+2
Kasabada ilerlerken büyücü kızı nerede bulabileceğimi düşünüyordum. Demirci Bane'nin dükkanına yaklaşınca aklıma büyücü kızı nerede bulabileceğim geldi. Tabi ki de bataklıkta! Bu fikrin aklıma gelmesine gerçekten sevindim. Çünkü, kasabanın sekiz kilometre ötesinde kocaman bir orman vardı. Oraya daha önce gitmemiştim. Ama orada bataklık olduğunu duymuştum. Hatta haftalar önce üç arkadaş ormandaki bataklığı görmeye gitmişler. Birisi bataklıkta boğulmuş. Eminim kendisi ve sevdikleri pişmanlıktan dolayı hüzünlerinin esiri olmuştur... Bane'nin sıcak, küçük ve göz dolduran dükkanına girince "Merhaba Bane!" dedim. "Merhaba Steve! Seni gördüğüme sevindim!" dedi ocaktaki kızgın demiri döverken. Olanları anlattım. Sözlerim bitince başını eğdi ve iki yana salladı. "Korkarım ki bir cadıyı serbest bırakmışsın Steve!" dedi başını kaldırırken. "Hayır! Bu olamaz!" dedim şaşkın ve öfkeli bir halde. "Peşine düşmekten vazgeç. Seni de kaybetmek istemiyorum!" dedi endişeli bir halde. Bane babamı çok severdi, ben de öyle... "Asla vazgeçmeyeceğim! O cadı bozuntusu kıza hak ettiği cezayı vereceğim!" dedim. Dükkanda işime yarar, kullanmaktan haz duyacağım bir silah ararken çelikten yapılma, gümüş renkte bir zincir çarptı gözlerime. "Bu işimi görür!" dedim gözlerime çarpan zinciri işaret ederek. "Onun yerine kılıç veya daha keskin bir şey vereyim." dedi Bane ocaktı demiri sıkıntıyla döverken. "Gerek yok. Yanımda bir bıçak var. Hem bilirsin. Atış konusunda gayet iyiyimdir." dedim gülümseyerek. Bane'i ve kendimi rahatlamaya çalışıyordum. "Cadılar ineklere benzemez. Eğer ıskalarsan ölürsün!" dedi Bane ocaktaki demire çok sert vurarak. Bane'nin yanına gittim. Omzuna bir tane yumruk atıp "Hadi ama dostum, rahatla biraz. Söz veriyorum zinciri geri getireceğim!" dedim. "Zincir umurumda değil. Sen gel yeter dostum!" dedi yüzüme üzgün bir halde bakarak. "Geldiğimde pastırmalı omlet yapacağına söz ver." dedim gülümseyerek. "Seninle gelmeme izin verirsen istediğin kadar pastırmalı omlet yaparım." dedi Bane. "Bu kişisel bir mevzu. O yüzden benimle gelemezsin. Kusura bakma dostum!" dedim. Israr etti, reddettim. "Hoşça kal!" diyip dükkandan ayrıldım. Sirke doğru hızlı adımlarla yürümeye başladıktan birkaç saniye sonra zincirin kolum büyüklüğündeki tutma kısmından tutup halka oluşturan kısmını iki kez salladım. Gümüş renkteki çelik zincir gerçekten çok hoşuma gitti. Ayrıca çok havalı gözüküyordum...
Tümünü Göster