-
501.
+9"öteki benin direksiyona geçmesi"Tümünü Göster
iyi artık iyi biri olmadığımı biliyorum. aslında, belki de hiçbir zaman iyi biri olmamıştım, zaten içimde yatan bir canavar vardı ve tüm yaşananlar onun uyanışının bahanesi olmuştu.
asıl acayip olansa bu derece şanslı olmamdı, ceyda-ayşegül-ebru, belki de gün içinde birbirlerini defalarca görüyorlardı, hatta belki aynı minibüse biniyorlardı, yan yana masalara bile oturmuş olabilirler..
peki ben, biri ile ciddi anlamda sevgili, diğer ikisiyle de baya baya flörtte ama yapmacık şekilde mesafeli bu ilişkiler silsilesini hangi cesaretle ve nasıl böyle sorunsuzca yürütebiliyordum?
bu kadar hassas dengelerin ve bende olduğuna daha önce şahit olduğunuz "eşşek şansı tesadüfleri"nin mevcut olduğu bu ortamda, nasıl bir gözü kararmışlık ve yüreklilikti sergilediğim? harbi manyak mışım beyler.. öyle böyle değil hemde..
bu hafta, cuma günü geceden eskişehir e gidiyoruz,
alper, ilayda, ceyda, ben ve arabayı kullanacak olan henüz tanışmaya vakıf olamadığım, yalnızca adını bildiğim çocuk..
iki üç gece önceden, telefonumu ve odamın ışığını kapatıp yorganın altına büzülerek, yakınımdakilere uydurmama gereken muhtemel yalanları, gittiğimde nasıl bir ortamla karşılaşacağımı, yolculuğu ve daha pek çok rahatsız edici detayı düşünmeye başladım..
tolgaya gerçeği söyleyecektim, tek şartım ise o gerçeği nilayla paylaşmamasıydı.. kızların ağzı durmaz malum..
ebruya da tam olarak olmasa da gerçeği söyleyecektim yine, şehir dışındaki bir arkadaşıma, yine bir başka arkadaşımın kullanacağı hususi araçla gideceğimi güzel bir senaryo ve inandırıcı bir dille destekleyerek sunacaktım önüne,
çok da zor olmaz diye düşünüyordum, zira sırlarla dolu diğer tayfam ile, beraberce şehirler arası yolculuk yapacak kadar yakın olduğumuzu düşünmüyordu.. gerçi, benim de bu konuda şüphelerim var ya, neyse..
evet bu arada ebru artık alper ve diğerlerini biliyor, herhangi bir arkadaş grubumu tanıtır gibi anlattım.. tabi hemen tanışmak istedi, geçiştirmekle yetindim çünkü bu aşamada henüz böyle bir şey çok tehlikeli olur. öncelikle ceyda ile aramızdaki saçma sapan şeyi bitirmem gerek.
ve bu gezi, bunun için biçilmiş kaftan!
nasıl becereceğime gelince,
şimdi düşünün beyler,
iki seçenek var evde kalacağımız geceler boyunca,
ya ceyda ile aramızda bir yakınlaşma olmaz, ve böylece ben de buna dayanarak onu ve kendimi "biz bir şey yaşamadık yeaa" tarzı bir düşünceye inandırabilirim.. yine de ebruyla tanıştığında epey kalbinin kırılacağını düşünüyorum, alper dediği gibi ise hele durum, çok daha sıkıntılı olabilir.
bu seçecek, ebruya karşı olan vicdanım açısından olumlu, ancak ceydaya karşı olan açısından olumsuz bir durum yaratıyor.
ya da, o gece ya da gecelerde, ceyda ile biraz fazla samimi olacak, alkolün ve gecenin etkisiyle kendimizi kaybedecek ve ben gene muhtemelen sürtünme yolu ile elektrik üretimi gerçekleştireceğim.. sonrasında ise, bu güne kadar bir evin içinde kalıp da yakınlaştığım tüm kızlar gibi, o da benden kaçacak.
yani bir düşünün, ceyda ile sürtüştük, kız sonra yüzüme bakmadı, elif ile beraber uyuduk, sonra muhabbet kesildi.. ayşenle tepiştik, ne arayan var ne soran malum..
ee, demek ki bu işlerin raconu bu beyler, ya da ben uyurken filan çok acayip osuruyorumdur, kızlar dayanamayıp kaçıyor da olabilir..
neyse..
bu seçenek ise, ebruya karşı olan vicdanımın ağzına sıçarken, ceydadan kurtulmanın daha kolay yoluymuş gibi görünüyor..
kızlarla yatın, yiyişin, sevişin
ve ertesi gün yüzünüze bile bakamasınlar
acaba performansımda mı bir problem var lan? *
http://fizy.com/#s/1tjuo1
durumu aileme bildirmeyeceğim, neredesin tsigalko? dediklerinde "iyi yeaaa yurtta oturuyom" ya da "ya öyle çıktık arkadaşlar işte, kordondayız" demek o kadar da zor olmasa gerek..
tolga ile konuştuk, ben her zaman ki gibi "abi bak yanlış yapıyorsun bla bla bla bla" tarzı boş öğütler ve telkinler bekledim ama durumu beklediğimden sakin ve umursamaz karşıladı..bir iki "iyi düşündün mü kanka?" "ebruya ne diyecen?" filan dedi ama, fazla kasmadı bu sefer. sanırım artık manitası olan bir adam da olmanın etkisiyle, başkasının handikaplarıyla pek ilgilenmeye gerek duymuyor..hani şu "sevgilisi olan erkek rahatlığı ve coolluğu" var ya, aha işte ondan olmuş olabilir tolgaya da..(bana niye olmuyor peki??) bir başka ihtimal ise, nilayla bir araya gelmelerinde baş aktör olduğumdan ötürü kendini bana karşı borçlu ve gece hissediyor da olması. ters bir şey demek istemiyor olabilir..
her neyse işte..sonuç olarak tolga beklediğimin çeyreği kadar bile sorun çıkarmadığı gibi, ufak seyahatimin detaylarını nilayla paylaşmama konusunda da okey verdi.
şimdi geriye ebru kalıyordu, onu da basit ama etkili hikayemle saf dışı bırakacak ve sonrasında nihayet, yolculuk ve kalış hakkında planlar kurmaya başlayacaktım.
beni yine oldukça şaşırtan bir biçimde, ebru da hiç sorun etmedi ve eşelemedi konuyu..erkekler arada sırada böyle uzak arkadaşlarına gidermiş zaten..iyi yapıyormuşum..biraz hava değişimi yapmak iyi gelirmiş..
vay aq lan? üniversiteye başladığımdan beri beni anal yolla becermekten geri durmayan talihim, artık tersine mi dönmüştü ne?
beklediğimden çok kolay bir biçimde bu pürüzleri halledince, lanet olası egom ortaya çıkarak "ee olm kocaman adamsın lan sen? kim sana karışabilir ki? ya ne diyeceklerdi zaten? ne sandın?" gibisinden gazlayıp, bunu benim maharetim olduğuna inandırdı..
aslında haksız da sayılmazdı..ne var lan? arkadaşlarımla, arkadaşlarımın yanına gidiyorum işte..(mi acaba?) bunda karışılacak ya da sorun çıkarılacak ne var?
yine de her şeyin bu kadar kolay olması içime bir kurt düşürmedi değil..lan acaba beni deneme amaçlı bir oyun mu kurgala... pfff neler diyorum ya saçma sapan düşünceler..bunları hiç düşünmedim sayalım..yok artık daha neler..
http://fizy.com/#s/2tdgxo
cuma günü gelip çatana kadar, kalan zamanlarda diğer detaylar hakkında düşündüm,
e abi, sonuçta, hiç tanımadığım bir adamın arabasında,
ne kadar tanıdığımı bilemediğim insanlarla,
hiç tanımadığım bir ortama,
hiç bilmediğim bir şehre gidiyorum..
zaten düşünmezsem anormal olur..
bir parçam, "tak mu vardı şimdi yani aq, ne işin var oralarda" dese de, ondan daha büyük bir parçam "iyi olum işte, memleket görürsün, insan tanırsın..hem belki çakış yaparsın ;)" diyerek diğer felaket tellalı sesi bastırıyordu..
beyler, siz de farketmişsinizdir ki, geçen yıldan bu yana epey büyük bir kişilik bölünmesi ile karşı karşıyayım..bir yanda beni devamlı uyaran bir iç ses, öbür yanda artık neredeyse içimden fırlayıp karşıma dikileceğine inanmaya başladığım "öteki ben"..bu iki taraf geçtiğimiz yıl kıyasıya savaşmış, o savaş, beni de, etrafımdakileri de tüketmişti..
neyse ki artık savaş bitti, sınırlar çizildi..sorun ise, savaşı kazanan tarafın yanlış taraf-kaybetmesi gereken taraf olduğu düşüncesini bir türlü aklımdan atamamam..
@2904 selamlar panpam, yalnız olmadığımı bilmek güzel ;)
başlık yok! burası bom boş!