/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 801.
    +3
    konuştuğumuz gibi birlikte duş alamadık çünkü ben ayılttığında, ayça çoktan duşunu almış, mutfakta kahvaltıyı hazırlıyordu.. üzerinde beyaz bir tişört, altında sadece siyah donuyla duruyor.. güzel bacakları da en az masadaki reçeller kadar tatlı görünüyor..

    "günaydın" dedim mayhoş bir şekilde

    "günaydın.. öğlene geliyor saat uykucu şirin (:"

    "kahvaltı hazırlamışsın.. süper?"

    "eaa, sana özel değil canım, her zamanki halim :p"

    "öyleyse öyledir (:"

    "sana banyoyu göstereyim gel" dedi

    duşumu aldım.. altıma takseri üzerime de gömleğimi geçirip mutfağa gittim,

    beni görünce gülmeye başladı,

    "ı ıhh.. olmamış (:"

    "ne be? (:"

    "takser üstü gömlek, olmamış yani. ciksi değil.. komik :p"

    "hadi be sende (:"

    "öyle valla, şekerim o üstte gömlek-tişört, altta don olayı kadınlara özel.. yani sizde işe yaramaz :p"

    "hee..iyi o zaman takseri de gömleği de çıkarayım ben madem, daha iyi öyle heralde?"

    "x) manyak.."

    ayçanın herhangi bir eşofmanının ya da pijamasının bana olma ihtimali olmadığından mütevelli, pantolonu çektim mecbur..

    güzel bir kahvaltı ettik..
    yeni evli amerikan çiftler gibi hissediyordum(mutfak dekorunun da bunda payı var tabi)..böyle uzun süren aşk geceleri sonrasında yarı çıplak karımın bana hazırladığı ballı börekli, kızarmış ekmekli kahvaltılar filan..bir de işe giderken kravat bağlatıp yanağından öpücük alsam tam olacak aq..al koy oynasın tv de..

    kahvaltıdan sonra biraz daha yaramazlık yaptık..ama suç bende değil, bacaklarda..o kadar güzel olmasaydılar..

    öğleden sonra, benim "artık gideyim" minvalindeki konuşmam, bir an da gelecek planlamasına dönüştü, salonda oturmuş bir yandan hala çerez tarzı şeyler atıştırıyor bir yandan konuşuyoruz..

    şunlarda hem fikiriz ki,

    ikimiz de rahat insanlarız..
    birbirimize huzur veriyoruz ve ayçanın önceki ilişkilerinin, benimse önümdeki ilişkilerden beklentilerimin aksine, öyle hemen birbirimizin hayatından da kaçasımız yok..

    "ne zaman istersen buluşabiliriz..ne için istersen" dedi ayça, "ev sahipliğimden memnun kaldıysan tabi (:"

    "aynen.. gördüğüm en misafirperver insansın x)"

    yine kahkahalar koptu..

    "alemsin sen ya..kaçma benden olur mu? en azından sıkıcı olmaya başlayıncaya kadar"

    "hmm, o zaman zaten sen atarsın beni demi x)"

    "yaaniii :p .."

    sarılıp vedalaştık.. birbirimizden herhangi bir söz istemedik.. herhangi bir söz vermedik... bir bağımız yok... ya da biz öyle sanıyoruz..

    biraz daha farklı olan bu muhitleri geçip, yeniden tanıdık yurt yoluna doğru yaklaşırken, aklımda kuşkusuz ve sorunsuz bir zaferin getirdiği haklı gurur düşünceleri vardı..

    işte böyle olmalıydı benim hayatım...

    sorumluluklardan uzak..

    zevk odaklı..

    mutlu olmaya ve eğer karşıdaki de müsaitse mutlu etmeye dayalı..

    bağlanmadan..

    hesaplamadan..

    trip atmadan, oyun oynamadan, plan yapmadan..

    net...

    ve sözleşmesiz..

    vaadsiz..

    beklentisiz..

    işte tsigalkonun bu ve bundan sonraki ilişkilerinin tümünün kodu buydu..ve bu koç, bu deforme ruhu, karanlık ve lanetlenmiş kişiliği, az da olsa refaha taşıyacak, en azından kronikleşmiş durumunu, stabil tutacaktı..
    @5672-5673 beyler ben de fermuarımı açıcam şimdi ha (: ..amk canımı çektirmeyin, evde soda bile kalmamış, yarın alışverişe çıkıcam ;)
    günler geçti..

    finaller geldi..

    biz de artık bu senenin sonuna geldik..

    finalleri de kapsayan 3 haftalık zaman dilimi boyunca, ayçayla 2 si mutlu sonla biten türden olmak üzere 3 kez daha buluştuk..
    şaka maka baya baya, düzenli bir cinsel yaşamım olmaya başlamıştı lan (:

    ayça ve ben, birbirimizi için, benzin ve otomobil gibiydik..

    nasıl ki, arabalar benzinleri bittikçe istasyonlara uğrayıp ihtiyaçlarını karşılıyorsa, biz de dürtülerimiz kabarıp, içimizdeki sevgi paylaşılmaya yetecek duruma geldiğinde, birbirimize uğrayıp ateşimizi söndürüyorduk..

    öyle ya,sırf benzinle çalışıyor diye, arkasına tanker bağlayıp gezen otomobil gördünüz mü siz hiç? ben görmedim..

    işte sevgililik halleri de bunun gibi bir şey.. gereksiz.. anlamsız bir yükten ibaret.. kaldı ki zaten çoğunu da boşuna yüklendiğinizle kalıyorsunuz, ne tankerin, ne de benzin deposunun kapağını bile açamıyorsunuz..

    oysa ayça ve benim ilişkim öyle mi?

    biz ne zaman, ne anlamda birbirimize ihtiyaç duyarsak buluyoruz birbirimizi.. harbi diyorum bak, her anlamda..son seferinde dizime yatırıp masal bile anlattım ben güzel kızıma ;)..

    finaller sert geçti biraz..

    bütünlemeye 3 tane dersim kalacak gibi.. umuyorum ki onları da giberteceğim bir şekilde.. alttan ders mers olmasın be hacı..bak tam en kritik cephede işleri yoluna koydum, bari şimdi ders işlerinde yamuk çıkmasın..

    ...
    gönül meselelerinden konuşacak olursam, şu son dönemde,

    ne sonunda huzuru bulmuş olmam,

    ne huzurlu ve mutlu sandığım ilişkilerin sona ermesi

    ne de alperin, "ekstra hanımefendi" olan kız arkadaşı hilalle ayrılıp ayçanın manken arkadaşı dilara ile takılmaya başlaması şaşırtmamıştı beni son yaşadığım olay kadar..

    şaşırttığı kadar, korkuttu da..

    peki ne mi bu olay? anlatayım efendim..
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster