-
326.
+1126Tümünü Göster
• *evet benim de ihtiyacım vardı yürümeye
hadi takmazsa giderse ne tak yicen amk kelebeği
gibe gibe peşinde koşacan yine amk artisi
yüzükleri ben aldım elime
kadıköyde yürümeye başladık kalabalık insanlar ayırdı yürümemizi ama tekrar tekrar yine kavuştuk
çok istedim elinden tutmayı
yarimi öyle bir yere ittim ki tutmasam ellerinde düşecekti
o kadar yürüdük ki sonunda insan sayısında azalmanın oldugu bir yere geldik
ben durdum o biraz yürümeye devam etti
sonra benim gelmediğimi fark edip o da durdu
geri dönmedi
ben yaklaştım
bir elini tutup yüzükleri içine bıraktım
sonra deniz tarafına dönüp o tarafa yürüdüm
ben denize bakarken ensemde saclarını hissettim
kafasını biraz eğerek koyduğu için boyu ancak o kadar yetiyordu
sonra korkakça ellerini yavaşça böbrek hizamdan göbeğime ordan da kalbime doğru yaklaştırdı
aşşağı hiç bakmak istemiyordum
ama güneş yüzüğün tektaşına vururken
kalbimde gözlerime mutluluk gözyaşları komutunu verdi
hiç sabırsızlanmadım dönüp ona doya doya sarılmak için
o gözyaşları içimdeki sıkıntıyı giderdi ohh bee dedirtti
beni yavaşça kendine döndürdü
bakamadım ona
alnı yanağıma değinceye kadar kendime çektim onu
-çok sevdim seni ne yapayım kelebeğim dedi
başparmaklarımı kulak altında diğer parmaklarımı da boynundan ensesine uzanır halde gözlerime bakmasını sağladım
nemliydi gözleri ama gülüyordu
-hiç bir zaman di'li geçmiş zamanda kalmasın sevgin dedim
sonra ellerini havaya kaldırdı
utangaç gülümsemesi ile
-koltuk altın yırtılmış dedim
dalga geçtiğimi anlayınca
-peki sen bilirsin dedi başını yana çevirerek
ellerimle kendime çevirip
bir kez öpmek inanın hiç zor olmadı
• *unutmaya başladığım dudakları hatırlayıp biraz doyum elde edince
-zaten bugünde öpüşemesem gay olmaya karar vermiştim. dedim
-zor olmazdı senin için o kadar askerin arasında dedi
al dıbına çakim kelebek aldın mı cevabı
öp işte çemçük zütün kaşınıyor illaki
öpüşmeyi ön planda tutmadık
bi kaç hasret ve özlem öpüşmesinden ziyade daha çok sıkıca sarılmalar oldu
ikimizde yine ayrılığın olacagını biliyorduk
ama bu defa en azından kalblerimiz bir olacaktı
yemek yemeye gittik bir yere
sık sık yüzüğü öptü parmağındaki
onunla sadece karşıya kadar gidebildim vapurla çünkü havalimanına gitmesi gerekiyordu
ve benimde geri dönmem gerekiyordu kışlaya
vapurda yan yana sarılarak geçirdiğimiz yolculuk diğer dönüş vapuru hareket edinceye kadar yüz yüze oldu küçük öpücüklerle
kalkan vapurum denizden karadan ayrılırken
bize gelen geçenler ne oldu lan bunlara neden ağlıyorlar diyecek kadar dikkat çekiciydi
aşk bitti sıra ekşın reyize geldi
bir an önce gitmem lazımdı geç kalmam halinde kim bilir kaç çarşımı daha kapatacaktı
vapurla kadıköy ordan küçükyalı derken
düştük ekşın reyizin kucagına
üstümü değiştiremedim biraz geç kaldığım için
benden başka geç gelenlerde vardı
ekşın akşam iştimasına geldi
yoklamaları kontrol etti
üstünü değiştirmeyenler burda kalsın digerleri yemekhane geçsin dedi
ben ve yaklaşık 20 kadar kişiye
sadece 10 dakika verdi kamuflaş ve botları giymek için
koştuk geri gelebilen geldi
gelemeyenleri tespit etti
biraz bekledikten sonra gelenler ve gelemeyenler diye ikiye ayırdı
herkesi yere yatırdı
-dıbına çakim arkadaşlarım sizin galiba gözleriniz bozulmuş çünkü kolunuzdaki saati görüp zamanında gelemiyorsunuz
mıntıka yapılacak ama gözünüz bozuk oldugu için ayakta yapamazsınız sürünerek yerdeki pislikleri yakından görerek iyice temizleyin dedi
herkes ruh haline göre tepki verdi içinden ama ben gülümseyerek yaptım
-dıbına çakim arkadaşın sen iyice sürün kirli kirli asker gibme fantazimi senin üzerinde deneyeceğim dedi. bana
• *
**gerekli cezalar çekildikten sonra ekşın tarafından yemekhaneye zütürüldük
yemekhaneci asker yemeği bol bol dagıttığı için bize kalmamış
bunu farkeden eşkın panik atakla yemekçi askerlere verdi veriştirdi
ama sonra hatanın kendisinde olduğunun farkına varıp onların üzerinde ki ellerini çekti
süründürdüğü herkesi yine komutası altına alıp askeri fastfood a zütürdü
ve herkese tost ısmarladı
hamburger yemek isteyenlere sağlığa zararlı dıbına çakim tost yeyin dedi
yemek istemeyenlere tehdit yoluyla yedirdi aç kalmanıza izin veremem diye
o gün onun nöbeti olduğu için bende o nereye ben oraya arkasında dolandım durdum
yat iştimasını aldıktan sonra subay ast subay gazinosunda tv izleyerek dinlenmeye aldı kendini
bende mecburen tahaf ettim sürekli bir ihtiyacı var mı diye
derken beklediğim soruyu sordu
-anlat dıbına çakim arkadaşım ne yaptın dedi
-süründüm komutanım dedim imalı bir şekilde
-gel dıbına çakim arkadaşım beyninde temassızlık var senin anlaşılan dedi
yanına yaklaştım alnıma patlattı iç tokatı
-komutanım sabahın ilk ışıklarında umutsuz bir güne uyandım beni bekleyenime kavuşamayacağım için. lakin ilerleyen zaman içerisinde gerekli
merciilerden gerekli izinleri aldıktan sonra kendimi nizamiye dışında otobüse koşarken buldum. aslında sadece otobüse koşmuyor sevdiğime de koşuyordum
hoş ne olacağını beni neyin beklediğini bilmiyorum.bir türlü gelmeyen doğru otobüse tekerinden başlayıp şoförüne kadar uygunsuz saygılarımı belirttim.
