neyse, bu mevzuya girmeye çalıştı,
"abi, bir de ben sana bir şeyden bahsetmek istiyorum, geçen gece içtiğimi gece hani..o zaman söyleyecektim aslında ama kendi derdime dalmışım.."
"hayırdır paşa buyur?"
"abi, şimdi senin, bir şekilde ama severek ama sevmeyerek yürüttüğün bir ilişkin var..artı bir de bu ceyda ve ayşegül meselesi var.."
sanki bilimsel bir makaleden bahsediyormuşuz gibi yüzümü ciddileştirip bilge bir tavır takındım..
"işte, ben şey diyecem sana..ayşegülü pek tanımıyorum..onu bilmem, ama ceyda nın sana karşı..ee..nasıl diyim, ciddi olması muhtemel düşünceleri var.."
günaydın.
"öyle mi?" dedim, şaşırmış gibi yaparak.
"anlamışsındır ya sende..neyse işte..biraz konuştuk senin hakkında..önceden tabi..ben senin sevgilin olduğunu bilmiyordum tabi o ara, ben de biraz gaz verdim sanırım..öyle yani..kız, öyle sıradan bir şey düşünmüyor yani..hem ceyda biraz hafif gibi görünür ama sağlam kızdır yani..bakma sen, o senin yanında coşuyor öyle..illa ki bir sebebi vardır, herhalde sen öyle tiplerden hoşlanıyorsun diye düşünüyor.."
sağlam kız mı? dostum bana daha ziyade taze kaşar gibi gelmişti ama? allah allah..hadi hayırlısı bakalım..
"aslında tam tersi" deyip güldüm.. "ben daha oturaklı kızları severim"
"hımm..valla işte, neyse abi..benim senden ricam, eğer senin ciddi bir düşüncen yoksa kıza daha fazla yaklaşmaman, yanlış anlama sakın abi, ne demek istediğimi anlamışsındır..sonuçta bizim tayfadan o da..birbirinizi harcarsanız hoş olmaz malum"
alper haklıydı, beni tek şaşırtan ise ceyda ve onun hisleri hakkında vardığı kanılardı,
"peki ya ayşegül?" dedim yine pis pis gülerek, "ona ulaşım serbest mi? ;)"
bu da yarı çekingen şekilde gülmeye başladı, "ya abi, ceyda ya ulaşım serbest, öyle anlama da, işte..ne demek istediğimi farketmişsindir be * "
"anladım anladım ;)"
"ayşegülü pek tanımıyorum bu arada..ama biraz tuhaf bir kız, nasıl diyeyim, biraz yosmalık var gibi :p daha tam çözemedim yani..bir gariplik var ama hayırlısı diyelim * "
beni şaşırtan bir gözlem daha..
oysa ki ben kendi kodlamam uyarınca, ceydayı nispeten hafif, ayşegülü ise tam tersi düzgün bir kız olarak kaydetmiştim zihnime..
ama alperin gözlemleri aksini söylüyordu..
acaba arkadaşı olduğu için ceydayı mı kayırıyordu? yoksa benim gözlem ve analiz metotlarımda ekgib ya da yanlış bir nokta mı vardı?
bu çocuk son zamanlarda epey kafamı karıştırmayı başardı, önce ayşen mevzusu... şimdi bu..
olaylara değişik bir perspektiften, farklı bir açıdan baktığı kesin..benim henüz göremediği bir açı..
panpalar son partı olsun birazdan gireceğim part, yorgunum gene bu akşam.. inşallah yarından sonra güzel günler bizi bekler..
http://fizy.com/#s/1wsnyr
sonraki gün seyahatin detayları da netleşti, dördümüz bir araya gelip konuştuk filan, ceyda benim gelmeyi kabul etmemden ötürü epey heyecanlı göründü, belli ki önceki buluşmada ayşegülle bilerek yakınlaşmama karşı verdiği tepkiyi unutmuştu bile..
planlar yapılır ve sözler verilirken, bir yandan da bahaneler bulunmalıydı..sanırım birilerine bahane uydurması gereken tek kişi bendim..
ebruya, tolgaya..hatta belki aileme..
yine yalan mı söyleyeceğim?
önce tolgaya hiç bir şey söylememeyi düşündüm, ne de olsa artık onunda bir ilişkisi ve düşünmesi gereken başka insanlar vardı..1-2 gecelik yokluğumu umursar mıydı? sonradan düşündüm ki her ne olursa olsun, benim en iyi arkadaşımdı, bilmeyi hak ediyordu..beni tek korkutan ise, ebru konusunda duygusala bağlayıp beni vicdan yaptırmaya çalışabilirdi (keza nilayla olan ilişkisinin üzerinde ebrunun da emeği olduğundan dolayı, artık ona da büyük sempati duyuyordu). ailemi bir şekilde atlatabilirdim..hoş telefondan sesimi yalan makinesine sokacak değiller ya aq..
farkettiyseniz ana problemi görmekten kaçınıyorum... aslında..problem olduğundan da o kadar emin değilim..evet, ebrudan bahsettiğimi anlamışsınızdır sanırım..acaba ona ne söylemeliyim?
bir cuma gecesi, arkadaşlarıma bir tak demeden, en az 1 geceliğine ortadan kaybolacaktım ve ebrunun muhtemel mesajlarının en az yarısını cevaplayamayacağım gibi, bir de buluşma isteklerini de olumsuz yanıtlamak zorunda kalacaktım..peki..ama işte ne demeliydim ki ona? nasıl bir bahane uydur malıydım..dahası, bahane uydurmalı mıydım? belki de sadece gerçeği söyleyip "arkadaşlarla gidicez öyle" demek yeterli olurdu..hem böylece yalan da söylememiş olurdum..
beyler, ne yalan söyleyeyim, ben bu teklifi, kafam biraz boşalsın, rahatlasın diye kabul etmiştim ama, inanın daha şimdiden, gidiş, orada geçirilecek günler (ve özellikle geceler) ve dönüş hakkında kafa yormaya, plan yapmaya başlamıştım bile..
planımızı yaptığımız günün gecesinde, tam tolga da yokken bu konuyu biraz yalnız ve sakin kafayla düşünürüm diyordum ki ayşegülden umulmadık bir mesaj serisi aldım ve durup dururken, rahatına bakmak varken kendini bu komplike ve karmaşık durumlara sokan "ben"e lanet ettim..
iyi geceler arkadaşlar, bayılmadan yatayım ben.. yarın gece görüşmek üzere *
takip eden panpalara iyi geceler *
saat 02.00 gibi başlarız bu gece,
finalleri olan kardeşlerime yürekten başarılar, incicinin altından kalkamayacağı bir durum değil yani ;)
görüşmek üzere
takip eden panpalara iyi geceler, dün gece uyuya kalmışım..
hayatım gibiliyor desem yeridir, eğer yeterince dayanıklı değilseniz özel sektörden uzak durun.. hadi ondan uzak duramadınız, bari sözlükten uzak durun. ikisi birden motoru yakıyor.
bu gece bir kaç part atacağım, sabaha okumalık olur *
rahat batması..
şeytan dürtmesi..
zütün kaşınması..
siz ne dersiniz bilmiyorum, hepsi benim durumum için son derece uygun tanımlar..ama benim bu durum için kullandığım tanımlama farklı: