/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 626.
    +5
    Ayna karşısında geçen uzun dakikaların ardından, nihayet tolgayla yurttan çıkmış, kızları karşılayacağımız yere doğru yürümeye başlamıştık,

    Bizim ceydayla her zaman buluştuğumuz parka gelsinler diye anlaşmıştık, bizden önce onlar birbirlerini görecek, ufaktan da tanışacaklardı anlayacağınız. Akşamın loşluğu yavaş yavaş gökyüzünü esir alır, sokak lambaları titrek bir açılışın ardından etraflarını aydınlatmaya başlarken parka vardık,

    Tolgaya yol boyunca söz konusu olan kızın benim (yani biricik kankasının) kız arkadaşı olduğunu ve soğukluk ya da hıyarlık yapıp beni üzmemesi gerektiği konusunda telkinde bulundum, “tamam abi ya, ne diyebilirim ki zaten” deyip yarı uyumsuz cevaplar verdi.

    Parka girdiğimizde ceydanın her zamanki bankımızda (bir zamanlar ebruyla bana ait olanın bir benzeri) yanında nilayla beraber bekliyordu, hatta beklemekle de kalmayıp, epey hararetli bir sohbete de dalmış gibi görünüyorlardı. Yanlarına vardığımızda gülümseyip bizlere sarıldılar (tolga-ceyda ikilisi tokalaşmakla yetindi).

    Nilay bıcırığı hemen lafa girdi,

    “beyler, geç kaldınız? Pek bi süslenmişiniz belli (: biz de bu arada epey tanışmış olduk” deyip göz kırptı, ceydanın koluna girdi,

    Benim kız da halinden memnun gülümsedi, “aynen, tsigalkocum çok özenmişsin, ceket yeni mi? :p”

    Tolgaya dönüp,

    “olm bu kızların diline düştün mü kurtulamazsın bak ben dediydim sana erken giden biz olalım diye (: şimdi bütün gece dalgalarını geçerler (:”

    Tolga gidip nilayın beline dolandı, “olsun, yabancı değiller nasılsa” deyip soğuk soğuk gülümsedi.

    Amk giberim bak ortamı gerersen..
    Ben de ceydaya sarıldım, mekana doğru yürümeye başladık, aslında amacımız farklı bir kafeye gitmekti ama tolganın geniusluğu nedeniyle daha önce ebru-ben-nilay ve onun gittiği yere doğru yönelmek zorunda kaldık..

    Aklınca, sadece benim anlayacağım bir frekansta mesajlar vermeye çalışıyordu.. hani eski anıları filan canlandırmaya çalışmalar vb. ama gibimde olmaz açıkçası. Nilay da durumu çakabilir ama zavallı ceydanın hiçbir şeyden haberi yok tabi..

    Neyse, gittik oturduk, nargile, içecekler filan geldi (ice tea şeftali iyidir). Muhabbet dönmeye başladı klagib olarak, kızlar aralarında konuştular, biz espriler yapıp onları güldürdük, aynı konudan topluca konuştuğumuz oldu, akşam böyle akarken, ceyda da, kendisinden pek hoşlanmadığını bildiği tolgaya karşı oldukça cesur davranarak epey laf attı, muhabbet açmaya çalıştı, muhabbetlerine ortak etmeye çalıştı. Bizim hıyar da başta kegib kegib, kısa cevaplar verse de nihayetinde fazla kasmaktan yorulup sohbete kendini bıraktı,

    Kim bilir, belki de ceydanın sandığı kadar kötü olmadığını düşünmeye başlamıştı, eh, bu sıcak kanlı, hoş sohbet kız, tsigalkoyu kandırıvermişti işte, ayrıca onu çok seviyor gibi görünüyordu, ne diyebilirdi ki tolga? Ona neden kızgın kalmaya devam edebilirdi ki?
    Bense hem masanın olaysız şekilde geceye devam etmesine şükrediyor hem de artık huy haline gelmiş gözlemleme felsefemle masanın atmosferini ve insanların davranışlarını devamlı kontrol ediyordum.

    Bir kere nilay, başından beri ön yargısız ve rahattı, bunda ise ceyda ile ilişkimizin başlangıcındaki gerçekleri tam anlamıyla bilmemesinin de payı vardı tabi, demek ki tolga da söylememiş.. aferin.. bütün gece neşeyle cıvıldayıp durdu, yalnız biraz fazla ciciş göründü gözüme, aslında bu kadar sevgi kelebeği bir kız değildir, hatta delikanlı hatun tabirine uyan pek çok özelliği de var ama nedense bu akşam böyle tolgaya sırnaşmalar, sevimlilikler filan..

    Belki de sevgilisinin yanında hep böyledir de ben ilk kez gördüğüm için yadırgamış olabilirim, ama belki de sırf ceydayı denemek ve tepkilerini ölçmek için de yapıyor olabilir, sonuçta nilay zeki bir kız sayılır (sizden bizden zeki olmasın) ve onun da insan karakterlerini analiz etmede normalden yukarıda bir yeteneği olduğunu biliyorum. Sevgilimi küçük çaplı bir sınava tabi tutmuş olabilir.

