/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 326.
    +3
    135

    biz yıldızları izledik
    yaylada fazla ışık olmadığı ve yüksekte oldugumuz için hepsini çok net görüyorduk
    matemetikle arası iyi olan mimar adayı ebru bile o kadar yıldızın varlıgından habersizdi
    hafif serin esen rüzgar
    300 metre aşşagıdan akan derenin derinden gelen kurbağa sesleri
    eşliğinde sadece sarılarak yattık
    sabah ki kahvaltıya ebru hayran kalmıştı ben ise sadece özlemiştim
    tamam da biz nasıl geri dönecektik amk
    köy dolmuşu desen sabah erkenden gidiyorlar ki çoktan gittiler
    giden birini beklesen kim bilir ne zaman gider arabada boş yer olur mu?
    gitmesek olmaz telefon yok ebrunun annesi meraktan ölür
    kahvaltıyı yapıp
    ebruyu 600 metre aşşağıda akan göksu nehrine zütürdüm
    çocukken hep yaptıgım ama büyüyünce yazları çalışmaktan fırsat bulamadığım
    balık avlamayı yaptım
    bi kaç tane tuttum da
    ama ebru hepsini yazık diye geri suya bıraktı

    • *bu sırada onunla konuşurken bir tane balık yakalandıgını farkedip kargıyı ebruya verdim
    -şunu bir tutda sigara yakayım diye
    o eline alır almaz panik yapıp kaldırdı balık etrafımızda dolaşırken
    ebrunun aslında bana sarılmak olan amacı
    benim belime kadar ıslanmama sebeb olan
    suya düşmeme sebebiyet verdi
    balık bi yerde ben bi yerde ebru hanımda
    çok pardonlu kıs kıs gülmelerde
    sessizce hafiften gülümseyerek dışarı çıktım
    balık avladıgımız kayanın üzerine çıktım
    -bişey olmaz hadi gidelim dedim
    böylece o ayaga kalkınca onu suya atmak için daha az yorulmuş oldum
    zaten herhangi bir tehlikeye çarşı suya dayanıksız tüm eşyalar ebrunun çantadaydı onlara bişey olmadı
    ebruyu suya attıktan
    onun agzından çıkabilecek tüm küfürleri duyup
    pislik gerizekalı salak aptal manyak olduktan sonra bende atladım suya
    benim ıslatılacak yanım kalmamıştı balıklama atladığım için ama ebrunun yüzü sanki biraz kuruydu
    görev tamamlandıktan sonra sudan kaçmaya çalışan ebruyu iyice kızdırdım tekrar tekrar yakalayarak
    ben gidiyorum dedi başladı yürümeye nah gidersin amk
    biraz yürüdükten sonra sinirinden oturdu kaldı
    gönül alma görevi böyle başladı
    numaradan düştüm ıslakken komik olayım diye
    yerdeki kırmızımsı toz üzerime yapıştı
    çaktırmadan yüzüme de sürdüm elimi
    yanına gittim gülmemesi elde degildi ama gülmüyordu triplerde yine
    -affetmedin mi dedim

    ---hayır dedi
    -boşuna çamura yattık desene dedim
    -çok gıcıksın dedi
    -hadi gidelim seni bi yere zütürcem dedim
    -kurumadım daha dedi
    -gel sen dedimm tuttum ellerinden
    yürürken üstümden biraz çamur alıp yüzüne sürdüm
    tokadı da haketmiş oldum böylece
    sonra ben yine suya daldım
    çamurun yarısı çıktı
    gerisini çıkarmaya uğraşırken
    o da girdi suya
    tamam işte olay bu barıştık yine
    nehir sefasından sonra geri yürüdük
    bayır bir yerde oturduk iyice kurumak için
    ona papatya tarzı çiçekler topladım ama
    bir türlü taç yapamadım amk.
    mundar oldu o kadar çiçek
    biraz da uzandık diz baş yine
    iyice kuruduktan sonra
    bir kaç dudak teması akabinde armut çaldık
    ama dedemin bahcesinden haram olmaz amk
    eve geldik ki annem kıyamet kopardı bu ne hal diye
    ebruya bir şalvar verdi kuzenin birisi
    tam köylü kızı oldu
    o da şikayetçi olmadı bu durumdan
    akşam köy ekmeği yapmak için toplanmış bayanları izledi
    arkasından çökelekli ve papatesli gözlemeden yedik
    ama hala bir geri gitme planı yoktu
    bu durumda sabah köy dolmuşu ile gidecektik

    • *ebrunun yıkanmış kıyafetleri asıldı
    kız kuzenlerler iyice muhabetti kurdu
    ben bile ikinci sırada kalmaya başladım
    oturup konuştuktan sonra yatma vakti geldi
    yine ikimize farklı yatak ama birisi yine boş kaldı
    sabah horozun bile nde açma germe hareketleri yaparken kalktık
    dolmuşa bindik
    nostaljik bir yolculukla
    bu kim lan
    kimlerdensiniz sorularına yanıt vererek alanyaya geldik
    telefonun ilk çektiği yerde aileye haber verdik
    sonra onu evlerine bıraktım
    ama bende kaldım ailesinin ısrarı üzerine
    ne yaptıgımız nasıl geçtigi konusunda ikimizde çok memnun gözükünce ortada bir sorun kalmadı
    kahvaltı sonrası ebrunun annesi ile çarşıya çıktık
    ilk gittiğimiz yer bir tuhafiye oldu
    ebru burda kuzenlere dikiş nakış işlenmeye hazır tülbent mil iplik yani çeyiz yapılmaya gereksinim malzemeler aldı bolca
    öğlenden sonra aynı köy dolmuşuna verdi kuzenlere göndermek üzere
    bir gün tekrar gidelim diye yineledi
    ebruyu evine bıraktı eve geçmek için
    ondan ayrılır ayrılamaz aslında mutluluğumun tek sebebinin o oldugunu farkettim
    yürüdüğüm yol bindiğim otobüs indiğim durak girdiğim evimiz onsuz olunca bi anlamsızdı amk
    onsuz hayat bimde satılan le diye başlayan şeyler kadar adiydi. resmen le hayattı amk
    o gece evlerinin önüne gidip telefonda konuştuk
    birbirimizi görerek ta ki benim şarj bitinceye kadar

    • * sonra eve dönüp yattım
    onsuz
    ertesi sabah ekşını aradım
    haber ver demişti gidince kaç gün geçti amk
    -dıbına çakim arkadaşım şehit oldum sandım nasılsın dedi
    -saolun komutanım dedim
    -ne var dıbına çaki çabuk söyle ekşın peşindeyim dedi
    -iyi olduğumu söylemek için aradım dedim
    -tamam dıbına çakim vaktinde gel. zaten kaç gündür asker dövmüyorum dedi gülerek
    -bi emriniz var mı komutanım dedim
    -sıkıldın mı lan kapatmak ister gibi konuşuyon dıbına çakim dedi
    -telefondan döversiniz diye korkuyorum komutanım dedim
    önce güldü sonra
    -iyi tatiller arkadaşım dedi
    gerekli sagolu dedikten sonra
    bi kaç amca dayı ziyareti yapıp harçlık kabarttım
    cep dolumunun zütümü kaldırmasını fırsat bilerek ebruyu bir restorana davet ettim akşama
    cevap bilindikti
    neden olmasın
    yemeği yerken ebru ile ne zaman görüşebilecegimiz planları yapıp
    o andan itibaren üzülmeye başladık ayrılacaz diye
    bizi yerimizde bira içip kendimizi teselli etmek pakladı

    • *yine sarılıp yatmak istiyorduk ama şartlar zor amk her gece nasıl olsun
    yatma bölümünü çıkarıp sarılmalara bolca öpücük kondurarak kafanın çakır haliyle
    ebruyu eve bıraktım
    ebrunun evi önünde vedalaşmak 40 dakika sürdü
    ertesi gün deniz
    bir sonra ki gün içi bizim eve gitme orda kimsenin olmamasından yararlanma
    bir gün otelde yemek
    ailecek artı ben akşam gezmeleri derken
    son güne geldik
    ebru bende geleyim dedi ama babası sonra beraber gideriz diye kandırdı
    bilet alındı
    ve istanbula giderken
    birbirinden ayrılmadıgı için damla denemeyecek kadar çok göz yaşı bırakıldı
    yoklugunda avutulacak kollar anı yaşama hissini kabarttı
    emredersinizleri bol olacak dudaklar yarin dudaklarıyla nemlendirildi
    aglandı sızlandı
    verilen sözlerin işaretleri(yüzük) karşılıklı olarak öpüldü
    ve 45 dakika ucağın düşme ihtimalinden değilde günlerin geçmeyecek olmasından korkularak istanbula inildi
    gel dıbına çakim diyecek komutanım nerde lan benim
    odasına girdim geldim tekmili vermek için
    yazıp çiziyor plan yapıyor
    -ben geldim komutanım dedim
    -çok zekiyim dıbına çakim yarın ekşın var dedi.
    -emredin komutanım dedim anlamadım çünkü
    -sır dıbına çakim dahice bir plan geliştirdim dedi
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster