-
551.
+7gülümsemenin pek çok kapıyı açtığını düşünüyorum.. hayatım boyunca güler yüzlüydüm..(şu karanlık üni 1 i saymazsak tabi..) ve bunun bana, normalde kazanamayacağım artıları sağladığına inanıyorum. sadece karı-kız konuları olarak düşünmeyin.. hayatın her alanında, pozitif olmak ve gülümsemek (ki benimki bir-iki sene öncesine kadar sadece rol icabı idi) size ekstra şeyler katabilir-kazandırabilir.. derslerinizde, işinizde, ailenizle olan ilişkilerinizde..Tümünü Göster
pozitif olun.. gülümseyin..gülümsemek hala bedava..
kendinizi kasmayın.. hele hoşlandığınız kıza karşı hiç kasmayın.. demesi kolay tabi, diyorsunuz, haklısınız..ama inanın bana, dışardan çok kötü görünüyor..
bunun yerine ona düzgünce, adam gibi selam verin, gülümseyin.. eğer hıyar değilse o da gülümser.. böylece siz de biraz gevşersiniz..
konuşun.. demin de dediğim gibi, "günaydın!" iyi bir seçim olabilir ya da sıradan bir "selam" bile işinizi görecektir..bu kelimeleri o kadar uzun zamandır kullanmıyoruz ki, artık onların gücünü unutmaya ve hatta küçümsemeye başladık.
şahsen ben, kız olsam * , yalnız olsam ve biraz göz aşinalığımın olduğu eli yüzü nispeten düzgün bir çocuk, -sınıfımdan olabilir, minibüsümden olabilir, yakından bir yerlerden gelip benimle aynı ortama girmesi yeterli- bana gülümseyerek selam verse, "günaydın" dese,
hoşuma gider.. hele bir de gün içinde bir şekilde pozitif muhabbet, belki de ufak bir tanışma, isimlerin öğrenilmesi, çıkışta dilenen bir başka güzel dilek daha (iyi akşamlar-görüşürüz vb.) olsa..
bu durumda ne olur dersiniz? cevabı, bir şekilde sormuş bulunduğum kızların ağzından duymak ister misiniz?
"yani, o gece yatağıma uzanınca öyle bir aklıma gelir illa ki..etkilenmiş olmam gerekmez, sonuçta karşı cinsten yeni biriyle tanıştım..iyi de birine benziyor.."
evet..zor mu?
insanlar selam vermekten, onların gözlerinin içine bakmaktan, onlara gülümsemekten ve adam gibi bir iki laf etmek o kadar zor mu beyler?
o kadar zor olmamalı, değil mi?
o halde, şimdi lütfen yapın bu dediklerimi, tanışın onunla.. adını öğrenin, şayet hala bilmiyorsanız.. güzel bir kaç şeyden bahsedin (derslerden bahsetmeyin amk), şehirleriniz mesela.. konuşurken gülümseyin.. içten olsun.. ayrılırken de iletin iyi dileklerinizi.. bugün yeni bir insan tanıdınız, o da sizi tanıdı..ve bu gece, az ya da çok, bir parça ya da tamamen.. aklının bir yerinde ya da her yerinde, siz olacaksınız.. çünkü kural bu, olay da bu..aşık olan, seven, sevebilen, hoşlanabilme özelliği olanlar sadece erkekler değil..ve bazı talihsiz örnekler dışında, karşınızdaki kadınların da, doğru adama verilmek üzere saklanmış ya da çoktan bozdurulup harcanmış bir kalbi var..
tek yapmanız gereken, biraz kendiniz olmak, insanlığınız hatırlamak ve karşınızda da bir insan olduğunun farkına varmak. bana göre beklentisiz (görünen) bir şekilde verilen içten bir selamın, masum (görünen) bir gülümsemenin ve sorulup yanıtlanacak bir kaç küçük sorudan fazlası değildir bir insanla tanışmanın giriş aşaması için gerekenler.. eğer derseniz ki, "tsigalko, sen yetkili bir abiye benziyorsun, gizli formülün nedir?" bundan fazlası değil.. sorun ise, bunu yapmaya yapmaya unutur olmamız..hor görmeye başlamamızdır.
o kadar da imkansız değil.. çözülmesi imkansız bir fizik problemi değil..
onlar kadın,
bizler erkek..
biribirimiz için yaratıldık
ve temelde aynı şeyi istiyoruz..
rammstein in de dediği gibi,
"you have a pussy,
ı have a dick,
so whats the problem?
lets do it quick!"
yani..bu örnek buraya pek olmadı sanırım ama olsun..siz beni anladınız..*
not: bir de lütfen şu kızın sap olduğundan emin olun dıbına koyim ya..gidip başka şehirde ilkokul-lise aşkı olan karılara abayı yakıyorsunuz, sonra hayatımı şöyle gibti böyle gibti...
takip eden panpalara iyi geceler, bu gece sosyal mesaj vermekle geçti.. biraz doluyum bu konularda çünkü etrafımda hemcinslerim bu yüzden acı çekmeye devam ediyor.. başınız ağrıdıysa affola, faydası olacaksa ne mutlu bana,
hikayeye müsait olduğum tüm vakitlerde devam edeceğim, eskişehir bizi bekliyor.. *
iyi geceler panpalar,
bu gece saat 02.30 gibi başlıyorum, bu sefer sıkıntı olmaz diye düşünüyorum ;)
herkese tekrardan iyi geceler çok kalamazsam kusuruma bakmayın bu gece
..yandan asmalı, lacivert nike spor çantamı bir kaç çift çamaşır, yağmurluk, şarj aletleri, kişisel temizlik eşyaları ve kalın kıyafetlerle doldurmuş, bir başka poşetin içine de su-bisküvi vb. tıkıştırmıştım. yolculuklarda hazırlıklı olmayı severim, yanımda her daim yiyecek içecek, şeker sakız filan bulunur. hayatı kontrol etme amaçlı bir başka saplantım daha işte..
tolgayla vedalaştık, "gezdiğin yerleri bana da anlatırsın artık" dedi,
"aga valla pek kültürel bir gezi olacağını düşünmüyorum da işte, barları kafeleri anlatırım anlat dersen * "
"hehe hadi bakalım, dikkat et kendine"
"eyvallah kardeşim"
saat on civarı olmalı, gece yolculuklarını severim, ama sadece babamın arabasında ya da kamil koç otobüsündeyken.. hiç tanımadığım ve şöförlüğünü bilmediğim bir yaşıtımın arabasındayken değil..
içimdeki tek sıkıntı yolculuğun kazasız belasız geçip geçmeyeceği.. diğer şeyleri o kadar da takmıyorum aslında..yok yeni insanmış, yeni ortammış..pek utangaç bir adam sayılmam, kendime güvenim de sonsuz..ee o halde gittiğimde karşılaşacaklarım hakkında kaygılanmama gerek yok, değil mi? gidebilsek (ve dönebilsek) yeter.
çocuklarla buluştuk, cihan denen elemanla da tanıştım orada, uzunca boylu, esmer, sıradan ve pozitif görünüşlü bir tip, sizden bizden biri gibi yani.
ben önde gidebilirim dememe rağmen alper arkada kızlarla kalmam konusunda ısrar etti, muhtemelen ceydanın işi..
arka koltuğun solunda, şöför mahallinin arkasında ben, yanımda-ortada ceyda ve en sağ köşede de alper in suratsız sevgilisi ilayda.. yerlerimize yerleştik, araba çalıştı. tanıdık yollardan, bilinmedik bir yöne doğru ilerlemeye başladık.
yolculuk yaklaşık 7 saat sürecekmiş, eskişehir merkeze gidiyoruz. sabaha karşı orada olacağız.
bordo fiat palio ile yola çıktıktan 5 dakika sonra ilayda kulaklıkları takıp kendi dünyasında kaybolmayı seçti..biz arkada ceyda ile, önde de alper cihan ile çene çalmakta, arada birbirimizin muhabbetlerine dahil oluyoruz filan.. ortam beklediğimden güzel, eleman da iyi kullanıyor, bir rahatsızlık hissetmiyorum, sordum:
"dostum sen, ne zamandır araba kullanıyorsun, baya iyisin * ?"
"geçen yıl aldım ehliyeti ama epeydir kullanıyorum ya, 1 senedir resmi, bir kaç senedir gayriresmi diyelim ;)"
iyi iyi.. gazetede "üniversitelileri aşırı hız soldurdu" minvalli 3. sayfa haberlerine çıkma korkum da epey azalınca nihayet yaptığım kaçamağın keyfini çıkarmak için kendimi motive etmeye başlamıştım,
arkadaşlarımla şehirler arası bir gezi yapıyorum lan? ne güzel işte, öğrenci şehrine gidiyoruz, ortam güzel olacak, kafam dağılacak, gevşeyeceğim.. daha ne?
sabah biraz soğuk davranan ceyda, yanımda bıcır bıcır öterken ben de elimden geldiğince içten görünmeye çalışarak sohbetine ortak olmaya çalışıyor, sık sık gülümsüyor, arada espirilerimle onu da güldürüyorum.. böyle anların bazılarında neredeyse üzerime çıkarak fazlaca samimi görüntü vermemize neden oluyor. cihan zaten bizi manita sanmıştır herhalde, alper de arada ceyda koptukça arkaya bakıp çaprazdan benimle göz göze geliyor.. uyarır ya da kızar gibi bir hali yok, daha çok "aga gözünü seveyim bak" der gibi, gülümsemesi ise "vay vay vay aq" ünlemiyle paralel..
neşeli ve enerjik geçen ilk saatlerin ardından kızlar uyudular, alperin de epey pili azaldı,"gözlerimi dinlendiriyim aga" diyor..ben hala ufak huzursuzlukları ve ceydanın vücudunun önemli bir kısmını üzerimde taşıdığım için pek uyuyacak bir modda değilim, bu sefer cihanla muhabbete başladık, nedir ne değildir, birbirimizin hakkında bir şeyler öğreniyoruz işte.. şehirde başka bir üniversitede fen bilgisi öğretmenliği okuyor, futbol oynuyor, özel zevkleri olan biri: balık tutmak ve kayak yapmak bunlardan bazıları..ben daha hayatımda elime olta almadım aq * bursaya gelmiş daha önce, uludağda kaymış, heykeli ve altıparmağı öve öve bitiremedi, ama kendi şehir kadar güzel olmadığını da ekledi..ah şu izmirliler *
muhabbeti kasmayan bir çocuk diyebilirim, başta da söylediğim gibi, pozitif bir kere..
kütahya sınırından biraz sonra biraz mola verdik, kızları uyandırdık, alper gözlerini dinlendirmeyi bıraktı, ben de biraz hareket edip kaskatı olan vücudumu gevşetmeye çalıştım, sağ tarafım felç olmuş durumda. anladım ki şu "kızın erkeğin omzunda uyuması" fantezisi sadece filmlerde romantik, gerçek hayatta ise kısmi felce neden oluyor, uzun süreli denemeyin.
başlık yok! burası bom boş!