/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 126.
    0
    -neydi komutanım dedim
    -bu 17 askerin hepsini çağıracam hepsinin mahkeme dosyasını hazırlatacam
    bir ay süre verecem başka birisini cep telefonuyla yakalayan ve yakalatanının dosyasını silecem nasıl fikir dıbına çakim dedi
    -komutanım bölük içi savaş çıkar rezil oluruz diger bölüklere dedim yapmasın böyle bişey diye
    nerden buldu amk bu fikri millet birbirine düşer amk
    -çağır dıbına çakim şu askerleri dedi
    -emredersiniz dedim
    bulabildiklerimi çağırdım nöbette veya görevde olanlar kaldı
    ekşın bu amk gibecek de millet nasıl domalacağını bilmiyor
    askerler o halde yani
    -kendinizi nasıl affettirebilirsiniz dıbına çakim dedi
    hiç birisinde ses yok suratlarından tek okunan korku ve pişmanlıkları belki biraz da kendilerine kızgınlıkları
    -beni tatmin etmek zordur dıbına çakim yakaladım hepinizi sonuçlarına katlanacaksınız dedi
    bi kaç tanesi emredersiniz dedi
    ekşın hepsinden duymadığı için
    -anlaşıldı mı dıbına çakim dedi
    hepsi emredersiniz dedi bu defa
    -kelebek bana yazıcıyı çağır dedi
    gittim çağırdım
    elindeki yakalanmış asker listesini yazıcıya verdi
    -bu arkadaşlarıma dönüşümlü olarak nöbetleri geçir, çarşı defterlerini getir çekmecemde dursun
    koğuşları yıkasınlar bahçeyi bunlar sulasın, tüm işlerde bunları
    taş ocagı mahkumları gibi kullanın ikinci bir emrime kadar dedi
    yazıcı emri aldıktan sonra
    askerleri de gönderdi
    -dıbına çakim kandırdın beni kelebek fantazilerimi senin yüzünden uygulayamıyorum dedi
    hayırlısı olsun komutanım deyip arazi oldum yanından
    yapılacak geniş kapsamlı denetimler yaklaşıyordu
    sorulabilecek tüm sorular ve yapılacak spor ve atışlar konusunda ekşın tarafından uyarılıp denetime hazılanıyorduk
    her komutan gibi o da bölüğünün başarılı olmasını istiyordu
    kendi teknikleri ile eğitimi çok zevkli bir hale getiriyordu.
    adamın zaten kelime dağarcıgı çok komik
    askere hitap tarzı çok iyi kendisi de son derece bilgili askeri konularda
    ebruyla olan bir kaç konuşmamızda kendisine mektup da yazmamı istedi
    aslında bir sevgiliye mektup yazmak çok zordur
    duygularınızı direk kalbinizden alıp beyaz bir kagıda kopyala yapıştır yapmak kolay değildir,
    bu kadar kolay olsa ne siyah renk kalır dünyada yazmak için kalemle ne de bir yeşillik ormanlarda
    sürekli konuştugun halini hatrını sordugun herşeyini bildiğin birisine de
    nasılsın iyimisin beni soracak olursan süperim amk da denmezdi.
    özlemi kelime oyunlarıyla farklı dillere döküp dudağının bükülmesine sebeb olmayı istemeyecek kadar çok seviyordum onu
    uzaktaki bir sevgilinin tek ihtiyacı olan mesafelere ragmen sevildigini
    en az onun kadar kalbinde aklında ruhunda oldugunu ispatlamaktı
    içinde hiç nasılsın iyi misin ben iyiyim içermeyen onlarca mektup yazdım ona
    sadece birini örnek olarak vereyim hatırladıgım kadarıyla
    -nerde yürüdüğünü bilmezken birden bir kelebek çıkar karşına
    alışık değilsindir fazla görmeye
    hayranlıkla onu ürkütmeden izlemeye çalışırsın
    yavaşça yaklaşarak daha yakından görmek istersin
    o kadar küçük ve masum bir böcekten bile
    birden hareketlenmesinden dolayı korkarsın
    kendini geri çekersin
    ama yine de onu bırakamazsın kanat çırpasını izler nereye konacagını takip edersin
    bir yere konacak gibi olursa bir iki adımla ona yaklaşırsın tekrar
    eğer konarsa hiç yorulur muyum diye düşünmeden onlarca adımı tekrar atarsın
    yine uçar yine hevesin kaçar ama yine de gözün kelebekte kalır
    aşkta böyledir işte
    normal hayatının dışına çıkarır seni
    birden çıkar hep karşına
    ne kadar güzel dersin
    utanarak yaklaşırsın heyecanınla
    seni görmesine izin verdiği kadar yaklaşırsın
    hiç gitmesin istersin
    gitmemesi için çekingen bakarsın hep kendinden ödün verirsin
    ama gider kısa bir süreliğine de olsa bazen
    her adımı izlersin eğer sevdiysen tekrar yakınlaşmak için
    tekrar umut verse koşarsın sebebini bilmeden
    geçen yıllarına hiç acımazsın peşinde koşmaktan
    bir gün biter yada bitmez ama kalbin hep aşk kelebeğinde kalır...

    bu tarzda sade mektuplar yazdım ebruya
    telefonlarda hep mutlulugunu dile getirdi mektupları okuması ertelerinde
    bu da bana haz verdiği için daha da önem vererek yazdım
    ekşın bölüğü rockynin taksa hazırlanması gibi hazırlıyordu
    dağ bayır koşup italyan çukurlarından çıkma mücadelesi verirken
    gezlerde gözlerde arpacıklardaydık hep
    ekşın askerlere daha özenle davranıyordu
    denetim öncesi haftada
    ekşın benden cezalı askerleri çağırmamı istedi
    telefondan yakalananları çağırdım
    -dıbına çakim başka çarşı cezalısı arkadaşım var mı yazıcıya sor dedi
    gittim bi kaç tane daha değişik sebebten çarşıları kesilmiş askerleri de buldum geldim
    hepsine hitaben
    -dıbınıza çakim arkadaşlar hepinize çarşı izni veriyorum bu haftalık
    denetimlerde göstereceğiniz performasın gözüm açık değil fermuarım açık izleyecem dedi
    açık açık tehdit etti
    askerleri gönderdi
    -vay dıbına çakim tükürdüğümü yalatıyorlar bana dedi
    sessiz kaldım
    hafta sonu çarşıya bende çıktım tüm askerler gibi çarşıya çıkmadıgımız gün ekstradan eğitim yaptık zaten ekşınla olan anlaşma da böyleydi
    denetim günü geldi
    çok güzel performans gösterdik
    atışa seçilen herkes ben dahil görev ifa şartlarını yerine getirdi
    bölük 1500 metre koşu denetlemesinde herkes çizgiyi zamanında önce geçti
    diğer mekik şınav barfiksde de yeterli başarıyı gösterdik
    kısacası bölük açısından iyi bir denetleme geçti
    bu ekşını çok mutlu etti
    bölüğü toplayıp
    -hepinize teşekkür ederim dıbına çakim dedi
    cezalı askerleri ayağa kaldırıp hepsini affettigini söyledikten sonra
    -dıbına çakim aynı suçtan double double yaparsanız bazı deliklerinizi hiç olmadığı kadar genişletirim dedi
    denetleme esnasında atışı ve sporu kötü olanlar ya revire ya da nöbete gönderilmişti ki bi sakaklık çıkmasın
    onların haricindeki tüm askerlere çift çarşı verdi
    sabah içtimasında tabur komutanı bölük komutanlarını ve asker personeli tebrik edince zütümüz iyice kalktı
