-
601.
+4nihayet.. nihayet aq..Tümünü Göster
etrafı biraz düzenledikten sonra önümüzde sarsak adımlarla yürüyen (kafa gitti) meltem bize oda gösterdi,
"siz benim odamda kalırsınız" deyip sarhoş sarhoş gülümsedi.."yaramazlık yapmayın.."
tabi hocam..
kızlar bir kere daha birbirlerine sarıldılar.. ceyda ayakta anca duran arkadaşını odaya zütürmek istedi, ben de kalacağımız odaya geçtim, ışığı yaktım..
o da ne? üç tane zenci, pusu kurmuş beni bekliyor!
dermişim (:
odada üç zenci yoktu belki ama, beni şaşırtacak epey şey vardı diyebilirim. bir kere oda çok geniş, sanırım evin anne-baba yatak odası burası. gardrop, şifonyer, ayna, makyaj masası, küçük tabureler, çalışma masası, ikili yatak, bir tane tekli koltuk.. ayrıca odanın içindeki kişisel eşyalar da epey fazla, renkli ve yine muntazam..
böyle, nasıl diyeyim, klagib bir 90 lar başı evliliğinin mobilyaları, üzerine biraz daha milenyum tarzı mobilyalar ve eşyalar.. baya değişik, kompoze bir yatak odası.. epey hoş bana göre, meltem i kıskandım desem yalan olmaz.. acaba ben eve çıkınca odam nasıl olacak..
odayı hayranlıkla inceleye inceleye yatağa ulaştım.. kendimi üzerine bıraktım, epeydir böyle geniş yayılmamıştım.. alıştık tekliye tabi..
yatağın üzerinde olduğum yerde kelebekleme yüzüş yaparken bir yandan da bu gece ceyda ile burada yapabileceklerimizi düşündüm.. güreş müsabakası bile çevirebilirdik valla.. saatlerce..
ben böyle hayaller kuradurayım, benim kız odadan içeri süzüldü,
"hemen kurulmuşuz yatağa? ;)..nasıl ama odası, çok hoş demi?"
"evet.. bildiğin yatak odası..sen biliyor muydun?"
"e tabi canım geldim daha önce iki kere filan.."
"beraber mi yattınız :p"
yatağa doğru usul usul, kırıta kırıta süzülürken,
"eveet, ne var??" dedi asi asi.. yavaşça yatağa tırmandı, dizlerinin üzerinde ilerledi.. toplanıp iyice kısalan eteğini dizlerinden en az bir karış yukarısını daha gözlerimin önüne seriyordu.. karşımda duran afet-i devrana baktım.. puff..zaten güzel olması yetmezmiş gibi bir de zaafım olan, içimi gıcıklayan kıyafetler içerisinde..
üzerine doğru yaklaştı, tam çıkmadan eğilip dudaklarıma ulaştı..bir kaç saniyelik öpüşmenin ardından yanıma uzanıp başını omzuma yasladı..
ağırdan alması hoşuma gitmişti.. zira ben de ağırdan almak, tadını çıkarmak istiyordum bu gecenin.. aklıma, henüz birbirimizi tam olarak tanımadığımız ve benim yeterince sıcak olmadığım, buna rağmen mükemmele yakın geçen, eskişehirdeki ilk gecemiz geldi.. kafamda onlarca soru işareti ile, rahatsız bir biçimde sevişmiştim onunla.. yine de geçirdiğim en güzel geceydi..
o zaman bile öyleyse, bu geceyi hayal edemiyordum.. yani, aslında ediyordum tabi de..ne düşünsem az geliyordu..her şey olabilirdi bu gece..her şey..ama ne olacağı o kadar da önemli değildi.. mesele bir çomağı bir deliğe girip içini karıştırması değildi benim için.. gibmek, gibişmek değil, sevişmek, aşk yapmak istiyordum ben.. gerekirse sadece dokunur, öpüşürdüm..o bile yeterdi bana ceyda yanımdayken.. zaten daha şimdiden ufaklık içerde headbang yapmaya başlamıştı bile..
beyler harbiden işin cinselliğinde değilim, bu zaman kadar öyle sanıyordum ama, bu kız..ben bu kızı severim abicim.. okşarım..öperim.. kırılmasın, incinmesin diye pamuk ipliği örer gibi örerim onu.. nazik ve naif..
işte bu yüzden de, ağırdan almak istiyordum ben de..o benim için üzerine binilecek bir motor, sürülecek bir at değildi.. yavaş yavaş, duygu katarak, hayvanlaşmadan, hem romantik hem de egzantrik şeyler yaşayacaktık bu gece.. bazen sakin, bazen tutkulu.. bazen düzensiz.. bazen tempolu..
önümüzde saatler var.. normal ortamda birbirine dokunamayan bölgelerimizin sabırlı bir biçimde hasret gidereceği saatler..
çimenlere yayılmış, yıldızları izler pozisyonda gibiydik.. başlarımızı birbirimize döndürdük.. biraz öpüştük... aynı anda hem tutkulu, hem de ürkek olmayı nasıl başarıyordu dudakları? sanki kaçarken beni yakalıyormuş gibiydiler, kovalayınca yakalanmıyor, kaçınca kurtulunmuyor..
daha bu küçük sevgi eylemi sırasında bile vücudum keyifle karıncalanmaya başlamıştı bile..
biraz sonra ayrıldık birbirimizden..
kalp atışlarımız nispeten düzene girene kadar el ele, sakin bir şekilde yattık..bu sükunet deminden beri kendini duvardan duvara vuran minik tsigalkoya da yarar sanmıştım ama kendisi bayrak direği gibi, eşofmanı göndere çekmiş, inatla dikiliyordu.. ceyda farketti, kaş göz yapıp güldü,
"nee..ne var?" dedim pişkin olmaya çalışarak,
imalı imalı "maşallah.." deyip gülmeye başladı.. beni kızdırmaya çalışıyordu..
"napiym kızım.." dedim mırıldar gibi.. gene utandırmıştı beni amk.. hani, kız o kadar rahat, o kadar içten ki, onun rahatlığından ben utanıyorum lan.. yoksa bana kalsa sorun yok, yani, karşımdaki kız "aay bune, sapık mısın" dese ciddi ciddi, umursamam..ama böyle tam tersi olunca, ben kendimi karı gibi hissediyorum aq..
yan dönüp sarıldı, kulağıma cıvıldadı,
"yok bir şey yap demiyorum canım.. senin elinde değil sonuçta, onun kendi aklı var ;)" deyip gene kıkırdadı..
nihayet deminden beri üzerime yüklemeye çalıştığı tatlı kızgınlığı yaşatmayı başarmıştı bana,
ben de yan döndüm, "gel kız buraya"
ayrılması suç gibi olan, birbirine özel dudaklar yine birleşti..bu kez bedenler de eşlik etti ona.. ellerimiz birbirinin beline, sırtına dolanırken, o kadar da ağırdan alamayabileceğimizi düşündüm.. dibini görmeden bırakılamayan şarap kadehleri gibiydik birbirimiz için.. bırakamıyor, yavaşlatamıyor, önümüzü alamıyorduk..
üzerine biraz daha yüklendim.. karşılık verdi..ön sevişme, münferit bir tartışmadan çıkıp, yerini mahalle kavgasına bırakmak üzereydi, birbirimize dolanmış ellerimiz sertleşti, okşamalar artık o kadar da kibar değildi.. öpüşürken birbirinin peşinden koşturan dillere, arada çarpışan dişler de eşlik etmeye başlayınca,
bir kez daha yükselttim vitesi, tamamen üzerine çıkmak üzereydim ki bir an da beni, ne olduğunu anlamama fırsat vermeden, adeta tam gaz yapıp üzerine de nitro çakarak altına altı,
yatağa mıhladı.. bütün gece, yürüdüğü zaman ki ahenkle sallanışını gözlerimin önünden çekemeğim kalçaları, kasıkları şimdi benimkilerin üzerindeydi..
minik tsigalko eğer ses çıkarabiliyor olsa, kesin feryat ederdi o anda..
üzerimde yavaş ama kararlı hamlelerle gidip gelen, yüzüme kapanmış dudakları ve etrafımı çevreleyen dalga dalga kızıllığının altında beni hapseden bu tanrıçanın kulu ve kurbanı olmaya hazır hissediyordum kendimi.. beline dolandım.. inip kalkan, kavisler çizen hatlarına hakim olmaya çalıştım..
biraz süre geçtikten sonra üzerimden doğruldu, nefes nefese kalan, pembeleşmiş yüzüyle karşılaştım, saçlarıyla harika bir uyum oluşturuyordu elma yanaklar..
"çorabımı.. çorabımı çıkariyim, kaçmasın.." dedi zorlukla,
bu küçük kesintisi ateşkes gibi kullanıp ben de kazağımı ve atletimi çıkarıp bir kenara fırlattım.. tıpkı filmlerdeki gibi..şu zaman kadar anca izleyebildiğim, ama şimdi kendim oynadığım bir film..
kız çorabını ince naylon çorabını çıkardı, yatağın kenarına bıraktı, yeniden üzerime doğru gelirken çıplak göğsümü farketti, duraksadı, sonra o da kendi üzerindekine asıldı, bir hamlede sıyırıp çıkardı.. siyah sütyeni, kırmızı siyah eteğiyle üzerimde kalakaldı..
kalp atışlarımız eskişehir bandosu gibi atadursun, ben ellerimle sütyeninin arkasına uzandım, o da bana yaklaştı biraz daha.. birazdan, daha önce, ilk gecemizde de görmeye vakıf olduğum biçimli göğüsleri yeniden karşımda olacaktı..ben kopçayla uğraşırken (dıbına koyim onun) saçları çıplak göğsüme düştü, gıdıkladı.. kendime hakim olmakta, sakin kalmakta zorlanıyordum, kopçayı açtığım anda,
odanın kapısı da çat diye açılıverdi.. -
-
1.
0Rezvullah
-
1.
başlık yok! burası bom boş!