/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 326.
    +1
    126

    • *evet benim de ihtiyacım vardı yürümeye
    hadi takmazsa giderse ne tak yicen amk kelebeği
    gibe gibe peşinde koşacan yine amk artisi
    yüzükleri ben aldım elime
    kadıköyde yürümeye başladık kalabalık insanlar ayırdı yürümemizi ama tekrar tekrar yine kavuştuk
    çok istedim elinden tutmayı
    yarimi öyle bir yere ittim ki tutmasam ellerinde düşecekti
    o kadar yürüdük ki sonunda insan sayısında azalmanın oldugu bir yere geldik
    ben durdum o biraz yürümeye devam etti
    sonra benim gelmediğimi fark edip o da durdu
    geri dönmedi
    ben yaklaştım
    bir elini tutup yüzükleri içine bıraktım
    sonra deniz tarafına dönüp o tarafa yürüdüm
    ben denize bakarken ensemde saclarını hissettim
    kafasını biraz eğerek koyduğu için boyu ancak o kadar yetiyordu
    sonra korkakça ellerini yavaşça böbrek hizamdan göbeğime ordan da kalbime doğru yaklaştırdı
    aşşağı hiç bakmak istemiyordum
    ama güneş yüzüğün tektaşına vururken
    kalbimde gözlerime mutluluk gözyaşları komutunu verdi
    hiç sabırsızlanmadım dönüp ona doya doya sarılmak için
    o gözyaşları içimdeki sıkıntıyı giderdi ohh bee dedirtti
    beni yavaşça kendine döndürdü
    bakamadım ona
    alnı yanağıma değinceye kadar kendime çektim onu
    -çok sevdim seni ne yapayım kelebeğim dedi
    başparmaklarımı kulak altında diğer parmaklarımı da boynundan ensesine uzanır halde gözlerime bakmasını sağladım
    nemliydi gözleri ama gülüyordu
    -hiç bir zaman di'li geçmiş zamanda kalmasın sevgin dedim
    sonra ellerini havaya kaldırdı
    utangaç gülümsemesi ile
    -koltuk altın yırtılmış dedim
    dalga geçtiğimi anlayınca
    -peki sen bilirsin dedi başını yana çevirerek
    ellerimle kendime çevirip
    bir kez öpmek inanın hiç zor olmadı

    • *unutmaya başladığım dudakları hatırlayıp biraz doyum elde edince
    -zaten bugünde öpüşemesem gay olmaya karar vermiştim. dedim
    -zor olmazdı senin için o kadar askerin arasında dedi
    al dıbına çakim kelebek aldın mı cevabı
    öp işte çemçük zütün kaşınıyor illaki
    öpüşmeyi ön planda tutmadık
    bi kaç hasret ve özlem öpüşmesinden ziyade daha çok sıkıca sarılmalar oldu
    ikimizde yine ayrılığın olacagını biliyorduk
    ama bu defa en azından kalblerimiz bir olacaktı
    yemek yemeye gittik bir yere
    sık sık yüzüğü öptü parmağındaki
    onunla sadece karşıya kadar gidebildim vapurla çünkü havalimanına gitmesi gerekiyordu
    ve benimde geri dönmem gerekiyordu kışlaya
    vapurda yan yana sarılarak geçirdiğimiz yolculuk diğer dönüş vapuru hareket edinceye kadar yüz yüze oldu küçük öpücüklerle
    kalkan vapurum denizden karadan ayrılırken
    bize gelen geçenler ne oldu lan bunlara neden ağlıyorlar diyecek kadar dikkat çekiciydi
    aşk bitti sıra ekşın reyize geldi
    bir an önce gitmem lazımdı geç kalmam halinde kim bilir kaç çarşımı daha kapatacaktı
    vapurla kadıköy ordan küçükyalı derken
    düştük ekşın reyizin kucagına
    üstümü değiştiremedim biraz geç kaldığım için
    benden başka geç gelenlerde vardı
    ekşın akşam iştimasına geldi
    yoklamaları kontrol etti
    üstünü değiştirmeyenler burda kalsın digerleri yemekhane geçsin dedi
    ben ve yaklaşık 20 kadar kişiye
    sadece 10 dakika verdi kamuflaş ve botları giymek için
    koştuk geri gelebilen geldi
    gelemeyenleri tespit etti
    biraz bekledikten sonra gelenler ve gelemeyenler diye ikiye ayırdı
    herkesi yere yatırdı
    -dıbına çakim arkadaşlarım sizin galiba gözleriniz bozulmuş çünkü kolunuzdaki saati görüp zamanında gelemiyorsunuz
    mıntıka yapılacak ama gözünüz bozuk oldugu için ayakta yapamazsınız sürünerek yerdeki pislikleri yakından görerek iyice temizleyin dedi
    herkes ruh haline göre tepki verdi içinden ama ben gülümseyerek yaptım
    -dıbına çakim arkadaşın sen iyice sürün kirli kirli asker gibme fantazimi senin üzerinde deneyeceğim dedi. bana
    • *

       **gerekli cezalar çekildikten sonra ekşın tarafından yemekhaneye zütürüldük
        yemekhaneci asker yemeği bol bol dagıttığı için bize kalmamış
        bunu farkeden eşkın panik atakla yemekçi askerlere verdi veriştirdi
        ama sonra hatanın kendisinde olduğunun farkına varıp onların üzerinde ki ellerini çekti
        süründürdüğü herkesi yine komutası altına alıp askeri fastfood a zütürdü
        ve herkese tost ısmarladı
        hamburger yemek isteyenlere sağlığa zararlı dıbına çakim tost yeyin dedi
        yemek istemeyenlere tehdit yoluyla yedirdi aç kalmanıza izin veremem diye
        o gün onun nöbeti olduğu için bende o nereye ben oraya arkasında dolandım durdum
        yat iştimasını aldıktan sonra subay ast subay gazinosunda tv izleyerek dinlenmeye aldı kendini
        bende mecburen tahaf ettim sürekli bir ihtiyacı var mı diye
        derken beklediğim soruyu sordu
        -anlat dıbına çakim arkadaşım ne yaptın dedi
        -süründüm komutanım dedim imalı bir şekilde
        -gel dıbına çakim arkadaşım beyninde temassızlık var senin anlaşılan dedi
        yanına yaklaştım alnıma patlattı iç tokatı
        -komutanım sabahın ilk ışıklarında umutsuz bir güne uyandım beni bekleyenime kavuşamayacağım için. lakin ilerleyen zaman içerisinde gerekli
        merciilerden gerekli izinleri aldıktan sonra kendimi nizamiye dışında otobüse koşarken buldum. aslında sadece otobüse koşmuyor sevdiğime de koşuyordum
        hoş ne olacağını beni neyin beklediğini bilmiyorum.bir türlü gelmeyen doğru otobüse tekerinden başlayıp şoförüne kadar uygunsuz saygılarımı belirttim.
        vesselam otobüs geldiği zaman içine binmeye bile cesaretim yoktu korkuyordum komutanım
        -dıbına çakim senin beynine reset atmak lazım nasıl konuşuyon öyle doğru düzgün gittik oldu olmadı desene dedi
        -kitap okumayı sevdiğiniz için böyle konuşuyorum komutanım dedim
        -bu bir emirdir anlat dıbına çakim dedi
        -beklenen yere vardığımda vücudumda ana üssü kalbim olan değişik belirtiler meydana gelmeye başladı
        ama benim en çok ihtiyacım olan organım ayaklarımdı.hem onun yanına kadar yürüyebilmek hemde karşılaşacağım olumsuz bir durum karşısında
        ayakta durabilmek için.bir adım attım onu gördükten sonra
        günlerce beklediğim bu görüşmede haketmiş olayım yahut olmayayım tek ihtiyacım bir sıcak gülümseme idi
        lakin gülmedi komutanım
        birbirlerine mecburen selam veren asker komutan selamlaşması oldu sadece
        bu bir kötüye işaretti
        oturup konuşulma esnasında masanın üzerine çıkarılıp konulan iki adet yüzük işaretleri iyice belirgenleştirince
        askeriyedeki mantık dışı cezaların aslında yaşanılan hayat için bir ipucu olduğunun farkına vardım
        ağaç a neden selam verilir? mantık 0
        bir ömür rayında ilerlerken neden birine aşk selamı verilir yıllarca hemde esas duruşun en alasında
        ---içtim mi dıbına çakim sen dogru dürüst anlat şunu dedi ekşın
        -o yüzüklerin masada olmasının sebebi benim tekrar takmamı istemesiymiş komutanım dedim
        -taktın mı dedi
        -kendisi taktı komutanım dedim
         -tamam gerisini anlatma belliki bundan sonra askere illegal işler yapmışsınız dıbına çakim dedi-gitti mi dedi
        -gitti komutanım dedim
        -tamam dıbına çakim o bir daha gelinceye kadar çarşı iznini kapatıyorum senin dedi
        -ama diyebildim sadece
        -dıbına çakim sen gider başka bir kızın daha evine girersin. yeter dedi
        -emredersiniz komutanım dedim
        -sen bu askerlere de böyle mi anlatıyorsun abazan hikayelerini dedi
        kem küm ettim
        -dıbına çakim askerlerin suçu yok ki dedi
        -başka bir emriniz var mı dedim.hem kaçmak hemde muhtemelen sinirlenme ve beni cezalandırmasından kaçmak için
        -nasıl olsa bu gece yatamazsın sen gece devriyesine benimle gelirsin dedi
        -emredersiniz dedim
        aşşağı indim ebruyu aradım
        onun da alanyaya dönmüş olması lazımdı
        insan hayatın eksilerini bir kere düşünmeye başlayınca önce bir dal sigara sonra düşünme devam ederse çakmağa gerek kalmadan
        yakılan diğer sigara hayatında eksi sayısı çoksa markete gitme
        koy gitsin bu hayatın zütüne diyebilecek kadar vahimse durum taşıyabildiğin ve cebin el verdiği kadar aldığın alkol
        ve sonrasıdır yalnızlık
        askeriye gibi bir yerde içme imkanların kısıtlıysa bir dost selamı en alkollü içkidir
        benim tek dostum ebruydu
        bir gülümsemesi aşkım demesi özledim demesi yılların beni süründürmüşlüğünü dizlerimi çürütmüşlüğünü unutturmak için yeterliydi
        öyle de oldu
        mutluydum çünkü artık duyduğum kelimeler arasında aşkım ı da seçebiliyordum
        işin doğrusunu söylemek gerekirse özlemle birlikte sadece onlara konsantre oluyordum
        bana aşkım diyordu aşkım
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster