/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1076.
    +2
    sınıfa çıktım..

    ön sıralar hep dolmuş tabi, ee geç kaldık bu gün.. omuzlarımı düşürüp arka sıralara doğru ilerliyordum ki, o uğultunun arasından bir ses,

    "piişt!"

    devam ettim.. üzerime alınmam için bir neden yok..

    "pişşt.. artisss.."

    evet şimdi alınabilirim x)

    gayri ihtiyari kafamı döndürdüm,

    nilay bana doğru bakıyor, sen mi seslendin?

    "nereye?" dedi bana el kol ve kaş göz de yaparaktan..

    "yer yok?" dedim, yine jest ve mimiklerimle destekleyerek ben de..

    "salak burası ne?"

    "başkası vardır orda ya" dedim pis pis gülerek,

    "ya gerizekalı mısın? gel şuraya.."

    yüzümde nilayı gıcık etmekten son derece memnun bir ifadeyle ona doğru yöneldim,

    "duvar kenarı pls.."

    "hayy sıç... geç hadi.. geç.."

    aynı gıcık gülümsemeyle duvar kenarına doğru geçip oturdum, kendimi duvara atıp bıraktım.. ooehh..

    nilaya baktım göz ucuyla, o da bana bakıyor,

    "naber?" dedim umarsızca,

    "iyi!..sen?"

    "iyi bende.." dedim sırıtarak..

    "senle konuşucaz biliyorsun demi?" dedi bilmiş bilmiş,

    hımmm hadi ya? bak ben de aynını düşünüyordum nilay hanım..ne tesadüf..

    "evet" dedim, "bence de konuşmamız lazım"..

    aslında, kızgın olan, hesap soracak olan taraf benim, ama o agresif, ben sulu takılıyorum..sor bir niye?..fırtına öncesi sessizlik diyelim.. ağzına sıçmadan evvel gevşiyorum, onu da gevşetmeye çalışıyorum ki işlem sırasında sıkıntı çıkmasın ;)
    panpalar mesajlarıma bu gecelik partları bitirdikten sonra toptan bakıp cevap atıcam ;)
    hoca gelince bizim küçük münakaşamız da son buldu..bu, yazarak konuşma şeysine geçmek istedi ama reddettim.. ders dinleyeyim biraz müsaade ette..

    blok arasında yine konuşmaya niyetlendi, ben kalkıp geçmek isteyince,

    "nereye?" diye sordu..

    "işim var.. çekil bakiym (:"

    "iyi öğlen beraber yeriz o zaman" dedi bozuk bozuk..

    "öğlen de işim var nilay.." dedim gergin bir gülümsemeyle, "bundan sonra bütün öğle aralarında, blok aralarında, ders aralarında işim var" dedim..

    aniden sesim yüksek çıkmıştı..bir anda parlama özelliği vardır biz karadenizlilerin.. tiner gibi harlar, tutuşuruz, ne olduğunu bile anlamadan karşıdaki, yanı verir alimallah..

    nilay afallamış bir şekilde yüzüme baktı boş gözlerle..

    sonra da bir şey demeden, sonnn derece tripkar bir hareketle sırasına çöktü tekrar..

    ..gidip buselerin sınıfa baktım ara vermişler mi diye..yok..hay anasını satayım ya..tam biz gireriz onlar çıkar..zil, teneffüs denen bir olgu yok ki amk..her hocanın keyfi başka..

    boş boş bir kaç tur attım koridorda..o ara, acaba nilaya fazla mı yüklenme hazırlığındayım diye düşündüm.. yani, daha bir şey demedim henüz, ama diyeceklerim... ağır yani..ama bunları söylemeyi hak ediyor muyum ben bir kere onu da düşünmek lazım... bana mı düşer? benim mi görevim? bana mı kaldı?

    sonuçta ben, hele şu son olaylardan sonra, artık her alanda, her anlamda mutlu, doymuş, isteğini almış, tuzu kuru züt verenin tekiyim..

    ama nilay öyle mi?

    o kızın mutlu olmaya hakkı yok mu aq?

    elbette var..

    ve, zaten en çok da ben isterim mutlu olmasını..

    ama bu..

    bu..gittiği yol..pek hayırlı değil... değil gibi... yani... ne olacak atıyorum, necoyla çıkmaya başladıkları zaman?..illa ki bir soğuk savaş olacak yani..

    e yazık değil mi aq bizim grubumuza, arkadaşlığımıza.. onca şans ve çabayla, tesadüflerle birbirini bulmuş olan bu güzel insanların arasına başka duygular girerse, yazık değil mi?

    bana yazık değil mi?

    çökmek üzere olan bir binanın içinde oturur gibiyim sanki aylardır... enkazın altında, kimse değil, en çok ben kalacağım... yaşadığım stres, sıkıntı... bunu mu hak ediyorum?..

    duygusal düşünceler, beni biraz yumuşattı.. buseler çıkmayınca, ben de bizim aranın bitimine bir kaç dakika kala sınıfıma girdim..

    hadi bakalım..
    @vurucu tim, el alışkanlığı be panpam ;)

    bir de ben yüz yüze konuşurken bol kullanırım jest mimiklerimi, o da kontrolümde değil tabi, o huyun, yazı diline sirayet etmiş hali bu gördüklerin ;) x) (:
    metrobüs teyzeleri misali nilayın tepesine dikilince, bir şey söylemeden ve yüzüme bakmadan kalkıp yer verdi..

    yerime geçtim..

    göz ucuyla baktım şöyle bir profiline.. yazık lan aslında.. cık cık... bozulmuş.. demin salak salak atarlanan kız, iki lafı biraz sert söyledim diye maymun zütüne çevirdi suratını.. kız milleti işte..en harbi, delikanlı geçinenleri bile duygusal triplere girmek için fazla beklemek zorunda kalmıyor..

    yüzsüz huurları ve erkek fatmaları tenzih ederim, onlar "en kahraman rıdvan"dırlar, aynen böyle devam etsinler..

    "nilay?"

    cevap vermeden bozuk bozuk baktı yan gözle..

    "konuşalım mı biraz?"

    "gibtir lan" der gibi bir yüz ifadesiyle bozuk bozuk gülümsedi bu sefer de..

    "napıyorsun? nasıl gidiyor bir kaç gündür görüşemedik pek?" dedim gülümsememi engellemeye çalışarak, ama anladı,

    "dalga mı geçiyorsun benimle?" dedi o da gülerek, ama sinirli aynı zamanda..

    "cidden, naaptın.. haftasonu filan?"

    "oturdum yurtta" dedi soğuk bir şekilde.."telefonunu kapalı kullanıyorsun her halde artık?" diye ekledi..

    zaaaa... kapalı tabi lan! kapalı tabi.. giberim telefonu... pazar günü, buseyle mesajlaştığımız 7-8 suları haricinde komple kapalıydı tabi.. riske atar mıyım ha? atar mıyım?..salak salak çalacak, mesaj gelecek, bilmem ne... gibtirmeyin şimdi bana telefonunuzu da, hattınızı da..

    "pazar günü kapalıydı uzun süre evet" dedim.."şarjı bitmişti.. takmaya üşendim.." diye ekledim beceriksizce.. kıvırmada çok iyiyim, eyvallah da, şu yoktan yalan var etmek konusunda tam bir hayal kırıklığıyım aq..

    "hı.." dedi, yine gayet soğuk..

    "sevgililer gününde naptın?" diye sordum bodoslama..bir an irkilir gibi olup kafasını kaldırdı, ama sonra tekrar sakinleştirdi kendini..

    "takıldım manitamla" dedi kaşları havada, ifadesiz bir yüzle, ben, gır gıra alarak,

    "hadi ya? manitan da mı var senin" dedim alayla, inanmadığımı belli ederek..

    bir şey demedi..

    tekrar üsteledim..

    "cidden, naptın?..çıkmadın mı dışarı?" dedim saf ayağına yatarak..

    "manitamlaydım işte dedim ya" dedi renksiz bir sesle, sırf beni başından savmak için konuşur gibi..

    "eüff nilaay.. konuşalım dedin, konuşuyoruz işte, elli tane trip yani... bana sormayacak mısın sen ne yaptın diye? :p"

    gözlerini kaldırdı, yüzüne küçümser bir gülümseme yerleştirip,

    "sen ne yaptın tsigalko?... sevgililer gününde?" deyip noktasını da sevimsiz bir mimikle koydu..

    "manitamla takıldım" deyip gülmeye başladım.. salak-mal karışımı bir şeyler geveleyip yeniden önüne döndü..

    ... eveeet... bu kadar gır gır, şımarma yeter sanırım... hazır konu da istediğim yere gelmişken, hoca gelmeden evvel şunun kafasına bir tohumumu atayım.. sonra da bulacağım ilk boşlukta asıl söylemek istediklerimi söyleyeceğim..

    etraftaki sıraları söyle bir kontrol ettim başlamadan önce.. herkes kendi işiyle meşgul gibi, arkamızdaki sıranın sahipleri henüz koridordalar zaten..

    "iyi eğlendiniz mi necoyla?" dedim gergin bir gülümsemeyle..

    hemen kafasını kaldırdı yeniden..hah şöyle..
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster