken olandan daha fazla bomba patladı, daha fazla insan öldü, dolar daha hızlı yükseldi, işsizlik daha çok arttı, ekonomi daha çok bozuldu, turizm daha çok zarar aldı, Türk dış siyasetinin baştan aşağı yanlış olduğu itiraf edildi ve KHK’lar ile Türk demokrasisi işlevsiz hale getirildi. Bu illegal durumun düzeltilmesine gayret edileceğine bu illegal durum yasa değişiklikleriyle legal hale getirilmeye çalışılıyor.

    Bunların yanında Başkan Anayasa Mahkemesi üyelerinin yarısından fazlasını atayacak, Hâkim Savcılar Yüksek Kurulu’nun yarısından fazlasını atayabilecek. Kamu yöneticilerini atayacak. Anayasa Mahkemesi, başkanı yargılayabilecek tek kurum olacak ve üyelerinin çoğunluğu başkan tarafından atanacak. Böyle bir sistem olabilir mi? Yargılanmaktan neden korkuyor başkan? Bu nasıl kabul edilebilir? Ayrıca başkanın atayacağı bakanlar olacak ve bu bakanlar hakkında soru önergesi verme yetkisi de meclisten alınıyor. Genel kurulda bakana çıkıp soru sorma hesap sorma imkânı da olmayacak. Sen böyle yapmışsın al işte evraklar deliller ver bunun hesabını genel kurula açıkla bakalım diyemeyecek artık meclis. Yanı denetlenemez bir hükümet meydana gelecek. Başkan’ın anayasa mahkemesine gönderilebilmesi ve yargılanabilmesi için meclisten 2/3 oranda milletvekilinin onayı gerekecek. 600’e çıkarılması düşünülen vekil sayısında bu oran 400’e denk geliyor. Bu da demek oluyor ki iktidar partisi istemeden, başkanı yüce divana kimse gönderemez.

    Yargılanamayan, sorgulanamayan, istediği kanunu çıkarabilen bir güç yaratmak Türk demokrasisini ve milli iradeyi yok etmektir. Tek adam yönetiminin önünü açmaktır. Hitler Almanya’sı gibi olmaktır. Bu o iktidar bu iktidar meselesi değil Türkiye meselesidir. Sırf ideolojine sahip olduğu için birini başkan yaparsan yarın öbür gün senin ideolojine ters birisi başkan olduğunda bu sistemin ne kadar yanlış olduğunu anlarsın fakat iş işten geçmiş olur. Türkiye darbeden kurtuldu bunun sonucunda daha demokratik bir sistem gerekirken şimdi darbe yönetiminden daha beter bir karanlığa sürükleniyor. Ordu, emniyet, yargı, meclis, yasama, yürütme her şey tek bir erkte tek bir kişide toplanırsa bunun adı demokrasi de olmaz, başkanlık da olmaz. Bunun adı bellidir.

    Milletvekillerini onurlu bir dik duruşa, bütün vatandaşları da milli vicdanla bu sistemin ne olduğunu okumaya öğrenmeye ve ülkemize neler getireceği konusunda düşünüp kararını ona göre vermeye davet ediyorum.
    ···
   tümünü göster