vesselam otobüs geldiği zaman içine binmeye bile cesaretim yoktu korkuyordum komutanım
-dıbına çakim senin beynine reset atmak lazım nasıl konuşuyon öyle doğru düzgün gittik oldu olmadı desene dedi
-kitap okumayı sevdiğiniz için böyle konuşuyorum komutanım dedim
-bu bir emirdir anlat dıbına çakim dedi
-beklenen yere vardığımda vücudumda ana üssü kalbim olan değişik belirtiler meydana gelmeye başladı
ama benim en çok ihtiyacım olan organım ayaklarımdı.hem onun yanına kadar yürüyebilmek hemde karşılaşacağım olumsuz bir durum karşısında
ayakta durabilmek için.bir adım attım onu gördükten sonra
günlerce beklediğim bu görüşmede haketmiş olayım yahut olmayayım tek ihtiyacım bir sıcak gülümseme idi
lakin gülmedi komutanım
birbirlerine mecburen selam veren asker komutan selamlaşması oldu sadece
bu bir kötüye işaretti
oturup konuşulma esnasında masanın üzerine çıkarılıp konulan iki adet yüzük işaretleri iyice belirgenleştirince
askeriyedeki mantık dışı cezaların aslında yaşanılan hayat için bir ipucu olduğunun farkına vardım
ağaç a neden selam verilir? mantık 0
bir ömür rayında ilerlerken neden birine aşk selamı verilir yıllarca hemde esas duruşun en alasında
---içtim mi dıbına çakim sen dogru dürüst anlat şunu dedi ekşın
-o yüzüklerin masada olmasının sebebi benim tekrar takmamı istemesiymiş komutanım dedim
-taktın mı dedi
-kendisi taktı komutanım dedim
-tamam gerisini anlatma belliki bundan sonra askere illegal işler yapmışsınız dıbına çakim dedi-gitti mi dedi
-gitti komutanım dedim
-tamam dıbına çakim o bir daha gelinceye kadar çarşı iznini kapatıyorum senin dedi
-ama diyebildim sadece
-dıbına çakim sen gider başka bir kızın daha evine girersin. yeter dedi
-emredersiniz komutanım dedim
-sen bu askerlere de böyle mi anlatıyorsun abazan hikayelerini dedi
kem küm ettim
-dıbına çakim askerlerin suçu yok ki dedi
-başka bir emriniz var mı dedim.hem kaçmak hemde muhtemelen sinirlenme ve beni cezalandırmasından kaçmak için
-nasıl olsa bu gece yatamazsın sen gece devriyesine benimle gelirsin dedi
-emredersiniz dedim
aşşağı indim ebruyu aradım
onun da alanyaya dönmüş olması lazımdı
insan hayatın eksilerini bir kere düşünmeye başlayınca önce bir dal sigara sonra düşünme devam ederse çakmağa gerek kalmadan
yakılan diğer sigara hayatında eksi sayısı çoksa markete gitme
koy gitsin bu hayatın zütüne diyebilecek kadar vahimse durum taşıyabildiğin ve cebin el verdiği kadar aldığın alkol
ve sonrasıdır yalnızlık
askeriye gibi bir yerde içme imkanların kısıtlıysa bir dost selamı en alkollü içkidir
benim tek dostum ebruydu
bir gülümsemesi aşkım demesi özledim demesi yılların beni süründürmüşlüğünü dizlerimi çürütmüşlüğünü unutturmak için yeterliydi
öyle de oldu
mutluydum çünkü artık duyduğum kelimeler arasında aşkım ı da seçebiliyordum
işin doğrusunu söylemek gerekirse özlemle birlikte sadece onlara konsantre oluyordum
bana aşkım diyordu aşkım
başlık yok! burası bom boş!