/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 851.
    +3
    ... saat yedi gibi kafedeydik..haftada en az bir kere geldiğim, ve içinde kendimi neredeyse evimden bile rahat hissettiğim, tanıdık, sıcak ve genel olarak güzel anılarıma ev sahipliği yapmış olan o mekan, belki biraz da tadilat sonrası görünümünün etkisiyle, sanki ilk defa ayak bastığım yabancı bir şehir gibi görünmüştü gözüme..

    eskiden ortalaması yarı yarıya olan doluluk, bu gece sanki inadına tavan yapmış, mekan kaynıyor, masalardaki otantik gece lambaları, loş ışıklar, deri koltukların mat siluetleri üzerinde rengarenk insanlar, kızlar, erkekler..cool tipler, sonradan görmeler, zengini, orta hallisi, şıkı rüküşü, güzeli çirkini..

    "abi maşallah valla canlı müzik olayı işleri açmış bakıyorum" dedim murat abiyle şakalaşarak, gerginliğimi biraz azaltmaya çalışıyordum..

    "aynen tsigalkocum, zaten artık bu piyasada bir zorunluluk gibi oldu bu, yoksa boş kalıyor masaların biliyorsun (:"

    saat yedi buçuğa doğru sistemi kurarken, bir yandan da kafeye akan tanıdıklarla muhabbet ediyoruz, bizim tayfanın tamamı geldi, sınıftan kız grubu geldi, nilay yurttan bir kaç arkadaşıyla geldi, begümler geldi..böyle tanıdık yüzlerin olması bir yandan beni cesaretlendiriyor, kendimi yine ev sahibi gibi hissediyorum, ama bir yandan da "ulan sıçarsak da hep tanıdıkların yanında sıçıcaz, artık zaten az olan karizmamız hepten sıfırın altına iner" diye hayıflanıyorum..

    orada eğer kendime yeterince güvenebiliyor olsam aslında çok manyak ortamım var, hatta arkaümü tavan yaptıracak şekilde, nasıl diyeceksin, e abi nilaylar geliyor sarılıyoruz selamlaşıyoruz, sınıftan kızlar geliyor (ki bazılarının sadece adını biliyorum aq neredeyse hiç muhabbetim yok) sarılıyoruz selamlaşıyoruz, begümler geliyor, sarılmalar öpüşmeler, arkadaşlarıyla tanışmalar göz kırpışmalar..pop star gibiyim anasını satayım da, o ara benim bel kıvrımımdan akıp da kuyruk sokumuma damlayan derden kimsenin haberi yok tabi..

    nihayet başlangıç saati geldi çattı..biz, çocuklarla önceden aramızda planımızı yapmıştık, nasıl başlayacağız, hangi şarkıyla başlayacağız, gidişat nasıl olacak..taktiğimiz hazır, seyirciyi etki altına alacağız..bizi dinleyecekler..dinleteceğiz kendimizi evet..öylece sohbet edip gitmeyecekler, kulaklarına fon müziği olmayacağız! bu gece, buraya, bizim için geldiler ve buna pişman olmayacaklar..

    içimden 3+1 malum duaları okudum, lan bu kadar heyecanı basket maçlarında yapmıyordum ben? sakin..tsigalko..sakin koçum..ne olursa olsun, ölecek değilsin ya? tam tersine, eğer bunun hakkında gelirsen kralsın..hadi göreyim seni..sesin titremesin..iyi bildiğin şeyi yap..taa orta okuldan beridir, teneffüs aralarında, arkadaş ortamında, sahilde, balkonda yaptığın şeyi yap..

    hadi..
    önce ömer harika bir klarnet solo ile başladı, zaten anında kafedekilerin dikkati çevrildi, ben de biraz gevşedim, ve ardından başladım,

    ilk şarkımla..sanki beni, yaşadıklarımı anlatan, o zamanlar levent yükselden dinleyip kafayı bulduğum, kendimize göre biraz daha hızlı yorumladığımız malum şarkıyla,

    http://fizy.com/#s/1axosi

    şarkıyı söyledikçe daha doğrusu yaşadıkça benim de keyfim yerine geldi, gazı aldım anlayacağınız, ritimdi, gitardı derken, yeniden rahatladım, ve gözümün önüne zamanında ateş başında söylediğim anılarımı, ya da sınıfta yaşadığımız küçük çaplı kop kop ları getirerek iyice alıştım bulunduğum yere, sahneye..

    çok farklı bir duygu..yani, bırakın seni, beni, dünyanın en cool geçinen, rahat adamın ağa babası da olsan heyecan yapıyorsun, ışıklar, seni izleyen gözler, kaçırmaman gereken ritimler, o sırada mekan içerisinde akan hayat..

    ilk şarkının ardından bizim tayfa bir kıyamet kopardı ki zaten o an eridim ben aq..

    devam ettik, kah slow, kah fantezi, biraz arabesk, biraz avrupai..
    http://fizy.com/#s/1aiopr

    adam olmazdı bizden, http://fizy.com/#s/3xvn9k

    romayı da yakardık.. http://fizy.com/#s/1ago50

    ve olmazsa olmaz canlı müzik klagibleri, çile bülbülümler, ebru gündeş, haluk levent, emel müftüoğlundan hovarda, yıldız tilbenden parçalar..

    bir saatten biraz sonra mola verdik,
    http://fizy.com/#s/1ajeva

    küçük molamızda önce bir işedim tabi, heyecandan yarım saatte bir çişim geliyordu zaten daha başlamadan bile önce (:

    sonra bizimkilerin masalarına uğradım teker teker, o kadar gelmişler, biz de ev sahipliği yapalım demi?

    mümkün mertebe etrafta tanımadığım kişilere bakmamaya çalışıyorum, şimdi güzel bir hatunla filan göz göze geliriz, anında benim flaş atar, valla mahvolurum (:

    tanımadık kimseyi sallamıyoruz okey..göz göze gelmek yok! sakin..

    bizim repertuvarı ilkay hazırladı, lan adama o kadar devlet memuru kılıklı dedik, esaslı müzisyen puştavat..nuriş filan da, o ikisi kadar profesyonel olmasa bile gayet iyi zütürüyor, çocuk yetenekli, allah vergisi aq..hayatımda bir kere elime aldım gitarı, onda da az daha parmağı kesiyordum tellerle, neyse, ilkayın hazırladığı repertuvara göre (tabi çaktırmıyoruz sıralı söylediğimizi, çaktırmamak lazımmış yani dinleyiciye, sanki böyle, şarkı aniden aklımıza gelmiş gibi giriyoruz lap diye ki samimi görünelim, ama olur mu aq öyle iş normalde? olmaz..her şeyin bir çalışması var, düzenlemesi var..bu da canlı müziğin tricklerinden biridir) devamlı olarak tempoyu yükseltip alçaltıyoruz, kafamızdaki düşünceye göre, dinleyiciyi bir sükunete uğratacak, bir coşturacaktık, ama özellikle bizim tayfa neredeyse bütün şarkılara eşlik edip tempo tutmaya kalkınca sükunet işi yattı (:

    yine de gayet güzel gittiğimizi düşünüyorum, maçın ilk yarısı geride kaldı gibi, 15 kadar parça icra ettik, bir 7-8 tane daha söyleyip kapayacağız programı, bu ikinci bölümde yine nispeten slow başlayıp, sonunu felaket gazla bitiriyoruz, böylece dinleyenlerde bıraktığımız son intiba "ohh be amma eğlendik haa" olacak,

    gerçi kafeye giren-çıkan belli değil yani, biz bu kadar programı bilmem neyi yaptık ama, bu sadece gecenin başından sonuna kadar kafede kalacak olan müşteriler için anlamlı, diğerleri farkında bile olmayacaktır..

    http://fizy.com/#s/1ai1bl ile kapattık geceyi, hani programı bitirdik ama, normalde bir rahatlama, "oh be kurtardık, yırttık, üzerimizden attık" düşüncesi beklersin, ben, tam tersine üzüldüm lan..tadı damağımda kaldı resmen..ama böyle düşünüyor olmam güzel, çünkü daha bismillah lan, haftada 2 gün, 2 şer saatten 4 saat söyleyeceğiz, yani bu işin "bitti, kurtuldum, yırttım" ı yok, zaten öyle düşünen adamın burda işi ne aq?

    keyif almaya bakacaksın abi..sana işkence gibi geliyorsa, bitince oh çekiyorsan, zaten yapma bu işi, demi?
    sahneden indik, gecenin diğer grubu için hazırlayacaklar artık, ter içinde kalmışım aq..gömlek sırtıma yapışık..

    hemen bizim çocuklarla özel dinleyicilerimizin yanına gittik, e sonuçta ömerin, ilkayın da arkadaşları var, onlar da yetim değil aq..nurettin ile çevremiz hemen hemen aynı, ama bunun sınıfından gelen kızlar filan var, benim de az çok göz aşinalığımın olduğu, ve hatta köşede bir masada iki kız arkadaşıyla gelmiş olan ayşegül ü de gördüm..off aq..allahtan gecenin sonunda görmüşüm ha, yoksa kesin aklım takılır, sinirim bozulurdu..

    neyse, orada bir sevinç yumağı oluştu, masalar filan birleşmiş zaten, yirmi yirmi beş kişi varız, sahnenin sol tarafını komple bunlar almış, holiganlar (:

    baktım o ara begümler grubun dışındalar tabi, doğal olarak o sevinç yumağının da dışındalar, bizim masada gır gır, muhabbet gırla gidiyor, tolga ortalığın dıbına koymakta, gülmekten gözümüzden yaş geldi anasını satayım... valla böyle bakınca çok güzel tabi ortam, ama muhtemelen bu, sadece ilk akşamımızın hatrına, sonrasında böyle bir kalabalık, dost çemberi bulamazsın.. anca gene arada organize olunursa filan, özel günlerde..

    ben biraz müsaade isteyip masadan kalktım, begümlerin yanına gittim,

    "tekrardan selamlar kızlar (:"

    "selamm (:"

    "ee begüm hanım, nasıldım? :p"

    "süperdin şekerim gene her zamanki gibi, ay bu çocuk devamlı bir şeyler yapıyor ben de izliyorum ya x)"

    "yani, pişmansan.. :p"

    "yok canım, estağfurullah, ama cidden çok güzel söylediniz, bir şeyi de kötü yap be :p"

    "eeööh mahcup ediyorsun beni yeni arkadaşlarımın yanında, bak utandım senin yüzünden (:"

    diğer kızlar gülüşüyorlar filan,

    "şey diyecektim ben begüm ya, bizim masaya doğru gelsenize? bir masa daha birleştirmeye çalışırız? böyle ayrı gayrı olmadı valla (:"

    "ha, yok canım ya gideriz biz zaten birazdan, sen merak etme, artık hep burdayız ;) daha görüşürüz, bir dahakine bizim masamıza teşrif edersiniz artık solist bey (:"

    "tabi canım, peki madem, gidiyorum ben, trip atmıyorsun demi bak?"

    "aşk olsun!"

    "olsun (:"

    "manyak (:"

    "hadi görüşürüz madem, öpeyim"

    diğer kızlara da güzel dileklerimi sundum, üç kişi bunlar, kumral, güzel yüzlü ama boyu kısa var olan ayşenur, saçları röfleli (perma da olabilir, anlamıyorum amk bu işlerden işte siz hayal edin) olan, yine güzelce yüzlü ama abartı makyajlı olan tuba, üçüncüyü hatırlamıyorum nasıl bir tipti, bir daha da görmedim sanırım zaten, gibtir edin onu kısacası..

    bizim masaya geçerken, yine gözlerim istemsizce ayşegüllerin masaya kaydı, gördüğümü gördü.. görmezlikten geldim.. görmezlikten geldiğimi anladı..
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster