ertesi gün olmuştu bile. ahmet ile musa önceki gün ps ile oynamaktan uykusuzlardı zaten. yatmışlardı ama uyanamamışlardı garipler. kalkıp kahvaltımı hazırladım güzelce yedim. sonra kütüphaneye gitmek için evden çıkış yaptım. aynı sahne...
otobüse bindim. etrafı süzdüm. kütüphaneye gittim. merve ordaydı. saat erkendi. daha 1 olmamıştı ama ikimizde ordaydık. bu iş olacaktı. oturup güzelce çalıştık. sonra çıkış saatine yaklaştık. biraz çekinerek bugün akşam dışarda takılalım mı?
merve: ama çalışmam gerek.
(acaba yanlış mı anladı lan diyerek düşündüm ama bu böyle olmazdı amk. tek yaptığımız kütüphanede 2 kez çalışmak. biraz eğlenmek gerekti. kız sıkıcı olduğumu düşünüp uzaklaşabilirdi.)
ben: sende bana bir iyilik yap ve çalışma. gece dışarılara takılalım.
merve: kötü çocuksun hehehe
ben: sınavlarında geçmene de yardım edeceğim
merve: o zaman olabilir.
ben: akşam 10 gibi alırım seni. nerden alayım?
merve: filan yerde olurum ben. plan ne? (plan mlan yok bam bam bam adassadasd yazasım geldi beyler kusura bakmayın)
ben: tamam görüşürüz o zaman.

hemen eve geçtim ve ahmete durumu söyledim. araba lazımdı.
ahmet kırmadı. tahmin ettiğim gibi adam gibi adamdı. ikiside bugüne kadar yarıyolda bırakmadılar beni çok şükür. her neyse biraz hazırlanayım dedim. tabi ne hazırlanacam amk işte 3-5 bir şey.
bari o zamana kadar biraz pes atalım ahmet dedim. saat 21:00 olmuştu. benim çıkmam gerek diyip kapıya yöneldim.
ahmet: cengiz mercimeği fırına verme ha amk pekekenti heheheahahah

sessizce gibtir lan diyip gülerek dışarı çıktım...