/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 751.
    +4
    “ne zaman işi duygulara bağladın, olacakları düşünmeye, hesaplamaya başladın, o zaman hayatın çıkmaza girdi yine.. bunlar seni bitirir tsigalko.. başkaları için olumlu bir özellik olabilir, ama senin tabiatına ters.. başından beri, olmadığın bir şeye dönüşmeye çalıştığını sanıyorsun.. halbuki tek yaptığın, zaten olduğun şeyi inkar etmek?! “

    Soğuk terler sırtımı ıslatmış, alnımda birikmişti.. elimin tersiyle sildim alnımı..bir kaç adım daha atıp bir sokak lambasına yaslandım…derin bir nefes daha çektim şehrin lezzetli havasından..

    şimdi..tam da şu anda bir karar vermem gerekiyordu.. yine..ve yeniden…ama bu sefer pek kolay dönebileceğim bir seçim olmayacak bu..kan ile imzalanan bir yemin gibi..bir seçeceğim, pir seçeceğim hayatımın yol haritasını..

    “ben de hatalar yaptım” diye konuştu iç ses..”seni olmayacak insanlara yönlendirdim.. içindeki son vicdan kırıntılarının harekete geçmesine neden oldum..ama bu sefer tamamen amacımıza yönelik çalışacağız.. skor yapacağız tsigalko…bol bol..ta ki gerekli barajı aşana kadar.. senin düşünmene gerek kalmayacak artık.. hepsini ben halledeceğim..sen.. sadece bana bırak kendini.. uçurumdan bırakır gibi değil.. senin iyiliğini isteyen bir dostun kucağına bırakır gibi.. senin tarafında olduğumu anla artık..”

    Açık gökyüzüne, yıldızlara baktım.. dizlerimde derman kalmamış gibiydi.. neredeyse direğin dibine çökecektim.. kaçamazdım artık.. toparladım demiştim, iyileştim demiştim ama.. belli ki teşhisi baştan yanlış koymuşum, tedaviyi yanlış yerlerde aramış, kaybolmuşum…

    Telefonumu çıkarıp saate baktım..00.03..bir de mesajım var..

    çiğdem, gece için teşekkür ediyor..

    Gözelerim, meteorologlar gibi yine yıldızlarda dolaştı…eh, tavan olmayınca, gök yüzüne bakıyoruz malum..bu sefer hesaplaşma için yurdu ve yatağı bekleyemedim.. olağan üstü genel kurul aq..

    Her zaman ki gibi göz alıcı parlaklıkta olan, arada titreşen ışığıyla sanki bana göz kırpan, diğerlerinden çok daha ayrı.. çok daha benzersiz.. çok daha yalnız.. istikrarlı ve sabit olan kutup yıldızına takıldı gözüm..nam-ı diğer demir kazık..

    O an kararımı verdim, bileğimi kestim, damlayan kanlara bandım kuş tüyünden kalemimi, yeminimi imzaladım.. mührü bastım.. ucunu yaktım..ve karanlık ortağımın avuçlarına bıraktım..

    Sonra, çiğdemin mesajına baktım.. eski varlığımın yarım bıraktığı, bitirilmesi gereken bir iş.. dolaylı olarak beni tuğçe ve sedadan da uzaklaştıracaktı.. nilayla zaten ipler kopmuştu..

    Ve bunca, bilinçli yalnızlaşmanın arasında, benim gidip tutunacağım ve tıpkı eski günlerdeki gibi ortamların tozunu atacağımız bir adam vardı…zaman, hovardalık zamanıydı..
    Nisanın sonuna doğru yaklaşırken, basketbol takımımızın da programı yoğunlaşmaya başlamıştı..ilk hazırlık maçımızda özel bir üniversiteyi 70-42 gibi farklı bir şekilde mağlup etmeyi başarmış, bir sonrakinde de şehrimizden bir başkasını 74-30 ile ezerek yolumuza devam etmiştik.. komşu şehrin lisevari üniversitesini de, gibko salonlarında 60-24 ile parkeye gömdükten sonra, ege bölgesinin iddialı takımlarından biri olduğumuzu, en azından kendimize kanıtlamıştık..

    önümüzdeki yıl resmi turnuvalarda Türkiye şampiyonluğu bile hedefleyebilirdik.. gerçi Marmara ve iç anadoludan oldukça kuvvetli rakipler bizleri bekliyor olsa da, kendimize güvenimiz tamdı..

    ilk beş çıkamıyor olmak ve sadece şutör görev adamı olmak başta biraz koydu yalan söylemeyeceğim, ama görevinizi iyi yaptığınız takdirde , hele bir de takım olarak iyiyseniz, her türlü keyif alabiliyorsunuz, bütün maçlarda çift hanelere çıkmayı başardım, sayıların tamamıysa 3 lük ve faul atışlarından geldi,” bir tane turnike, penetre yapmaz mı bir adam” demeyin, herkesin yeteneği farklı, bizden bu kadar (:

    Takımımızın çok iyi olduğunu söylemiştim demin.. hakikaten de öyle.. zaten kısır geçmesi muhtemel olan maçlarda, pek de profesyonel diyemeyeceğimiz rakiplerimize yaptığımız ölümcül savunma sayesinde, onları bazı periyotlarda tek hanelerde tuttuğumuz oluyor, çoğu zaman maçın ortasından sonra disiplinden koparıp, alanın atmasına (ve dolayısıyla kaçırmasına) neden oluyorduk. Hatta komşuya periyodun birinde sadece 4 sayı attırmıştık..ben rakip koç olsam oturur ağlardım aq (:

    Fark ettiğiniz üzere, spor, karanlık ve zorlu zamanlarımın ardından yeniden güneş gibi doğmuştu hayatıma..tek farkı ise, bu kez bir kaçış yolu olarak değil, amacıma ulaşmakta bir araç olarak kullanıyor olmamdı onu..

    Sosyal aktiviteler, pek çok insanla tanışmanıza, kaynaşmanıza yol açar,

    Basketbol maçları, onların getirisi olan şehirler arası seyahatler, sosyal sorumluluk projemiz ve etrafımda olan doğru adamlar ile, doğru yerlerde olmam sayesinde, 2-3 hafta içinde, okulun başından bu yana tanıdığım kadar daha insan tanıdım, bir o kadar ortam gördüm..

    Birkaç gün sonra eve gidecektim, taşınıyoruz beyler.. çocukluğumun geçtiği mahalleden, odamdan, evimden, anılarımdan ayrılıyorum.. doğrusu, bu yeni hayatıma geçişte, beni geçmişe bağlayan son köprülerinde yakılması, son kalelerin de düşmesi, tuhaf bir rastlantı, kaderin her zamanki ironik hallerinden bir başkası..

    Ama ondan önce, az önce hızlandırılmışını okuduğunuz 2-3 haftalık zaman diliminin öğrenmenizi istediğim önemli olaylarından bahsedeceğim.. yeniden günlüğün sayfalarına, anılara dalma zamanı (: ..
    bu akşamlık bu kadar panpalar,
    gitmem lazım,
    yarın gene geleceğim, atamadığım bir kaç partı ve yenilerini de yükleyeceğim inş.

    görüşmek üzere (:
    selamlar panpalar,
    söz verdiğim üzere buradayım (:

    özel mesajları cevapladım önce o yüzden 10 dk rötar oldu,
    bir kaç dk içinde başlıyoruz, yerlerimizi alalım ;)
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster