-
1076.
+2iyi geceler panpalar,Tümünü Göster
23.45 gibi başlayalım bu gece, biraz daha erken biter hem, uykumuzdan olmayız ;)
http://fizy.com/#s/1d4sht
... yüzeysel insanlardan her zaman nefret etmişimdir..
bunlar, gerçek nedenlerin, muhtemel sonuçlarla aralarındaki ilişkiyi kurmaktan aciz, ya da tamamen işine gelmediği için kurmak istemeyen,
her meseleye, "eaaa bırak işteaaee" şeklinde yaklaşan, gamsız görünen, ama gamsız birinden çok daha tehlikeli, işgüzar tiplerdir..
bugün, ülkemiz de yüzeysel insanlar yüzünden bazı sıkıntılar çekmiyor mu?
yüzeysel... yetersiz..cahil görünen, ama aslında tatlı su kurnazı tipler..içten pazarlıklı huur çocukları..
peki ya çizginin öbür ucunda olanlar? madalyonun tersinde, yüzeyselliğin tam zıt kutbunda olan, aşırı evhamlı tiplere ne diyeceğiz?
onlar için ağzımdan kötü bir söz çıkarmaya korkuyorum, çünkü kendim de onlardan biriyim aslında... fazla düşünen, fazla irdeleyen, fazla kafaya takan..fazla sorgulayan..her şeyi kontrolü altında tutmaya çalışan, panik atak tipler...
onlara her hangi bir nefret duymama, ya da küfretmeme gerek yok gibi, zaten onlar kendi kendilerini beceriyorlar gayet layıkıyla..kendi iplerini kendi elleriyle çekiyor, bindikleri dalı kesiyor, kendi kuyularını itina ile yine kendileri kazıyorlar..
evham..
endişe..
hep korku..
başarısız olma korkusu..reddedilme korkusu..dışlanma korkusu..yetersiz kalma korkusu..
ve sorular..
bitmek bilmeyen, geçmişi karıştıran, geleceği kurcalayan..tüm bunları yaparken bu günü unutan sorular...
düşünceli, ince bir insan olmak, sorumluluk sahibi, ileri görüşlü, planlı, programlı bir insan olmak güzeldir elbette..
ama bunun takunun çıktığı zamanlar,
ve takunu çıkaran insanlar vardır..
her şeyin aşırısı olduğu gibi,
dünyasını düzen içinde tutmaya çalışmanın da aşırısı var... bir süre sonra, ufacık bir hatada, mesela biraz yamuk duran bir koltuk yastığı görünce, ya da ne bileyim, çalışma masanızın küçük bir bölümünün tozunun alınmadığını fark ettiğinizde, hem kendiniz kafayı yiyor hem de karşıdaki insanları zor durumlara sürükleyebiliyorsunuz..
kontrol manyaklığı..
zamanla, sadece kendi hayatınızı değil, başkalarının da hayatını (sevdikleriniz, yakınlarınızın..) kontrol etmeye çalışır hale geliyor, onlar adına düşünüp planlamaya başlıyorsunuz..
sanki kendi hayatınızın sorumluluklarıyla fazlasıyla içli dışlı değilmişsiniz gibi, bir de buna başka hayatları yeniden yapılandırma görevini ekliyor, kendinizi, beyninizi, algılarınızı iyiden iyiye zorlayıp, en nihayetinde de fazla ısınan bir anakart misali yakıyor, patlatıyor, kullanılmaz hale getiriyorsunuz..
çıldırıyorsunuz kısaca..
cinnet getiriyorsunuz..
peki bu, gerçekten siz misiniz?
yaşadığınız hayat, (daha doğrusu yaşayamadığınız diyelim) yaşamayı istediğiniz hayat mı sahiden de?
ne zaman başkalarının hayatlarına karışmayı bırakıp, kendi hayatınızın da fazlasıyla sıkılı kemerlerini gevşetmeyi deneyeceksiniz?
bence hemen, şimdi denemelisiniz..
bu gün,
bu gece başlayın..
yarın geç olmadan..
..öğle arası..
buseyle kol kola kantine indik.. pizzalarımızı ve içeceklerimizi alıp masalardan birine geçtik..amk hep de sağlıksız besleniyorum şu ara öğünde ya..allahtan evde tolga doğru düzgün yemekler yapıyor da, hepten fast food yaşamıyoruz...
"akşamüstü bir yerlere gidelim mi?"
"çıkışta mı hemen?"
"yoo sen ne zaman hazır olursan (:"
"oluur.. (: gene plan mı yaptın :p"
"ehehe... yok, artık plan faslı bitti, nasılsa kızı kandırdık :p"
"hmm (: ..tamam, sen yarım saat önceden filan bana mesaj atarsın o zaman, ben hazırlanırım ;)"
"olur, gene sekiz gibi filan iyi mi?"
"iyi ya, işte ne zaman haber verirsen (:"
pizzalarımızı yemeye devam ederken bu aniden aklına gelmiş gibi sordu,
"ha..sen şeyi anlatıcaktın ya bana.. kankanın morali bozuktu, ağlıyor gibiydi filan?"
pff.. nilayı karıştırma şimdi ya..çaresiz cevap verdim, geçiştirmek, baştan savmak istemiyorum çünkü..ne bunu, ne de bana soracağı her hangi bir şeyi başımdan savamam.. öyle bir opsiyon yok (:
"hıı... evet.. bugün biraz sıkıntısı var onun.."
"neymiş? anlattı mı sana? özelse hiç sormadım farzet (:"
"ya aslında.. biraz da benim yüzümden.." dedim mahcup bir tavırla..
"senin yüzünden mi? niye ki?"
"ben.. biraz üstüne gittim o yüzden.."
buse kaşları havada, şaşkın ve meraklı bakışlarla devam etmemi bekliyordu..
"bunu.. nasıl desem.. görmek istemediğim birileriyle gördüm.. benim bir arada olmasını tasvip etmediğim insanlarla yani..o yüzden işte.. biraz üstüne vardım..ama onu düşündüğüm için yani.. çünkü sonra kendi de üzülecek.. işte onu uyarırken.. biraz sert kaçtı sanırım.. morali bozuldu.."
buse,
"hıı.. baya kötüydü ya..ne dedin ki o kadar? keşke fazla sert çıkmasaydın tsigalko, var mı böyle sert çıkışların hep?" deyip mahzun mahzun gülümsedi..
"yok yaa... diyorum işte, hep onu düşündüğüm için.. çünkü çok kritik bir mevzu, bilmediği şeyler var o insanlar hakkında, onu üzsünler istemiyorum..o yüzden de önce ben biraz.. şey yaptım işte.. üzdüm gibi... yani.. nilay benim için kardeş gibidir buse anlatabiliyor muyum? ayrıca kız, benim her zor zamanında da yanımdaydı, hep destek oldu bana.. şimdi ben de onun sıkıntıya düştüğünü görmek istemeyeceğimden.. öncesinden önlem almaya çalışıyorum.. evet sert çıktım biraz belki ama, yine onun iyiliği için... çünkü o kişilerle yaşaması muhtemel şeyler, benim bugün onu üzdüğümün 10 katı fazla üzer onu.. ağzına acı biber sürmek gibi oldu işte biraz.."
omuzlarımı düşürüp yüzümü asınca, buse hemen kolunu doladı, sırtımı sıvazladı içtenlikle,
"abilik yapıyorum diyorsun yani (:"
"öyle de denebilir..(:"
"ya tabi, sizin onca yıllık bir arkadaşlığınız var, eminim çok şey yaşamışsınız, çok badireleri atlatmışsınızdır.. iyiliğini istemen çok normal..ama bu şekilde sanki, ters de tepebilir..sen böyle sert tepki gösterince, inadına bile gidebilir o insanların yanına.. bence bir gönlünü almalısın kızın :/"
"alırım ya bir ara..ben de öyle düşünüyorum zaten.."
buse biraz durdu.. sonra muzipçe gülümsedi,
"ya birileri de bana, seninle takılmam gerektiğini söyleseydi, bu da senin kulağına gelseydi ne olurdu mesela, o kişiler de benim iyiliğim için böyle demiş olsalardı :p"
"kafalarını kırardım x)"
"yaaa, bak, iş sana dönünce nasıl tavrın değişti hemen x) şimdi o nilayla görüşmesini istemediklerin de senin kafanı kırmasınlar sevgilim? x)"
güldük.. ilahi buse.. (:
"canım.., bu olay, seninle benim aramızdakilerden çok çok farklı bir olay.. aynı şey değil yani, kesinlikle aynı şey değil..o yüzden ben haklı olduğuma inanıyorum kendi uyarımda.. ayrıca bir başkasının da seni uyarmasına gerek yok benim hakkımda, sen bana sor, zaten her şeyi dökülürüm anında :p"
"hıı (: e daha fazla konuşmuyorum o zaman bu konu hakkında, sen bilirsin ağabey (x"
" (:"
biz böyle sıcacık, mutlu mesut, sarmaş dolaş otururken, nilay girdi kantine.. yüzü asık, gözleri boş boş bakaraktan gidip bir şeyler aldı, sonra da gerisin geriye çıkışa yöneldi.. gözlerimle takip ettim, ama beni görmedi, ya da görmemezlikten geldi..
buse de benimle aynı şekilde hareket etmiş olmalı ki konuştu,
"kızın yüzünden düşen bin parça..eh be aşkım sen ne söyledin ki bu kıza bu kadar? :/"
"he? ha?..sen..ne dedin az önce peki duyamadım?"
"ne dedim? ;)"
"böyle aşklı maşklı..bir şeyler dedin gibi geldi sanki :p"
"ha..yok sana öyle gelmiş..:p... bak şimdi ne diyeceğim, bence sen hemen git bugün özür dile"
"ya bir ara gönlünü alırım ben onun.."
"yok, ciddiyim tsigalko, bence hemen gidip konuşmalısın?"
şaşkın şaşkın yüzüne baktım..ne yani, şimdi burada ne güzel, baş başa, kol kola otururken gidip bu anımıza son mu vereyim?"
"e ama oturuyorduk?..emin misin gitmemi istediğinden?"
"ya gene otururuzz (: kaçmıyorum ki ben hep burdayım x) ..evet eminim.. hemen konuş bence.."
"bak.. gidiyorum o zaman?"
"koşş koş x)"
"eh (: tamam.. dönücem 10 dakkaya.. geç kalırsam sınıfa çık sen, derse gecikme (:"
"tamaam tamam (:"
hızlı adımlarla, gözlerim onda kalarak kantin çıkışına doğru ilerledim, sandalyelerden birine takıldım, az daha yeri öpüyordum, utanmış bir şekilde yeniden göz attım masasına, palm face yapmış gülüyor...
allahım... seviyorum ulan..bu kızı seviyorum ben işte..bu kızı...
cık..yok böyle bir şey arkadaş ya..ya..gerçek misin sen buse? ha?..harbiden bu kadar iyi misin?... bir insan nasıl bu kadar iyi olabilir lan?..yoo yo dostum.. bence sen gerçek değilsin... bence sen..eee.. nasıl desem.. hayatın bir bug u filansın..ya da bot sun.. hani kantır strayk da var ya böyle, alttan kendi kendilerine otomatik yazılar filan yazıyorlar..hah, aynen öyle işte.. kesin botsun sen..ben de aslında, matriks misali, bilgisayar progrdıbının içine hapsolmuş bir zavallıyım..
çünkü mümkün değil gerçek hayatta böyle bir kadının, hatta kadını geç, böyle bir insanın var olması..
hani, desem ki, acaba ben mi hayal ediyorum?
başlık yok! burası bom boş!