-
351.
+1140Tümünü Göster
---olanlara üzülüyorsun dimi ebru dedim
-evet kelebek dedi
-üzülme dedim
-nasıl üzülmem sen yoksun başkaları var oldugunu sanıyor ama onlar hiç yok zaten dedi
-üzülünce geçecek mi ki ebru gülümsemeyi öğrenmen lazım herşeye rağmen dedim
-gülemiyorum güldürmüyor hiç birşey sensiz dedi
-bana bak dedim
gülümsüyordum
-sen delisin ama dedi ağlamaklı gülümseyerek
-annemin durumunu biliyorsun dedim(özürlü olmasını kastederek doğuştan felçli bir kolunu kullanamıyor.bir ayagı da diğerine göre kısa)
-evet biliyorum dedi
-12 yaşındaydım bana gülümsemeyi öğrettiğinde dedim
nasıl dercesine gözlerini kıstı ve bana baktı
-anadolu lisesine gideceğim ilk gündü
beni karşısına alıp
• *seninle okula gelmek isterdim ilk gününde ama baban zütürsün
hani annenin bu halde oldugunu görüp ilerde muhtemel arkadaşların olacak kişiler görmesin
istemiyor olacagın için anlarım seni
param da yok sana verebileceğim
herkes istediğini alırken sen alamayacaksın
aslında bunları seninle konuşmamamı gerektirecek kadar küçüksün
büyüyünce anlayacaksın üzülmenin boşa oldugunu
ama olacaklara aldırma
kaldır kafanı bana bak dedi
kafamı kaldırıp ona baktığımda
ne yapıyordu biliyor musunuz?
gülümsüyordu
hadi sende gülümse şimdi
iyi dersler oğlum dedi
üstüm giyinikti
kapıya kadar uğurlamaya geldi beni
ayakkabılarımı giyip
onunkileri de önüne koydum
ellerimi kaldırdım
hadi anne okula zütür beni dercesine
gülümseyerek geldi
boyumun o zamanlar ona göre küçük olmasının avantajını
gözlyaşlarımı gizlemekte kullandım
çaktırmadan sildiğimi düşündüğüm anlarda kafamı ona çevirip gülümsedim
en gidebileceği herkesin annemi görebileceği yere kadar bırakmadım ellerini
o bana gülümsedi ben ona gülümsedim
kimseyi umursamadım
bir kere öptü beni
ben öpmeyle yetinmeyip sarıldım
-sağol anne dedim
annem kendi üzüntülerini o haldeyken yenmişse
bende onun oğluyum bende yendim
sende benim kız arkadaşımsan sende yenmelisin
şimdi gülümse bakayım dedim
gülümseyemedi ağladığı için bana sarıldı
• *kendini toparlayabilmesi için yaklaşık yarım saat sessiz kaldım
sadece ona sarıldım
onun da yapmak istediği tek şey o gibiydi zaten
hafiften başlayan yağmura aldırmadık ikimizde
-hadi hastalanacaksın gidelim dedi
-ben hastalanınca sen paslanacak mısın sende hastalanırsın durduğumuz hata hadi gidelim dedim
ayağa kalkmaya yeltendi
ben kalkmadım
-hadi dedi
-henüz değil dedim
-neden dedi
-hala gülümsemedin dedim
-zamanı gelince gülerim dedi
-tamam ben o zamanı burda bekleyeyim o zaman dedim
tamam oldu mu dedi sahte bir gülümseme ile
-ne oldu mu dedim
-güldüm ya işte dedi
-gülmüş olsan kalbimde hissederdim bunu demekki olmamış dedim
-hadi sana yemek ısmarlayayım dedi
-aç değilim henüz dedim
-oturalım o zaman ,anılarımız arasına istanbulda yağmurda oturup ıslanarak hasta olmayı da ekleriz dedi
-çok açım ebru hadi gidelim dedim
-hayır beyefendi kendin kaşındın oturcaz dedi
-tamam oturalım ama damlalar sadece gökten yağacak bundan sonra söz mü dedim
-gidinceye kadar söz ama sensizken yine akıtırım bende birikenleri dedi
-tamam dedim
bir süre bekledikten sonra epey ıslanmıştı yağmur gören yerlerimiz
-şimdi anı mı oluyor bu dedim
---evet şikayetçi misin dedi
-hayır da fazla monoton değil mi sence dedim
-neyi varmış dedi
-istanbulda yağmur yağarken öpüşerek hasta olmayı bekledik olarak hatırlasak bu anıyı dedim
-tamam bi kere dedi
-pazarlık mı yapıcaz şimdi dedim
-deli dedi en son
kısıtlamasız öpüştükten sonra artık bir anımız vardı
kalktık
ebru inat etti bana kazak almak için
kendisi de almazsa giymeyeceğimi söyleyip onu da almaya zorladım
ıslak olanlar onda kaldı
yemek yiyebileceğimiz bir yere gittik
ebru yemek yerken biraz daha bahsetti diğer insanların benim hakkındaki görüşlerinden
destekleyenlerin de oldugunu fakat onlara bile inanmadıgını dile getirdi
hiç pişman olmadıgını
çok kolay olsa bu kadar sevemeyeceğini söyledi
-seviyoruz dimi birbirimizi dedim
-kendin cevap ver dedi
-ben seviyorum senin de sevdiğini biliyorum o zaman neden üzgünüz ki şimdi. bilmiyor muyduk bunların olabileceğini bak sağına soluna
birbirine kıkırdayan aşkla gülen sevgililer var. onlardan bir eksiğimiz yok üstüne bir kaç yıl fazlamız bile var. dedim
-onların sevdikleri hep yanında ama kelebek dedi
-onlar da bir gün bir süreliğine ayrılmak zorunda kalacaklar ebru. bunu onlar da biliyor ama yaptıkları şeye dikkat et
beraber olmanın tadını çıkarıyorlar. dedim
buruk bir gülümseme ile bana baktıktan sonra elleri ellerimdeydi
ellerime dokunma süresi çoğaldıkça aşkla bakar gözleri de aydınlandı
-hadi çocuk olalım elimizdeki dondurmayı eritmeden yiyelim. keyfine varalım dondurmanın yoksa zaman eriyip gidecek ve dondurmamızdan hiç zevk alamayacağız dedim
-benim ki çilekli olsun dedi gülümseyerek
-benimki de ballı olsun bal dudaklım dedim. ellerimi kaldırarak
-burda olmaz deli dedi
-olur?? nerdeydi bu çıkaramadım istanbul semti mi dedim
-tamam dur gideriz dedi
• * yemeği yedik.e-5 küçükyalı istikametine gidecek otobüslerin yakınlarında bir yerde oturduk
yağmur yağsam mı yağmasam mı kendi de bilmiyordu.
yağmurda sarılıyor olmamızdan herhalde ebru yine evliliğe getirdi olayı
-çocuklarımızla da gelelim buraya ilerde kelebek dedi
-yağmur yağmadığı zaman geliriz dedim
-söz mü dedi
-söz ebrum. okulun nasıl gidiyor dedim
-iyi ama zor çok çalışmak gerekiyor dedi
-sözümü erteliyorum. okulu bu sene bitirirsen seneye kışın istanbula geliriz ama çocuğumuz olmaz dedim. sırıtarak
-yaparız ne olcak ki dedi
-bişey olmaz da erken olur dedim
-ne kadar kaldı gitmene dedi
-bir saat dedim
saat 3 buçuğa geliyordu
-sen nasıl döneceksin dedim
-biletimi aldım merak etme dedi
-hadi gel benimle dedim
onu atm ye zütürdüm
atm ye gidince benim için yatırdığı paraları geri çekip ona vereceğimi anladı
-kelebek var param bak dedi. gösterdi hem parasını hemde kartını.
-olsun çok param olursa çok harcarım sende kalsın biriktirirsin ikimiz için dedim
-almam dedi inat etti
-almazsan ne öperim ne de sarılırım sen giderken.ve istanbula da gelmem seneye dedim
-yaaa off dedi.
-tam hepsini çekecekken o zaman yarısını alırım sadece dedi
-o zaman dudaktan değil yanaktan bir öpücük sarılma değil sadece tokalaşma olur. istanbul yerine de daha yakın bir yere gideriz dedim
-tamam bende 2 hafta sonra yine gelecektim 4 hafta sonra gelirim o zaman dedi dedi
-resmen beni öpmemek için para teklif ettin şimdi bana farkında mısın? yoksa ağzım soğan mı kokuyor dedim.
-dur bakayım dedi yaklaşıp bir kere öptü dudağımın üzerinden
-dudak yoktu dedim
-daha parayı almadım ki dedi gülerek
paranın yarısını çektim
ona uzattım
almadan bir kez daha yaklaşıp öptü
sonra çantasına koydu parayı biraz yürüdük
• *ama kendi kendime sövüyorum ya gerçekten öptürmezse diye
sarılmadan ayrılınır mı lan kızdan
kendi başımı yakıcam amk blöflerim yüzünden
zaman daraldı
gitmem farz oldu askeri hukuka göre
sarılmadan tek elimi kaldırdım
ama ebru diğer elimi de kaldırıp beni öptü
bende karşılık verdim
sarılmak refleks halinde gelişti
-ebru dedim
-efendim dedi
-ebru dedim
-efendim dedi
-ebru dedim
-efendim kelebek dedi
-gülümse dedim
-seni mutlu edebiliyor muyum dedi
-çok fazla dedim
-kelebek dedi
-efendim dedim
-kelebek dedi
-efendim ebru dedim
sadece gülümsedi
bu defa ben gülemedim amk
hatta gözlerim doldu
-yeşil gözlerindeki ıslaklığı kurutta doya doya bakayım hadi gülümse şimdi dedi
yine gülemedim amk
-bana ders veren deliye bak kendin gül önce dedi
gözlerimin sileceğini çalıştırdım
damlalar yanaktayken gülümsedim
başlık yok! burası bom boş!