    Tolga desek, o gece başında morali bozuk bebeler gibiyken sonra cool takılmaya çalışırken kasan zibidiler gibi davranmaya başlamış, nihayetinde rahatlayıp tanıdığım tolgaya benzer davranışlar sergilemeye başlamıştı. Nilayın aşırı ilgisinden pek şaşırmış ya da hoşnutsuz görünmüyordu, o da sohbetten vakit bulduğu anlarda pıtırcıklaştı.. vvııyy aq, ne kadar banalsiniz lan.. cıvık şeyler sizi (:

    Ben de sevdiklerime karşı sevgimi göstermekte oldukça iyiyimdir ama bunu daha farklı ve etkili yollarla yaparım, yani bütün gece “aşkuum, böcüğümm, bebişiim” deyip karşımdakini gıdıklamaktansa, çaktırmadan dudak kenarına ya da boyunla kulağın birleştiği tatlı kıvrımlara kondurulan birkaç öpücük ve manalı gülümsemelerin eşlik ettiği dokunuşlar fazlasıyla yeterli olurdu doğrusu. Olayı bel altına çekmeyin, yaptıkları cinsel manalı değil, sadece sevgi gösterisi, zira siz cinsel manalı olanları da biliyorsunuz ;)
    Sohbetin bir aşamasında nilay, tolgayla bir sosyal sorumluluk projesinde “gönüllü” olduklarını söyledi (hadi yaw, benim niye haberim yok)

    Huzur evi, çocuk yetiştirme yurtlarına geziler düzenleyen, ilk okullarda öğrencilere, hijyen, kitap okuma alışkanlığı, öz güven, faydalı alışkanlıklar hakkında bilgiler veren, milli eğitimle anlaşmalı bir sivil toplum örgütünün çatısı altındaki
    projelerden ve onlarda almaya başladıkları görevlerden bahsetti,

    “ne zamandır üyesiniz siz ya, benim hiç haberim yok? Tolga niye sölemiyon lan?”

    “olm sen ne anlarsın o işlerden”

    “hadi len, sanki sen darüşşafaka hemşiresi olarak doğdun”

    Nilay;

    “2-2.5 ay filan oldu, finaller yüzünden epeydir pek ilgilenemiyorduk, bu hafta içi huzur evine gezimiz var, ona katılıcaz bakalım, siz de gelsenize sahi ya,? Çok güzel bir şey yapmış olursunuz?” dedi,

    Ben, tolganın şakadan küçümseyişine inat olarak,

    “geliriz tabi, ne var? Güzel oluyordur ya, ben çok severim yaşlı insanları (:”

    “aynen ya, tsigalko görsen, o kadar mutlu oluyorlar ki..pasta börek de zütürüyoruz, hem yemek hem sohbet, çok tatlılar”

    “altın günü misali desene (:”

    “he he (: öyle biraz..ya anlamıyorum nasıl bırakıyorlar insanlar kendilerine yıllarca bakan anne babalarını oralara, nasıl bir vicdan, benim elimden gelse orada yatar onlara bakarım” biraz duygusala bağlamıştı,

    “ya nilaycım, çoğu kendi isteğiyle kalıyordur orda, bir sürü yaşıtı insanla beraber, keyifleri yerindedir yani?”

    “öyle bile olsa, insan çocuğunu özler, kim bilir ne zamanda bir görebiliyorlar..ben kendi aileme asla böyle bir şey yapmam, ne olursa olsun, yeter ki yanımda olsunlar”

    “aynen..ama büyük de konuşmamak lazım, hayatın seni nereye sürükleyeceğini bilemezsin”

    “off tisgalkoo çok duygusuzsun hee (:”

    “ne alaka ya, ben sadece ihtimallerden bahsediyorum, yoksa sen ailesini benden daha çok seven birini daha bulamazsın zaten ;)”

    yalan da değildi hani.
    “oo ana kuzusu senii, duydun mu ceyda? Bak ne diyor tsigalko :p”

    Benim kız sevimliliği elden bırakmadan, “iyi ya işte, anne babasını seven adam, ilerde yuva kurup aile babası olduğunda da
    kendi ailesini sever, ben de çok önem veririm aileme (:”

    “vaay çok iyi ya” deyip sırıttı nilay, “o zaman bu Çarşamba ikinizi de bekliyorum tamam mı?”

    “geliriz ya, demi ceyda?”

    Ceyda biraz duraksadı, sonra yüzüne sıkıntılı bir ifade ekleyip,

    “bilemiyorum ya, beni çok duygulandırıyor o tarz ortamlar, çok geriliyorum…”

    “aa ne var işte iyi ya, onlarla zaman geçirmek seni duygusal açıdan da rahatlatır, bir sonraki haftaya da çocuk esirgemeye gidicez, maneviyatınız artıcak sayemizde :p” deyip durumu gırgıra aldı, ama ceydanın sıkıntısı gümbürtüye gitmeyecek kadar yüksek seviyedeydi,

    “cidden ben emin değilim gelip gelmeme konusunda, söz vermeyeyim.. çünkü çok şey oluyorum..ne bileyim, üzüyor ya beni o tarz yerler..ama güzel bir şey tabi gitmek..”

    Müdahale ettim,

    “canım, gideriz ya beraber ne var, değişiklik olur, hem nilayın dediği gibi maneviyatımız artar ;)”
    “bakarız ya..neyse artık konuyu değiştirelim” deyip sıkıntıyla gülümsedi,

    Bu şekilde davranması hem beni hem de nilayı şaşırtmıştı, nilay bozuntuya vermemiş gibi göründü, fake bir gülüşten sonra muhabbeti başka alanlara yönlendirdi, tolga ise bana imalı bir bakışla, yüzlerce kelimeyle ifade edilebilecek bir takım düşüncelerini özet halinde sunmuştu bir-iki saniye içinde..
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster