/i/Siyaset

Saygı Çerçevesinde Özgür Siyaset Platformu
  1. 1.
    +2 -1
    *GÖZLERiNiZE KIYIP OKUYUN Bi ZAHMET ÖNEMLi*

    Kıbrıs’ı satış planında ikinci perde başladı. Cenevre’de Türkiye, KKTC, Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi ve ingiltere’nin katıldığı Beşli Görüşmeler devam ediyor. Tüm Türkiye, TBMM’deki Başkanlık oylamalarına kilitlenmişken, kaşla göz arasında Kıbrıs’ta büyük tavizler veriliyor, acı pazarlıklar yapılıyor.
    En vahimi ise Cenevre görüşmeleri hakkında TBMM’de herhangi bir toplantının yapılmaması. Bir şeyler Türk milletinden gizleniyor!
    CHP, geçtiğimiz hafta TBMM’ye verdiği önergede, “Cenevre’deki Kıbrıs kapsamlı çözüm müzakerelerinin değerlendirilmesi”ni istedi. Ancak bu önerge kabul edilmedi. En acısı ise “milliyetçi” olduğunu söyleyen, “Milliyetçi” Hareket Partisi’nin bu konuda son derece pasif kalması.
    Cenevre’de Kıbrıs’ın geleceği hakkında çok önemli bir uluslararası antlaşma imzalanmak üzereyken, bütün sürecin TBMM’den gizli bir şekilde yürütülmesi, taviz verenin Türk tarafı olduğunun en açık göstergesi…
    Şuan KKTC'de adanın %34'ü var. Peki Rum tarafının planı ne?

    Hedef şu: “Bir orta nokta”da buluşulması durumunda Türk tarafına adanın sadece %27-28’ini bırakmak. Yani KKTC kenditopraklarının %25’i boşaltılmış olacak!
    Peki Rumlar masaya bu şekilde otururken Türk tarafı ne öneriyor?
    KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın açıklamalarından öğreniyoruz ki, Türk tarafının önerisi ise %29’muş! Üstelik bunu da rahmetli Rauf Denktaşın istedigini söylüyor! Denktaş'ın bu haritayı imzaladığını söylüyor. Denktaş’ın imzaladığı böyle bir harita yok. Denktaş, KKTC topraklarını %34’ten %29’a indiren bir haritayı asla imzalamamıştır, imzalamaz da.

    Anlaşılan KKTC ve Türkiye, Cenevre’de masaya otururken, pazarlığa çok geri bir noktadan başlamış ve hali hazırdaki Türk topraklarının %34’ten %29’a inmesini baştan kabullenmiş! Masaya bu şekilde çoktan “vermeye razı” bir pozisyonda oturulması elbette Rum tarafının Türk topraklarını %25’in de altına indirme talepleriyle karşılaşacaktır.
    Demek ki, Cenevre’deki görüşmeler bu yüzden TBMM’den de Türk basınından da, Türk milletinden de gizleniyor… KKTC Rumlara peşkeş çekiliyor!
    Mesele yüzde değil, KKTC’nin yok edilmesi
    AKP, iktidara geldiğinden beri Kıbrıs hep tartışılır. Kıbrıs’ta Denktaş liderliğindeki gerçek milliyetçiler olmasa, konu AKP’ye kalsa, KKTC çoktan yok olmuştu.

    Kıbrıs’ta neden ayrı bir Türk devletine ihtiyaç vardır?
    Çünkü Rumlar adayı Yunanistan’a bağlamak istiyorlar ve bunun için de Türkleri katlederek, korkutarak ya da ellerindeki toprakları satın alıp kovarak Kıbrıs’ı Türksüzleştirme peşindeler.
    1960’lar ve 70’lerdeki stratejileri de buydu. Bu yüzden adada Türkler büyük katliamlar yaşadılar ve 1974’te Türk Ordusu müdahale etmek zorunda kaldı. Kıbrıs’ta Türklerle Rumları iç içe geçirecek herhangi bir antlaşma, Türk tarafına adanın yüzde kaçı bırakılırsa bırakılsın, orta ve uzun vadede adanın Türksüzleşmesiyle sonuçlanacaktır. Kıbrıs’ın yekpare bir ada olarak kalması 60’larda ve 70’lerde yaşananlardan sonra mümkün değildir. Adadaki Türklerin can ve mal güvenliği için Rum tarafıyla arasında bir sınırın olması bir zorunluluktur.

    Ancak AKP iktidarıyla birlikte “KKTC Türkiye’ye pahalıya mal oluyor. Zaten dünyada hiçbir ülke tanımıyor. Rumlarla anlaşalım.” propagandası başladı. Kıbrıs’ın AB üyesi olmasıyla birlikte AKP tezleri de epey yaygınlık kazandı. Rumlara teslim olmanın propagandası “AB vatandaşı olacaksınız” argümanlarıyla yürütüldü.
    Halbuki KKTC ortadan kaldırıldıktan sonra Kıbrıs’taki Türkleri AB’de mülteci olmanın ötesinde bir gelecek beklemiyor… Açık söyleyelim, KKTC yok olursa, orta ve uzun vadede Kıbrıs’ı terk etmek ve Türkiye’ye kaçmak zorunda kalacaklar…

    Diyelim Kıbrıs Türklerine adanın %29’u bırakıldı. Bu, Cenevre’de elde edilebilecek en iyi sonuç. Çünkü AKP masaya bu oranla oturmuş durumda. Ve Rumlar Türkler için bu rakamı kabul ettiler varsayalım. Böyle bir durumda bile adanın %29’u Türklerin olmuyor. Cenevre’deki görüşmelerde bir de Kıbrıs Rumlarına “%20’yi geçmemek kaydıyla” Türk tarafında yerleşme hakkı tanınıyor. Yani Türk tarafının 5’te 1’i yine Rumlara bırakılıyor. Demek Türklere bırakılacak bölge adanın %29’u değil, bu rakamın 5’te 1’ini de çıkarırsak, %23’ü!

    Rumlar Türk tarafına %20 oranında yerleştikten sonra, elbette durmayacak. Bu ilk yerleşimi gerçekleştirdikten sonra, yeni anlaşmalarla bu oranı artırmak isteyeceklerini beklemek için kâhin olmaya gerek yok!

    Yani Türkler elindeki toprakların 3’te 1’inden vazgeçiyor! Cenevre’deki ihanetin boyutunu çok daha iyi anlayin...
    Çok daha vahimi, AKP’ye Kıbrıs’taki ihanetinde MHP’nin de ortaklık etmesi. Malum, bu günlerde TBMM’de Yeni Anayasa paketi oylanıyor. Ve MHP, bu pakette AKP’ye destek oluyor. AKP-MHP ortaklığı ülkemizi bir diktatörlüğe sürüklüyor. Bu işin bir boyutu. Kıbrıs boyutu ise şu: MHP, “Kıbrıs Türk’tür Türk kalacak” açıklamaları yapıyor ama bu açıklamaların gereğini yerine getirmiyor. Cenevre görüşmelerinin TBMM’de tartışılmasını bile sağlayamıyor. Yeni Anayasa paketiyle ilgili AKP’yle yaptıkları ortaklığı “bozmak” gibi bir söylemle hareket etse, AKP’nin Kıbrıs’ta bu kadar tavizkâr bir anlaşmayı imzalamayacağı ortada. Ama bunu yapmıyor MHP’liler…

    Hatta tamamen susmuş durumdalar
    Partisinin isminde “milliyetçi” olan milletvekilleri Kıbrıs konusunda neden bu kadar duyarsız ve umursamaz ?
    Vatan satıcıları kimseye 
“vatan haini” diyemez
    AKP, Kıbrıs’ı satıyor. Kim bilir ne karşılığında? Bu “satış” karşılığında AB’den ne söz aldılar bilinmez. Bir gün ortaya çıkacak...
    Ama AKP karşıtı herkesi “vatan haini” ilan edenlerin, Kıbrıs’ın satılması karşısında sessiz kalması anlaşılır bir durum değil... !
    El insaf
    ···
   tümünü göster