    ebru da son ünideki son senesi için ankaraya gitmeye hazırlanıyordu
    tekrar izine çıkmam konuşulmaya başlanmıştı ama ilerki bir zamanda kullanmaya iki oyla karar verdik
    bunun yerine ebru yine bir hafta sonu istanbula gelme kararı aldı
    ekşına gidip durumu anlattım
    -komutanım benimde çift çarşım var mı dedim
    -var dıbına çakim dedi biraz zorladıktan ve dalga geçtikten sonra
    -ben uygun görürseniz öbür hafta çıkmak istiyorum çift çarşıya komutanım dedim
    -tamam dıbına çakim zaten nöbet tutacak asker lazım olur diger askerler çarşıdayken dedi
    -emredersiniz dedim

    hafta içine girdik nöbetlerden sonra
    hergün arıyordum
    salı günki aramamda
    -nasılsın dedim
    • *iyiyim dedi ama değildi amk
    -bişey mi oldu dedim
    • ben hafta sonu gelemiyorum dedi
    -sorun değil haftaya gelirsin dedim
    • haftaya da gelemem dedi
    tansiyonum düştü beyler
    bir daha ki haftayı sormaya zütüm yemedi
    -bir sorun mu var dedim
    • sorun yok başka bir işim çıktı dedi
    -ne işi dedim
    • boşver dedi
    beni hiç bu kadar boşvermezdi
    -ebru konuşmak istediğin bişey var mı dedim
    • hayır moralim bozuk biraz dedi
    -gelemeyeceğin için mi dedim
    • hayır dedi
    vay amk gelemeyeceğine üzülmüyor bile
    -anlatmak ister misin dedim
    • ailevi boşver şimdi sonra konuşuruz dedi
    -ben yanlış bişey mi yaptım dedim
    • hayır seninle alakası yok dedi
    konu kilitlendi öylece kaldı amk
    babasını aradım ebrunun
    normal nasılsın muhabbetinden sonra
    laf aralarında tekrar tekrar sordum herşey yolunda mı diye
    evet amk hiç bi tak gözükmüyordu
    adamın olaylardan bile haberi yok gibiydi
    aynı gün akşam ebruyu tekrar aradım
    nasılsın sorularımda yine soguk cevaplar verdi olayın detayını hiç anlatmadı
    • ee sen nasılsın diye bana döndürdü muhabbeti
    -hiç iyi değilim dedim
    • neden dedi
    -nedeni anlatması gereken sensin ebru
    • ben iyiyim beni merak etme
    -başka kim var merak edilecek bende ki
    • ne bilim anneni et babanı et
    -seni merak etmemi istemiyor musun?
    • üzülmeni istemiyorum
    -üzme o zaman sende mutlu ol
    • ol demeyle olsa keşke
    -lafı uzatma ebru demek istediklerini söyle bekliyorum dedim
    • konuşuyoruz işte daha ne diyim
    -şimdi iyi değilsen sonra tekrar arayayım
    • aramana gerek yok
    -aramayayım mı hiç dedim
    bişey demedi
    peki sen bilirsin desem o telefon kapandıktan sonra gibe gibe yine arayacağım için demedim
    -ben geleyim mi izne diye sordum
    • kışın kullanırsın dedi
    -tamam yanına gelirim ama dedim
    • tamam dedi
    o tamam bile mutluluk vericiydi korkularıma
    -hasta mısın ebru dedim
    • yok iyiyim merak etme dedi
    bu tarz konuşmalar 1 hafta sürdü
    ben hala neler oldugunu çözememiştim
    bir hafta sonra terhise gidecek olan üst devrenin birisinden cep telefonunu aldım
    artık işi mesajlaşmaya dökmem lazımdı geceleri çünkü bi sorun vardı amk
    ama normal konuşuyordu sadece
    seni seviyorumlara tek cevabı bende idi
    o bana demiyordu seni seviyorum diye
    her kurdugu cümlenin sonuna aşkım koymuyordu
    gündüzden içmeye karar verdik
    taburun kamelyasında gece içtimasından sonra içecektik
    benim kafam içmeye gerek kalmadan sarhoştu zaten
    çözememiştim ebrudaki sorunu bir türlü
    bir asker daha vardı bizimle gelmek istiyordu içmeye ama
    zütverenin nöbeti vardı birle üç arası
    -olm sen bu gecelik gelme nöbetin var
    komutanın birisi gelir nöbet yeri denetlemeye ağzın kokar başımız belaya girer dedik
    inat etti bin
    harbidende tam bi yavşaktı çenesini gibtiğim
    içtima sonrası
    kamelyaya indik
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster