/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 601.
    +4
    yani normal sevgililerden çok da farkımız yok, tabi ikimizin de birer kurtadam a dönüştüğü geceleri saymazsak,
    o bar köşelerinde kucak kucağa dans ederken kendimizi kaybedip içimizdeki canavarı ortaya çıkarıyoruz.. etrafımız da genelde bizim gibi canavarlarla dolu olduğu içinde ortama kolayca uyum sağlıyor ve kendimiz gibi davranabiliyoruz..

    okulda ise epey kontrollü sayılırız..hem benim taze olan ilişki geçmişim hem de ceydanın ılımlı bir ortama sahip sınıfında infial yaratmamak adına, alttan aldığım derste yan yana otursak bile fazla samimi pozlar vermekten kaçınıyoruz.

    sanırım biraz avrupai bir çiftiz, bilemiyorum *, rahat takılıyor, anı yaşıyor, birbirimize keyif vermekten mutlu oluyoruz, ikimiz de sanki kendimiz için değil, karşımızdakini mutlu ettiğimiz için mutlu gibiyiz..

    bir gün yine cuma günü bunların sınıfta alttan dersime giriyorum,
    alper, makineci nurettin bizim önümüzde, onların önünde alpere yamanan iki kız, biz de alperlerin arkasında, duvar kenarında oturuyoruz,
    mustafa hoca zaten dersi kendisi de kaynatmaya elverişli bir adam olduğu için sık sık şamata çıkıyor, biz gülüp eğleniyor filan, her şey harika, etrafımda arkadaşlarım, sevgilim, pozitif bir hava, kendimi "ıstanbuuul cok guuzeeğ" diyen turistler gibi hissediyorum, öyle bir enerji, sevindiriklik durumu var üzerimde..

    bu pembe toz bulutlarının dağılması için ise sadece bir iki saniyelik bir bakışma yetiyor.. çabucak unuttum sanıp, güya sünger çektiğim eski suçlarımı hatırlatan, beni ardımda bıraktığımı sandığım şeylere doğru vakumlayan bir bakışma,

    o eğlencenin ortasında ceyda omzumda kıkırdarken, hafif arka çaprazımda, orta sıraların ortasında oturan ayşegül ün donuk bakışını yakalıyorum, dediğim gibi, 1-2 saniye öyle kalıyoruz... günlerdir giblemediğim ve nihayetinde beni muhtemelen pek hazzetmediği bir kızla kafa kafa gören ayşegül ün gözlerinde hayal kırıklığı ve öfke var... anlaşılan cici ev kızımızın "evlenilecek ideal adam" hayallerinde epey ilerleme kaydetmişim ki bu tarz bir bakışa maruz kalıyorum..

    biraz moralim bozulmakla beraber, ayşegülün pasif bir kız olduğunu hatırlayıp (yani benim düşünce ve sınıflandırmama göre) "amaan, bitti gitti işte o da, ne yaşadınız ki zaten oğlum?" deyip kendimi rahatlatıyorum..

    ders çıkışı çocuklarla ve ceyda ile vedaşlaştıktan sonra yurda gitmek üzere yola koyulacağım, bunların daha dersleri var tabi, onlar devam, ben kaçar..

    neyse, koridoru geride bırakıp giriş merdivenlerine yönelmişken arkamdan tanıdık bir ses adımı sesleniyor, duymayı istemeyeceğim seslerden biri,

    "tsigalko??"

    ayşegül..

    koridorun başında bana doğru ilerliyor, sanırım vermem gereken son bir sınav daha var.. belki de ayşegül o kadar da pasif değildir..
    giriş kapısının önünde durmuş, bana doğru gelişini izliyorum..ne diyecek acaba... ne diyebilir ki? aramızda resmi olarak hiç bir şey geçmedi.. tamam buluşmalar, görüşmeler olabilir ama, bana sitem etmesine yetecek bir silah yok elinde..ne var yani, onla da görüşmüşüm, bir başkasıyla da ve daha çok isteyen, beni kazanmış.. onun hatası..

    biraz hızlı hareket etmiş olmalı bana yetişmek için, düzensiz soluk alış-verişlerle yanıma geldi, soğuk bir gülümseme ile,

    "naber?" dedi,

    "iyi.. ayşegül.. senden?"

    "iyii ben de..şey diyecektim sana.. aramızda bir sorun mu var??" diye sordu tatlı tatlı..o an "sorun sende değil bende" deyip kahkahayı patlatmak istedim ama öyle olmuyor tabi,

    "yoo... neden ki?" deyip sahte bir şekilde gülümseyip anlamamış ayağına yattım..

    "ya..ne biliyim, aslında bir şey yok gibi ama.. soğuksun sanki biraz..o yüzden şeyettim.."

    "sana öyle gelmiştir" dedim aynı fake gülümseme ve ruhsuz ses tonuyla..

    bir kaç saniye bakıştık, ayşegül ellerini bir yere koymak ister gibiydi, etrafındaki boşluktan yardım istedi..

    genellikle kızların karşısında bu duruma düşen utangaç ve gururlu hemcinslerimi hatırlayıp içimden acı acı güldüm..bir zamanlar ben de aynı durumdaydım..

    "eee?" diye soran ve o sırada sahte sahte gülümsemeye devam eden bir yüzle ayşegül e bakmaya başladım, hadi ne diyeceksen de de, gidelim artık,

    nihayet konuşmaya karar verdi,

    "şey, bir ara senle dışarı çıksak olur mu?" diye sordu temkinli ama aynı zamanda istekli bir ses tonuyla,

    "eeeıımm, pek vaktim yok bu aralar ama ya..okul, kick taks antrenmanları, ceyda filan derken, kendime bile vakit kalmıyor, bilmem ki ne ara çıkabiliriz?"

    hançeri kınından çıkarmıştım,

    "haa..ah..ceydayla.." sustu, eli koluyla "ne iş?" der gibi bir hareket yaptı,

    "ha biz, çıkıyoruz ceydayla, bir kaç haftadır * "

    ve şimdi de saplamıştım... doğru yere, doğru zamanda..

    kızın yüzü dalgalandı,
    bir anlığına burun delikleri genişleyip daraldı, utanan, ya da heyecanlanan insan refleksi.. sanırım bundan bahsetmiştim daha önce, ikili ilişkilerinizde faydalı olabilecek bir detay,

    "aa..ha..hayırlı olsun.. tamam o zaman ya, önemli değil.. önemli bir şey yoktu zaten.." deyip tuhaf jest ve mimiklerle sözlerini destekledi,
    ben ise hala fake gülüşüm ve rahatsız edici derece yapmacık olduğuna inandığım bakışlarla kızı süzüyordum,
    "tamam" dedim gülüşümü bozmadan "görüşürüz * "

    bozuk bir gülüş ve kafasını oynatmakla yetindi..

    birbirimize sırtımızı dönüp, farklı kapılara doğru yöneldiğimizde, ayşegülün artık tehdit olamayacağını biliyordum..
    ama aynı zamanda fazladan bir kalp daha kırdığımı da..
    eğer bu işlerin bir istatistiği olsaydı, o sıralar liderliğe oynardım diye düşünüyorum... aslında hiç hoşuma gitmeyen, ama kendimi yapmaktan alıkoyamadığım bir tür alışkanlık haline gelmişti bu iş,

    "bu son olsun" dedim kendi kendime konuşarak,

    "bu son olsun.."
    akşam yurda gittiğimde necoyu bizim odada buldum gene, ama bu sefer, geçen seferki gibi ufak da olsa rahatsızlık hissetmedim, hatta gördüğüme sevinmiştim..

    "naber kızlar?"

    "iyidir aga" (necati)

    "iyilik, sen nabıyon gibik? (tolga)

    "iyi amk, yoruldum ya..her gün okul mu olur üniversitede aq.."

    "gitme hacı, devam zorunluğun yok cumaları?" diye iğneledi tolga,

    "cumalar için demiyorum olm.. keşke her gün cuma olsa"

    "ooo hooo ho, adam azimli"

    "hee, çok."

    "ders konusunda değil oğlum, malum konularda * " deyip pis pis sırıttı tolga..

    gibtir der gibi ağzı burun büktüm,

    necati,

    "aga biz de bu gece içmeye gidelim diyorduk ama, yorgunum dedin?"

    "nereye gitceniz?"

    "şu yakındaki yere ya"

    "haa.. bizim pub a mı?"

    "hee bap bap" dedi necati, o telaffuzu duyunca ben kahkahayı bastım tabi, o ara tolga sataştı,

    "pub bup ne dıbına kodumun ingilizleri ya... biraaaane diyeceniz olm.. sokturmayın bopunuza.."

    hep beraber gülmeye başladık,

    "aga yorgunum da, gideriz bea ne olcak.. gider takılırız ;)"

    "tamam madem, akşam ben uğrarım sizin odaya, çıkarız ;)" dedi necati..

    odadan ayrıldı,

    tolga bana baktı tuhaf tuhaf gülümseyerek,

    "nabıyon la... çakal * "

    "iyi kanka be..hayat zor aq.."

    "eveeet, yeni mi anladın.. artı bir de senin züt kaşıntın var tabi..o da ekstra.."

    bozuk bozuk kafa salladım,

    bu sordu,

    "ne oldu lan gene..bir hal var sende, ceydayla da mı bozuştunuz yoksa.. zütoşsun oğlum sen.."

    "yok be amk.."

    "ya ne o zaman bu tripler?"

    "pff.. ayşegül vardı ya..esmer kız"

    "he..bizle takılmıştı bir kere?"

    "aynen"

    "ee, ne oldu ona?"

    "ne olacak, ona da postayı koymak zorunda kaldım :}"

    "hagibtir lan..o da mı yazıyordu sana?"

    "yok, ben.. ceyda ile buna aynı anda şey ediyordum da.."

    ohaa der gibi el hareketi yaptı,

    "işte.. bunla da epey ilerlemişti.. sonra ceyda ile çıkınca, buna biraz mesafe koymuştum.. işte bu gün sordu, neden soğuk davranıyon filan diye.. söyledim ben de böyle böyle.. hani çaktırmadan güya..ama bozuldu tabi kız.."

    tolga gözlerini ve ağzını yuvarlaklaştırmış bir şekilde dinledikten sonra,

    "aga, bak elimi yumruk yapıcam, karşıdan koşa koşa gelip yanağını çarptırıver, beni yorma hemi?"

    güldüm, devam etti,

    "amk çakma kazanovasına bak yaa..olm bak bir gün bu kızlar seni yolarsa hiç karışmam, hatta arada ben de çakarım iki tane haberin olsun.."

    "yok be abi.. düzeldim artık ben.. aradığımı buldum ;)"

    "eeh, hadi inşallah * "

    aşağı inip yemek yemeye karar verdim, sonra tolgaya dönüp neşeyle bağırdım,

    "bugün cuma!"

    "ee?"

    çat!

    enseye tokadı geçirmiştim,

    "ee si, enseyi kapa oğlummm * " deyip kaçtım odadan, homurdanması geldi,

    "koyim sana emi.."
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster