Ayça bu akşam tam bir fıstık,
“saçlarını düzleştirmişsin?” dedim övgü öncesi şaşkınlık modunda,
“şekerim, zaten düz normalde benim saçlarım, söylemiştim daha önce ama nerenle dinlediysen artık beni (:”
“aa..pardon ya..ben o ara gözlerine dalmışımdır kesin”
Kahkahayı koyverdi,
“(: kesinn..”
“güzel olmuşlar.. zaten çok güzelsin bu akşam..” dedim samimiyetle,
“teşekkür (: ..özlemişsin bence sen beni o yüzden öyle geldi sana, değişen bir şey yok yani”
“e tabi özlendiniz (: ..ama dediklerimde ciddiyim, şu ciksenler styla da yakışıyor sana ama..ne bileyim böyle, böyle daha.. etkileyici yani ne denebilir ki? (:”
“eaaa.. tsigalko nerede acaba? Siz kimsiniz? Ona ne yaptınız? x)”
“öff aman, kabahat bende, daha da şımartıyoruz şımarığı (:”
“o kadar da şımarmaya hakkım olmasın mı, yanımda mekânın en ciksi adamıyla oturuyorum ;)”
“ofoofofofo, bu, bu çok iyiydi işte x), gazı resmen emdim şu an, koşarak yokuş çıkarım o derece x)”
“ben de ciddiyim dediklerimde :p”
“hadi ya? O zaman bu hiç iyi bir şey değil ama?”
“neden len (:”
“sen mekandaki bütün adamları kesmiş oluyorsun o zaman hea?! Paralarım valla”
“kıyamam, balım, kıskandın mı? (:”
“öyle.. roller de değişti valla..ne yapsak gene şu bizim bara mı gitsek? Orda kızlar daha güzeldi sanki (:”
“iyi git sen madem onlarla takıl”
“beceremediğin triplerini yerim ama? (:”
“beceremiyorum demi? (:”
“aynen, tarzın olmadığı belli (:”
Sanki yıllardır çiftmişiz gibi bir samimiyetle muhabbeti sürdürdük, birkaç kere küçük öpüşme molaları verdik, güzel sömürüyor dinine yandığım..bir ara kalktık dans ettik, yalnız dikkat ettim, bu gece fazla içmedi, 3 saatte 3 bira ayçanın genel averajı baz alındığında küme düşme potasında bir performanstır yani..
http://fizy.org/#s/2bqm9s
Saat gece yarısına gelmişti ki bu,
“gidelim mi artık?” dedi..
“erkencisin? Balkabağına filan dönüşmüyorsun demi gece yarısından sonra (:”
“sıkıldım burda ya?”
“oo? Hem de yanında ben olmama rağmen (: , zaten az da içtin bu gece? Sindirella mı olmaya karar verdin? Saçlar da hazır düzken (:”
Tip tip baktı biraz, sonra yüzüne yavaş yavaş yayılan bir gülümsemenin eşliğinde..
“bana gidelim” dedi,
Ben de güldüm, tek kaşım havada,
“kahve içmeye?” dedim
“hı hı, kahve içmeye” dedi sırıtmaya devam ederek..
Elimi eline doladım,hararetli bir öpüşme ve ardından gelen hızlı adımlarla bardan çıktık, taksiye atladık, bunun eli kolu rahat durmuyor, ben de zaten gece vardiyasında olan ve dünya canına tak etmiş taksiciyi iyice ferdi Tayfur stylaya bağlamayalım diye biraz engelliyorum kendimi..neyse indik taksiden de, tam evin önünde, ama o yol 5 dakikalım yol bitmedi aq..sarmaş dolaş geldik apartmanın önüne, iki hafta önce aynı yerde, bu kez biraz daha erken bir saatte, yeniden duvara yasladım, bu gece yeterince test edip memnun kaldığım dudaklarda fazla oyalanmadan boynuna indim..bu kıkırdamaya başladı, bir yandan, “dur, dur şu anahtarı çıkarayım” diyor, bir yandan da ensemi bastırıyor..amk bir karar ver yani demi (:
Neyse anahtarı buldu, bu sefer de bir türlü deliği tutturamıyor, ben de arkasındayım, sağa sola sarsıyorum bilerek, yükleniyorum, geri çekiyorum filan..en son ben de tuttum elinde, nişan aldık, 10-15 cm mesafeden, çat diye geçirdik anahtarı deliğe..o giriş öyle olunca bir an durduk, sonra bu kafasını çevirince yüzümüzdeki ortak ifadeleri gördük, öyle bir koptu ki mahalle yıkıldı desem yeridir aq..ağzını hafifçe kapar gibi yaptım, apartmanın içine daldık..oradan da doğruca asansöre, bu hala kıkırdıyor, ben şakadan ağzını kapıyorum, tam kat numarasına basacak, “durr dur dur bi Dakkaa” dedim,
“noldu be?”
Cebimden telefonu çıkardım,
“hasgibtir artık canım?” dedi şaşkın şaşkın gülerek,
“bir şey yok lan, kapatıyorum, bak, good byeee..sana da good bye amk..”
Bu gene koptu asansörün içinde, düğmeye bastım, bu kez susturma işini ellerime bırakmadım..
Asansör kata geldi..ben de dudaklarımı zorlukla ayırdım dudaklarından,
“bak şimdi” dedim, “şu senin kapıya kadar kaç metre var burdan?”
“ne?? Olm sarhoş olmuşsun ha (:”
“ya sen söyle bana, kaç metre?”
“kucağına mı alıcan x)”
“onu da yaparız, sorun değil de, kaç metre söyle?”
“ne biliyim len (: , 2 metre? 3 metre?..”
“hah, bak şimdi o 3 metreyi sessizce geçiyoruz tamam mı? milleti ayaklandırmaya gerek yok, saat bir olmuş okey?”
“oookeyy” dedi bağırarak,
“hişşşt, ben ne diyorum sen ne yapıyorsun be deli (:”
O sırada asansörün ışığı söndü tabi, “hıyar gibi ne bekliyonuz lan” dercesine,
Karanlıkta bunun solukları daha da yaklaştı yüzüme, yanağımı öptü, sonra kulağıma fısıldadı,
“tamam hadi sessiz oluyoruz.. operasyon başlasın” dedi ve der demez yine kıkırdamaya başladı,
Asansör kapısını açtım,
“kaç numara?”
“4..yürü hadi go go go” dedi ve yine kıs kıs güldü..
Elini yakaladım, anahtarı da elinden aldım, başladım çevirmeye, bir..iki.. üç? üçüncü de açıldı,
“oha ne saklıyon evde bu kadar?”
“seni de kitliycem böyle” deyip sırıttı.
“önce kendi kilitlerinden kurtul bir hele de” dedim, kapıyı açtım, elinden tutup içeriye doğru uçurdum, ben de peşinden.. kapıyı
kapadı aceleyle,
“lan dur manyak, ayakkabıyla girmiyoz” deyip yine gülme krizine girdi.
Bir süreliğine sakin kalmayı becerip ayakkabıları çıkardık, bu aldı ayakkabılığa attı ikisinide, sonra,
“ee kucağına alcaktın?” dedi.
Bir elimle kalçasından bir elimle omzundan kavrayıp bir hamlede kaldırdım…işte o “bir” hamlede kaldırmamak lazım beyler, takum olsa kesin dona bırakmıştım, neyse ki osuruk sessiz çıktı, fakat biliyorsunuz sessizler genelde daha tehlikelidir, o yüzden hemen,
“yön göster yavrum?” dedim,
“dümdüz ileriii” diye cırlayıp eliyle hücum işareti yaptı, kucağında ayçayla, gösterdiği doğrultuda hızlı adımlarla odaya doğru ilerlerken, kafamın içinden neşeli şeytanın sesi çınladı,
“tsigalko, ısındıysan hazır ol, birazdan sen giriyorsun, taraftar gol bekliyor x)”
“sen rahat ol” dedim, “hattrick sözü veriyorum ;)”..”en az”
“hahaha, hadi bakalım genç forvet görelim seni (:”
Aralık kapıyı omzumla açtım, ayçanın başına dikkat ederek eşikten geçirdim,
“güzel oda” dedim sırıtarak,
“sabahları daha güzel olur” dedi,
“görücez bakalım x)”
Yatağa doğru uçtuk, nihayetinde, bütün engellerden ve tehlikelerden uzak bir biçimde, unutulmaz gecemiz başlamak üzereydi..