-
1101.
+3pazar gününün öğleden sonrası vize öncesi bahanesine, biraz kitap defter karıştırarak geçti, gece buse ile buluşacağım..Tümünü Göster
akşam üstü ise alt kata indim biraz nefes almak için.. sürekli üzgün olan tolga, yaşadığımız buruk tecrübe ve yaklaşan sınavların rüzgarının getirdiği kurşun kalem-ders defteri kokusundan bunalmıştım..
belki bir kaç neşeli yüz görmek beni kendime getirir diye düşünüyordum ki, alt katta da kalan tek neşeli yüzün alpere ait olduğunu hatırladım..
neco sıkkın..
nuriş sıkkın..
başta bir kaç el winning eleven attık ama sonra ben muhabbeti açınca nurişin derdi de dökülmeye başladı, oyunu bırakıp muhabbete koyulduk,
"abi, ben onu da anlıyorum, kızlar seviyor böyle şeyleri evet ama, yani daha çok erken be abi.. şimdiden işleri ciddiye bindirmek.. yüzük müzük.. söz möz... haksız mıyım? bu ne acele... sonra ben ne dersem diyeyim, karşı çıktım diye, oyalıyor oluyorum..ya daha okul bile bitmemiş.. askerlik var sırada... iş bulabilmek var.. kendi ayakların üzerinde durabilmek var.."
beril, artık yıl dönümleri yaklaşan ilişkilerine ciddi bir isim koymak peşindeymiş anlayacağınız..ee tabi, buldu gül gibi çocuğu, tapusunu eline almadan rahat etmeyecek.. aramızda söz yapalım, sembolik de olsa yüzük takalım deyip duruyormuş..ne ki efendim, kimi liseli çiftlerin bile yüzüğü varmışmış, bunların niye olmasınmışmış...
ah dıbına koyim ah..
koyun can derdinde, kasap et derdinde.. görüyorsunuz demi dünyayı?..kızın derde, sıkıntıya bak! iyi ölmüyon be hacı sen o çileyle? valla başkası olsa yaradanına kavuşmuştu aq..
nurişe destek olan, ama kıza da durumu iyice, kafasına girecek şekilde izah etmesini öneren şekilde cümleler kurdum..
"söyle abi?" dedim, "aynı bana söylediğin gibi, bana anlattığın gibi ona da anlat, bizi düşündüğümüz için böyle diyorum de?"
konuşmak çocuğu biraz rahatlatmıştı.. umarım tez zamanda yeniden görmeye alışık olduğumuz o sempatik haline döner, suratsız nuriş hiç çekilmiyor zira..biz seni gülen yüzünle sevdik olm.. kendine gel.. (:
neconun derdini zaten bildiğim için pek uğraşmadım onunla.. yana yana sönecek elbet bir gün.. kimler, nelerden vazgeçmiyor ki? o da bir gün nilaydan vazgeçecek..
belki de, benim gibi, benim şeytanımdan, intikamlarımdan, kinlerimden, düşmanlıklarımdan vazgeçtiğim gibi, tüm bunların ötesinde biri çıkacak karşısına,
o da vazgeçecek..
birisi, vazgeçirecek onu da..
saat dokuz gibi evden çıktım.. buseyi özlemişim... ayrı kaldığım, yüzünü görüp, tenine dokunmadığım iki gün, sanki haftalar, aylar gibi geldi bana..
hem, biraz oturur konuşuruz bakalım.. derdi neymiş onu da öğreniriz.. öyle beril gibi, ya da bir başkası gibi sudan sebeplerden surat asacak bir kız değil buse.. karakterlidir yani.. sağlamdır..tüm o naifliğinin altında, güçlü bir kişilik var.. farkındayım..
http://fizy.com/#s/3wv93h
buseyle parkta buluştuk..oh..nasıl özlemişim be... tatillerde, yazın filan nasıl dayanacağım ben? her halde en iyi ihtimalle haftada bir filan atlar giderim..
mis gibi kokusunu içime çektim..ellerimin arasına hapsettiğim yüzünü, dudaklarına, göz kapalarına varıncaya kadar öpücüklerle donattım..
biraz yürüdükten sonra, bir yerlere oturmayı teklif ettim, sevgililer gününde, beni zütürdüğü o denizcilik temalı, masaları mumlu bara gitmeye karar verdik..
oturduk..bir yandan biralarımızı yudumluyor, bir yandan muhabbet ediyoruz..ben, bir şekilde lafı ona, onun son zamanlardaki durgunluğuna getirme amacındayım..ama o önce davrandı, dünümün nasıl geçtiğini sordu bana..
önce anlatmak istemedim, ama ısrarla duymak istediğini söyleyince inatlaşmamak adına, teklifsiz, yavan bir şekilde tolgayla yolculuğumuzu, hastanede yaşananları filan kısaca anlattım..sonunu da,
"görüyorsun..insanlar ne dertlerle uğraşıyor..yazık, senin, benim yaşımda çocuk işte? ne farkı vardı bizden?" diye bağladım..
"evet ya..çok zor hakikaten..allah ailesine sabır versin..sevenlerine..düşünüyorum da, benim bir yakınımın başına filan gelse, sevdiğim birinin..allah korusun ya.."
"işte buse..o yüzden yatıp kalkıp halimize şükredicez..suni üzüntülerle kendimizi, çevremizi yormayacağız... şimdi gelelim senin derdine bakalım..ne var ne yok..nedir bu durgunluğun?..bir kaç gündür farkındayım ama anlık bir triptir, belki rutin şekilde çözeriz diye düşündüm... fakat geçmiyor gördüğüm kadarıyla.." dedim, yüzüme beklenti dolu bir gülümseme ekledim..
önce konuşmak istemedi..hatta "yoo, yok öyle bir şey" e getirdi..
eh..bir kadın "yok bir şey diyorsa"... gerisini ben tamamlamayayım artık..facebook sağ olsun sizler de öğrenmişsinizdir fazlasıyla ;)
"buse..seni üzen, ya da endişe ettiren bir şeyler olduğunun farkındayım zaten..bir şey var mı? yok mu? tartışması yapmıyorum ki ben? olanı anlatmanı istiyorum..paylaş benimle bitanem.."
bu şekilde kaçamayacağını anlayınca anlayışlı moda büründü bu kez,
"hayatım... zaten zor tecrübeler yaşadın bir iki gündür..bir de buna kafa yormayalım..ben..kendim çözmeye çalışacağım..içimde.."
"aa..hayır..onlar ayrı, senin yerin apayrı..iki elim kanda bile olsa, ne şartta, ne durumda olursa olsun senin derdine ortak olurum ben sevgilim..her zaman..kabul etmiyorum kesinlikle bu kendi içinde çözme olayını..anlat bana.." deyip, elimle ellerini daha sıkı kavradım..parmaklarımı bileklerinden, dirseklerine kadar gezdirdim kolunda..
benim bu kedi gibi sırnaşan ses tonum ve dokunuşlarımdan huylandı, bir an istemsizce gülümser gibi oldu..sonra yeniden gözleri hüzünlü bir bakışla masanın zeminine kaydı..
"bebeğim?"
"hı.."
"konuşmayacak mıyız?"
"bu gece değil.." dedi miyavlayarak..
pff... çok inatçı... hiç bir türlü oyuna da gelmiyor..hayal kırıklığımı gizlemek için neşeli ton vermeye çalıştığım bir sesle,
"bana gelsene bu gece?" dedim bu kez..
yine mırın kırın etti,
"ya izin almadıysan alırız uğrayıp yurttan?"
"yarın okul var ama.."
"buse?... ne desem hayır diyorsun??"
deminden beri, o tarafa kaymasını engellemeye çalıştığım frekansım, sonunda "sitem bandı" na geçmişti... birden bire böyle tarz değiştirince buse de silkindi biraz..ürkek ürkek gözlerime bakmaya çalıştı..acaba, bu güne kadar karşılaşmadığı bir tsigalko özelliğiyle mi karşı karşıyaydı?..ona kızacak, sitem edecek, trip mi atacaktım yani?..
başlık yok! burası bom boş!