Sonra bir sonraki yaz tatilinde istanbul’a gitmiştik. Teyzemin oğulları ile Fatih’te gezmeye çıktık. Teyzemin büyük oğlu o zaman liseye gittiğinden bizi gezdirebiliyordu.Her neyse. Kapalıçarşı’ya girdik. Kafamıza göre geziyoz. Teyzemin oğlu şurada bir çay içelim,her zaman gelirim buraya dedi. Tamam sıkıntı yok dedim. Girdik;kıraathane gibi bir yerdi.Bir de ne göreyim! Bizim eski çaycımız. Koskoca 13 milyonluk istanbul’da o dıbına koduğumun geyinin kıraathanesine girmişiz. Hemen çıkalım buradan demeye kalmadan bu gey yanımıza geldi. Tanıdı beni. Aaaa Ahmet(adım Ahmet olsun);napıyosun, görmeyeli çok oldu özledim seni dedi. Teyzemin oğlu tanıyomusun diye sordu. Kulağına yaklaşıp “Bu önceden bizim dükkanın orda çaycılık yapıyordu.Bir gün bana gibiş teklifi etmişti.”dedim. Tabi teyzemin oğlu baya bi sinirlendi. Zaten sokaklarda geze geze baya istanbul bini olmuş.Bi baktım cebinden çakı çıkardı teyzemin oğlu. Kıraathanede de sadece 1 masa doluydu.O masa da bu geyin arkadaşlarıymış. Onlar 5 kişi ve bizden büyük,biz ise 3 kişi. Benim salak teyzeoğlu daldı bunlara.E adamı satıp gitsek de olmaz. Bismillah deyip daldım bunlara.
Edit:Devdıbını yazıyorum beyler takipte kalın.