/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 626.
    +4
    "iyi yırttık ha :p"

    "ya, öyle.. hesabımı kestiyseniz gidelim ceyda hanım? (:"

    "daha kesemedim?" deyip tehlikeli bir gülümseme eşliğinde yeniden üzerime geldi, hemen direndim,

    "kızım napıyon, daha demin yakalandık, şansımızı zorlamayalım bence!"

    "üff bırak ya, o salak bugün bir daha bu koridora bile gelemez artık (:" kısa bir kahkaha attı,

    deli midir nedir ya..yeniden öpüşmeye başladık, dudaklarımı kurtarıp,

    "başkası gelirs.."

    "yemin ediyorum kız gibisin ha"

    yine sesimi kesti..
    bir iki dakika daha bu şekilde gayet hararetli bir sevişmenin ardından, kulağına fısıldadım, "tamam bak, patlıycam" öyle deyince bir kaç öpücük daha kondurup üzerimden çekildi,
    yüzü, boynu pespembe kesilmiş, koyu kırmızı saçlarıyla uyum sağlamıştı, ben de, yüzümün yanışına bakılırsa en az onun kadar pancar olmalıydım..
    vay aq..ne öğlen oluyordu ama..

    "tamam" dedi, "seni zor durumda bırakmayalım" deyip pantolonumdaki kabarıklığa baktı, güldü.. utanmaz arlanmaz, beni de hem utandırdı hem güldürdü..
    bu kadar rahat olabildiğin için müteşekkirim ceyda.. alışmaya çalışıyorum.. eğer tam olarak alışırsam, o zaman gelmiş geçmiş en pişkin ikili bile olabiliriz..

    aklıma önceki geceki düşüncelerim ve ceydayı tabi tuttuğum sözde test geldi..ne saçmalamışım be..harbi ağır saçmalamışım..lan bu kız..bu kız rol yapıyor olacak ha?..benim teorime göre bakacak olursak, ceydanın oskara aday olması lazım aq..

    kimsenin rol filan yaptığı yoktu,
    hatta aksine, gerçek özellikleri daha yeni yeni gün yüzüne çıkıyordu.. onunla cinsel ya da düşünsel anlamda yapabileceklerimiz düşündüm.. seçenekler sınırsız gibiydi adeta..

    elini yakaladım, daha nefesimiz bile düzene girmemiş bir durumda, hala kırmızı yanaklarla, sınıfın çıkışına yöneldik..
    http://fizy.com/#s/1agwcj

    sizinle, insan hayatına şekil veren şeylerin, büyük parçalar ve önemli görünen olaylardan ziyade, küçük ve önemsiz görünen, bazı kritik detaylar olduğundan konuşmuştuk sanırım..
    bir de, şu iyi şeylerin ve kötü şeylerin, hep bir süre boyunca üst üste geldiğinden, ancak iyi günlerimizi yaşarken bunu fark edemeyip, kötüler sıralanmaya başlayınca dert yanıyoruz diye de bahsetmiş olmalıyız..

    itiraf etmeliyim ki, gerek yeni tayfa, gerekse yeni sevgilimin etkisiyle, son 1-1.5 ayım dünya üzerindeki en mutlu ve eğlenceli günlerimdi diyebilirim..

    ama gelin görün ki, bu tip günlerin sınırsız ve stabil olabilmesi, eşyanın tabiatına aykırı.."çok güldük, kesin ağlayacağız" derler ya..işte o söz boşa söylenmiş değil..

    işte böyle bir evren yasası dahilinde, benim hayatımın da yeniden ters yola girmesine neden olacak, küçük, anlık, önemsiz gibi görüne bir detayla karşılaşmak üzereydim yine,

    kapıdan el ele, mutlu mesut fırlamak üzereyken, karşıdan da birinin gelebileceğini, gelen kişininse kim olacağını nereden bilebilirdim?

    tam çıkmak üzereydik ki, eşikte ebru ile neredeyse çarpışacak şekilde karşı karşıya geldik,

    ilk anda refleks icabı iki taraf da irkildikten sonra, birbirini gerçek anlamda fark etmeyi başarmıştı,

    ebru..

    zavallı ebru..

    o gün, ebrunun yüzünde hayal kırıklığının, kederin ve sevgiden dönüşmüş bir öfkenin tam manasıyla yansımasını gördüm..öyle ki, hala bile üzüntü verici bir durum söz konusu olunca onun o yüz ifadesi ve bakışları aklıma gelir..

    bir kaç saat gibi gelen bir kaç saniye boyunca, ceyda ve ben, ebruya
    ebru ise bize bakakalmış vaziyette dikildik karşı karşıya..

    o küçücük zaman diliminde, önce ceydayı taramıştı gözleri, sonra beni, birbirine kenetli ellerimize bakmıştı..hala alev alev olan yanaklarımıza, boynumuza..hızlıca inip kalkan göğüslerimize..soluk soluğa olan nefesimize..
    en sonunda benim gözlerimde bitmişti yolculuğu,
    oraya kadar gelmek zorunda değildi?
    keşke gelmeseydi..
    o, bütün tabloyu inceleyip sonrasındaki yorumunu da, gözleriyle, gözlerime yapınca,
    kendimi o kadar berbat hissettim ki anlatamam..
    kızın biriyle yatakta, ana babasına basılsam bu kadar utanmaz, bu kadar kaygılanmazdım herhalde..

    o gözleri, dudaklarına, kaşlarına, yüzünün her bir hattına yerleşen acı-öfke ifadesi..

    son derede talihsiz..
    son derece berbat bir rastlantı..tesadüf..

    bu kısa bakışmanın ardından geçmesi için yol vermeyi akıl ettim, geçti..geçerken saçlarının rüzgarı, yangın yerine dönen yüzüme hafif bir esinti çaldı..

    ceyda ile sınıftan çıktık..demin kıkırdayan, arsız, enerjik kız bir an da köze dönmüştü..ya ben? ben de ondan farksız sayılmazdım..
    ellerimiz ayrıldı..koridorda ilerleme başladık..ceyda duygu makyajı yapmaya çalıştığı ölü ses tonuyla konuştu,

    "garip bir tesadüf oldu..dimi?" gülümsemeye çalıştıysa da beceremedi..çünkü benim gördüklerimi o da görmüştü ve bu öyle araştırma görevlisine, ya da herhangi birine basılmaya benzemezdi..bu durumda bile neşeli ve alaycı ruh halini korumak için pişkinlikten fazlası gerekirdi..

    "öyle" dedim dudak bükerek.."görmemiz gerekmezdi..onun da bizi görmesi.."

    evet..eğer ceyda ikinci kere üzerime atılıp işi uzatmamış olsaydı, bu rastlantı hiç gerçekleşmemiş olacaktı..dediğimi dinlemeliydi..şimdi ise, sanki onca yaşattığım, yaşattığımız, yetmezmiş gibi, adeta nispet yaparcasına karşısına çıkmıştık ebrunun..

    o halimizi görünce ne düşünmüştü allah bilir..
    bir zamanlar sınıftan el ele çıktığı adamın, o halini görünce..

    keşke bizi görmeseydi... görmek zorunda değildi?
    keşke beni de hiç görmeseydi..
    tıpkı dediği gibi..keşke beni hiç tanımamış olsaydı..ben de onu..varlığımızdan bile haberimiz olmasaydı da, böyle deforme kalplerle ve parçalanmış ruhlarla dolaşmak zorunda kalmasaydık..

    keşke..ah be ebru..
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Ayracı koyayım şuraya
      ···
   tümünü göster