“ya..(burada hitap karmaşası yaşıyorum, zira aşkım, canım, bitanem, kızım ya da direkt olarak ceyda diye hitap edersem koridorda dolanan kardeşim ya da odada oturan babam ya da mutfakta anneannemle takılan annem duyabilir, sonra sorularr sorularr..) tamam sorry (bunu duysalar da anlamazlar ehehe) yarın arıycam söz, herşeyi konuşuruz şimdi kapatmam lazım..”
Daha da konuşuryordu, zorlukla kapatabildim, biraz yüzüne kapatır gibi oldu hatta ama neyse, yarın nasılsa hallederim,
Tam odanın çıkışına yöneldim ki, annemin koridordan geçmekte olduğunu gördüm, acaba duymuş muydu?
“kimi arayacakmışsın yarın bakalım?” dedi tatlı tatlı, yanıma gelip yanağımı okşadı, ve bende az önceki sorumunda cevabını almış oldum,
“bir arkadaşım ya anne..”
“hıı, nasıl bir arkadaş (:?”
“normal arkadaş işte bee, çakal hep aynı şeyi yapıyorsun haa” deyip gıdıklamaya başladım,
“
kız arkadaşın var mı?” diye sordu bu sefer..
Bir an düşünüdüm şöyle bir.. geçen seneki trajediden sonra onlara bu tarz şeylerden bir daha bahsetmemiştim hatta bu ayşen olayında da onları dahil ettiğim için sonradan sonraya pişman olmuştum biraz.. kocaman adamdım ben.. özel hayatımın özelliği bana ait olmalıydı.. bense bebeler gibi resmen “aneey, babeyy, seviyireeemm” diye kucaklarına atlamıştım..
Ve bir de üzerine başarısız olunca, utancımdan bir daha bu mevzulara girmeye yüzüm de olmadı açıkcası.. onlar da pek sormayınca bu güne kadar sıkıntı olmadı,ama işte şimdi annem karşımda, soran, anlayışlı gözlerle bana bakıyor ve güven veren bir biçimde ve eski kurtlara yakışan bir tecrübeyle gülümsüyordu..
Ee, anneler anlar..
Babalar genelde o kadar ayrıntıya girmedikleri için ya farketmezler ya da geç farkederler, ama,
Anneler anlar..
Kızının evin içinde süzülüşünden, sofraya tabağı koyarken elinin titreyişinden, kendince bir şarkı söyleşinden..
Anlar..
Oğlunun gizlemeye çalıştığı bir telefon konuşmasından, üzerine biraz gidince başını utangaçça eğip, sırıtışından, bilgisayar başında yüzünde salak bir gülümsemeyle yazışmasından, geceleri fazladan uykusuz kalışından..
Anlar..
Belli ki benim annem de bir şeyleri (ben her ne kadar son zamanlarda iyice yokmuş gibi davransam da) anlamıştı, az önce duydukları da bunu katmerleyip, nihayetinde bana laf uzatmak için bahanesi olmuştu..
Ben de gülerek baktım yüzüne,
“var” dedim, “ne olmuş?”
Güldü,
“bir şey olmuş demedim be oğlum (:”
“babama söyleme, her şeyi gırgıra alıyor”
“şakasına yapıyor be oğlum hayret bir şeysin”
“ya biliyorum da, bir de sonra herkese söyler, ne halamlar kalır, ne yengemler, ne de babannem kalır duymadık.. sanki evlendik”
iyice gülmeye başladı,
“biliyorum biliyorum, öyle işte o da biraz, tez canlı mı derler, ne derler (:”
“tamam işte söyleme sen..”
“tamam tamam, nasıl kız anlatsana bana biraz bakalım, adı ne? Nereli?”
“anlatırım bir ara ya, yarın akşam kahve içerken”
“iyi madem, onunla mı konuşuyordun demin? (:”
“ee..evet..bir kaç gündür arayıp sormadım diye üzülmüş işte.. yarın gönlünü alırım..”
“hıı iyi bakalım, aman oğlum öyle yapışkan bir kız filan değil demi? Zillilerden hayır gelmez”
“yok..yok be anne.. çok iyi kız..ama sen de çok ciddiye alma yani şimdi, daha genciz, takılıyoruz öyle”
“tamam tamam takılın da, kandırıyor kızlar sonra bak ;) kapıverirler”
“(: hehehe, beni öyle kolay kandırabilirler mi sence? Kimin oğluyum ;)”
“(: iyi bakalım.. adı ne adını söyle bari”
“yarın konuşcaz ya işte bee”
“söyle be merak ettim valla” tip tip gülümseyip omuzlarımı sıktı, annem beni her zaman kolay kandırmıştır, sevecen oyunları hep işe yarar, gene dayanamayıp söyledim,
“..ee..ebru.. ebru adı..”
Ne?..ne dedim ben?
http://fizy.com/#s/13sl9n
“ebru..ne güzel ismi varmış (:, nasıl kız, kumral mı? Sarışın mı? Öyle kara kuru esmer değildir inşallah?? Nereli?”
“aanneeeğğ!”
“tamam tamam, söyleyiver onları da be merak ettim, yarın gene anlatırsın?”
“öff…kumral, izmirli, tek çocuk, saçları dalgalı, uzunca boylu, 1.70 filan, böyle senin sevdiğin tarzda, beyaz yüzlü, gözümü alıyor filan..hah, tamam mı? Rahatladın mı?” deyip sinirli sinirli güldüm..
Ben öyle atar yapınca benimki iyice koptu,
iyi aferin oğluma (: boylu poslu akbacık kız demek :p”
“hee öyle..”
“resmi var mı? Ne zamandır geziyorsunuz beraber?”
“anneeaa, yarına bir şey kalmadı!”
“tamam tamam (: hadi içeri gidelim gel”
“babama söylemek yok bak”
“tamam dedik ya aa aşk olsun”
“aferin..akıllı ol” deyip sarsaladım şakadan, içeri gittik..
Peder bey, “nabıyonuz çatlaklar” minvalinden laf attı, oradan ben gittim anneannemin kucağına atladım, kardeşim geldi boynuma zıpladı filan derken, işte öyle bir sevgi yumağı şeklinde bir akşamı daha geride bıraktık..
Diğer akşamlardan farkı ise, annemin artık bir sevgilim olduğunu biliyor olmasıydı,
işin tuhafı, resmen otomatik şekilde ve “allah söyletti” derler ya, işte öyle, tam anlamıyla ebruyu anlatmıştım anneme..