/i/Ben

Kendini ifade et !
  1. 1.
    +1
    içeriye girdiğimde siyah kukuletalı adam, bana uzak taraftaki izleyici koltuklarının birinde oturmuş kitap okuyordu. Beni görünce elindeki kitabı az ilerideki piyanonun üstüne bıraktı. Bana dönüp "Başaramayacağınızı tahmin etmeliydim." dedi öfkeli bir sesle. Birkaç saniye daha siyah kukuletalı adama doğru yürüdükten sonra durakladım ve "Addıbının yerine sen gelseydin cadıyı çoktan yakalamıştık." dedim kendimden emin bir tavırla. "O kahrolasıca cadıyı alevli çukura kapatacağım!" dedi kibir dolu bir sesle ve hemen sonra "Yarın şafak sökmeden burada ol evlat!" dedi. Korktuğumu gizlemeye çalışarak "Olurum." dedikten sonra kasvetli çadırdan ayrıldım. Çadırdan uzaklaşırken etrafta kafesinde uyuyan aslandan ve üzgün duran filden başka varlık göremedim. Sirk alanından ayrılırken biraz ötedeki yaprakları sararmış ağaçların üstünden güvercinlerin uçuştuğunu gördüm. Bir süre onları izledim. Sonra eve doğru yürümeye başladım. Serin rüzgarların eşliğinde çıplaklaşmış ağaçların bulunduğu yolda yürürken aniden bir şey üstüme atladı. Sırtım yere gelince elimdeki gümüş zincir de yere düştü. Kafamı kaldırdığımda bana saldıran varlığın cadı olduğunu gördüm ve bedenimdeki korku arttı. Biraz soluk yeşil renkteki uzun dilini suratımın etrafında sallarken siyah pençelerini havaya kaldırdı. "Benden hiç hoşlanmadın mı?" dedim gözlerim dolmuş halde. Havaya kaldırdığı pençelerini hızlıca yüzüme doğru indirirken tepki vermedim. Pençeleri yüzüme epey yaklaştığı anda bedenimdeki korkuyu körükleyen pençelerini yavaşlattı. Yüzümün kanamasına sebep olmayacak biçimde pençelerini yüzüme dayadı ve kızıl renkteki gözlerini kahverengi renkteki nemli gözlerime dikti. "Sen aslında kötü birisi değilsin. Buna eminim." dedim gözlerine bakarak. Sulanmış dilini yerine zütürdükten sonra "Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?" dedi. "Zinciri ıskaladığım zaman dönüp bana saldırmadın. Ayrıca eğer isteseydin o gece abim yerine hepimizi öldürebilirdin." dedim. Birkaç saniye sonra kızıl renkteki gözlerinden kanlı yaşlar süzülmeye başladı. "Aylar önce bir savaşçıya aşık oldum. Duygularımla oynayıp hava almayan, ışık görmeyen bir çukura kapattı beni. Kısa sürede hapsedildiğim çukurdan kurtuldum. ilk kurbanım duygularımla oynayan savaşçı oldu. O günden sonra erkekleri öldürmeye hatta öldürtmeye başladım." dedi acıklı bir halde. Gözlerine birkaç saniye daha baktıktan sonra cadının mor dudaklarına yapıştım. Ellerimi cadının yüzüne getirip kanlı gözyaşlarını silmeye başladım. Cadı da bana karşılık vermeye başladı. Az sonra cadı, cadıyı ilk gördüğüm zamandaki haline büründü. Tabi bu sefer uzun ve siyah saçları tozlu değil ıslaktı. Bir süre daha öpüştükten sonra dudaklarımızı birbirimizden ayırdık. Cadı üstümden kalkınca ben de ayağa kalktım. "Yarın bataklıkta buluşalım. Senden hoşlanıyorum Steve." dedi utangaç bir gülümseyle. "Tamam Bella. Ben de senden hoşlanıyorum." dedim mutlu bir halde. Az sonra cadı ortadan kayboldu. Çiftliğe doğru yürümeye başladım. Yürürken abime olanları, cadıdan hoşlandığımı ve siyah kukuletalı adama neler diyeceğimi düşündüm. Tahtadan yapılma kapının önünde durunca kararsız olduğumun farkına vardım ve kendimi huzursuz hissettim. Ya cadıyı yakalayıp abimin intikdıbını alacaktım ya da cadı ile sevgili olacaktım. Cadı ile sevgili olmaya karar verirsem siyah kukuletalı adamı öldürmeye de karar vermeliydim...
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster