-
1051.
+4... mutluluk sarhoşluğu..Tümünü Göster
benimkiler biraz kısa sürer ama genelde..ne yapayım? bünye müsait değil..
anında çalışmaya başlar beynimin "negatif" "gamlı baykuş" bölgesi..
her şeyden dram çıkarmaya hazırdır doğuştan adeta..
ne güzel, mutlu mesut evime gitmişim, bütün gecem güzel geçmiş, arkadaş tam yatağa yattım, beynimin, az önce tarif ettiğim malum bölgesinden bir ses konuşmaya başladı,
"çok mu kolay oldu sanki?"
öyle mi olmuştu?
normal bir insan, beyni normal çalışan bir insan, ertesi akşam, uğruna yanıp bittiğini iddia ettiği kızla buluşabileceği için mutluluktan, sabırsızlıktan uyuyamaz..
ama gerizekalı tsigalko endişeden uyuyamıyor..neden?..
beynimin karanlık yanı, kızın bazı sözlerini özellikle "kalın ve italik" harflerle vurgulayarak bana baskı yapıyor:
"takmam ben öyle şeylere"... "ne olacak ki?"
bunlar klagib, hoşlanan, ama belli etmemek için rahat takılan bir kızın cümleleri mi?
yoksa durumu hiç giblememesinden kaynaklanan bir rahatlığa sahip kızın cümleleri mi?
asıl soru bu..
buse, benim ona karşı olan (ve bana göre gayet de belli ettiğim) hislerimden memnun olduğu için mi böyle kolayca beni kabul edebildi,
yoksa, aramızda zaten nasılsa bir şey olmasını mümkün görmediği için mi böyle rahattı?
bazen sizde şahit olursunuz 2. seçenekteki durumlara, mesela kız çok güzeldir, ama aynı zamanda samimi olduğu, son derece çirkin (görsel olarak) erkek arkadaşları vardır etrafında..kız bunlara iyi davranır, samimi olmakta sakınca görmez, çünkü zaten kıza göre, çocukla aralarında bir şey olması imkan dahilinde değildir... o nedenle böyle rahat olabilir kız... kardeştirler onlar kardeş demi?..kankadırlar..
zütümün kankası..
nah kankasınız siz..
o çocuk senin için geberiyor belki de, ama o da biliyor senin ona bakmayacağını..o yüzden, oyunu senin kurallarına göre oynayıp "kanka ayağı" yapıyor işte..çünkü ona göre, senin yanında bulunabilmesi, masana oturabilmesi, seninle konuşabilmesi bile bir lütuf..
zaten sen de öyle düşünmüyor musun güzelim? etrafında pervane, ayak işlerini yaptırabileceğin, paralı asker misali, köle misali "arkadaş" lar, "kanka" lar..
hıh..
yalan dünya..
işte beyler, benim saplantılı beynim, bu kez de buna takılmıştı..mutlu olmak, rahat etmek varken..
her daim kendimi dramatikleştirecek bir şeyler buluyorum..ender bir yetenek olsa gerek..
o gece uzunca bir süre, kendimi yenmekle uğraştım. nihayet, buse ye olan saf ve samimi duygularım çatışmadan galip çıktı da uyumayı başarabildim..
zaten şu "en güzel aşk zor olandır" felsefesini kafamıza sokan arabesk geleneklerimizin de te dıbına koyasım var..
hayır arkadaşım, en güzel aşk, sahip olduğun aşktır..
zor olanmışmış..
ammann! sevenler hiç kavuşamasın dıbına koyim.. leyla ile mecnunlar, aslı ile keremler, ferhat ile şirinler..
hiç biri mutlu olamasın..bir tak oluyor öyle olunca çünkü.. marifet oluyor..
hiç bir hikayemiz mutlu sonla bitmesin sakın..ee, ne de olsa doğuluyuz biz türkler, neşeli avrupalılardan bir farkımız olsun..
yemin ediyorum, dünyada şu ortadoğu-anadolu kültürünün aşk-kavuşma durumlarına yaptığı kadar sapıkça yorumlar ve fanteziler üretebilen başka bir kültür daha yok arkadaş..yok yani..
varsa yoksa acı, gözyaşı bizde..
resmen bunlarla besleniyoruz anasını satayım..
ertesi gün öğle arasını iple çektim gene, kalorifer önünde bekledim gene..bu kez o geldi yanıma, gülümsedi, sadece ikimiz, indik kantine.. sanki gecenin provasını yapar gibi, sohbet ettik.. yalnız..sadece o... ve ben.. yaşadığım duyguları, tüylerimin diken diken oluşunu, göğsümün içinin hipodroma dönüşünü, uyuşup hissizleşen parmaklarımı, parmaklarımın ucunu.. mümkün değil anlatamam size..
tarif etmeye korkar en ihtişamlı kelimeler bile, muhakkak bazı anlar vardır, anlatılamaz hiç bir tasvir ile..
...
yan yana sınıflarımıza çıktık tekrar, onu sınıfına uğurlayıp döndüm ki, nilayın yarı gülümseyen bir yüz ifadesi, tuvaletten çıkmış, sallana sallana bana doğru geldiğini gördüm, başıyla "vay vay" hareketi yaptı, sonra da sınıfa girdi..
içeri, beraber oturduğumuz sıraya geçtim, duvar kenarını vermedi bu sefer,
"olayı iletletmişsin?" dedi imalı imalı..
"öyle oldu biraz (:"
"hıı (: .. şu öbür kızı komple sildin yani ha?"
"hangi kızı?"
"oohooo (: sen uçmuşsun be oğlum (: ..burçin i diyorum, hani şu hemşire ;)"
"hee... evet.. onla görüşmüyoruz artık.."
"aslında tatlı bi kızdı o da?"
"yaa ya..ne demezsin.."
"niye lan? daha iki gün öncesine kadar ağlanıyordun bana?"
"geçti o günler.." deyip elimle salla gitsin hareketi yaptım..
"ben o kızla tanıştım biliyor musun? (:" dedi nilay..
bir anda kan beynime sıçradı,
"ne?..ne zaman!"
"bir kaç gün olmuştur.. hatta geçen hafta sonu işte ya..geçen pazar.."
neeee!!!
şok halde bakakaldım nilayın yüzüne..bu,
"ne oldu ki o kadar aşırı tepki veriyorsun?"
"nasıl tanıştınız? ne zaman? tam olarak ne zaman? saat kaçta??"
bu sefer şaşırma sırası nilaydaydı,
"ya..bi sakin ol be..ahaha.. manyadın ha... bilmiyorum akşam üstüydü..biz necoyla oturuyorduk senin çaldığın yerde işte... "
necoyla mı oturuyordunuz?..al bir şok daha... dur daha neler duyacağız hele..
"e... eee?"
"bu geldi, bayağı morali bozuk gibiydi..ben de göz aşinalığım olduğu için selam verdim..bu da gülümsedi filan (: ... şaşırdım aslında, hemen yan tarafa oturdu, ben masaya çağırdım bunu işte..o ara 1-2 saat, tanışıp konuştuk..bu kadar..ne var bunda bu kadar büyütülecek?"
yaa..ne var bunda büyütülecek tabi?... tabi..
ne var demi beyler? hiiiç bir şey yok dıbına koyim.. hiiç...
beyler bi sıçıp geliyim ya..moturu bozmuşum aq..
http://fizy.com/#s/1ahsgi
..derin bir nefes aldım..söyleyeceklerimi şöyle bir aklımda sıraladım, çünkü çok seri sıkıcam birazdan, uzi gibi boşaltıcam yani, o yüzden sıralı olmaları iyi olur..
"nilay!" dedim yüksek olmayan, ama otoriter ve net bir ses tonuyla, "bir daha o kızla görüşmeni istemiyorum..hatta yan yana aynı kaldırımdan geçmeni bile istemiyorum..ayrıca necoyla ne işiniz vardı pazar akşamı kafe de?"
kızın yüzü asıldı, sonra küskün bir biçimde, "ne..ne biçim konuşuyosun ya.." dedi, "allah allaah..ne oldu sizin bu kızla bu kadar aranızda da düşman kesildin böyle? hem görüşmek, görüşmemek ne ya? alt tarafı iki muhabbet ettik, tanıştık biraz, o kadar..yok necoyla ne işin vardı, yok o kızla görüşme..peki abi? gece de sütümü içerek yatayım demi?"
sinirli sinirli duvar kenarına kaydı,
tam saldırmaya devam edecektim ki hoca geldi..
ders boyu tek kelime etmedik, arada bir baktım göz ucuyla, yüzü mahkeme duvarı gibi, dünyayla alakasını kesmiş, bastıra bastıra tahtadaki formülleri geçirmekle meşgul..
e be nilay... neyse, ben sana sorarım bunların hesabını nasılsa sonra..dua et bu akşam özel bir randevum var, moralimi yüksek tutmak zorundayım..
ayrıca, o burçine de iki çift lafım olacak, ya kızı çıkaramadık arkadaş hayatımdan yaa..var mı böyle bir şey? tam ben kurtuluyorum derken bu sefer de arkadaşlarıma saplandı..bela mıdır, manyak mıdır nedir anlamadım ki..
iyi akşamlar dilemeksizin (o yüzüme bile bakmadan yanımdan geçip gidince ben de bir şey diyemedim haliyle) ayrıldık nilayla, gerizekalı tripcan..
ben de yol aldım hızlı adımlarla..2 saat vaktim var buluşma için..hızlı hareket etmem gerek..önce bir yere uğrayacağım..sonra da eve..duş,giyinme, mental hazırlık, kızı almaya gitme... gibiyim..çok sıkışık oldu böyle be..
yolda cüzdanımı kontrol ettim, içinde taa pazartesi gecesinden ayarlanmış ve benim için para ve kredi kartlarından daha değerli olan bir şeyler var..aman,..olmaları gereken yerde olduklarını görünce mutlu mutlu gülümseyip, evden önceki durağıma doğru ilerlemeye başladım..
başlık yok! burası bom boş!