-
501.
+7sol... sağ.. tekrar sol..Tümünü Göster
arka plandaki hareketli müziğin ve darbelerden çıkan efektlerin de verdiği gazla, partnerimin eline geçirdiği bloklara ardı ardına yumruklarımı sıralıyorum..
tekrar sağ... sol..sol.. sağ..sol..
müthiş bir deşarj yöntemi, vücuda faydalı.. bunu nasıl daha önce keşfedememişim?
pelte olmuş bir biçimde, kollarımı bükmeye bile zorlanır vaziyette bitirdiğim bir kick taks antrenmanının ardından yurda doğru yola koyulmuştum..
puff.. hayatım yoğun mu yoksa bana mı öyle geliyor?
düzenli bir ilişki
düzenli spor
farklı arkadaş grupları
farklı istekler
farklı planlar
1 i fazladan olmak üzere 8 ders.. alınması gereken iyi puanlar..
bunların hepsine birden sahip olmak ve idare edebilmek pek kolay iş sayılmaz, hele ki benim gibi zaman bencili bir insan için..
başta tolga ve ebru olmak üzere, bilen arkadaşlarım vizelerin ortasında bile spora devam etmemi yadırgasa da, bu benim için bir iç disiplin meselesi. zamanı yönetmeyi, onu iyi kullanmayı öğreniyorum, bazen pastanın bazı dilimlerinden fedakarlıklar yapmak gerekiyor (hele ki böyle sınav zamanları) ama altından kalkamayacağım bir durum olmamalı..
panpalar bir sorun var sanırım sözlükte, partları giremiyorum tam olarak
neyse bakalım, şimdilik word e yazıyorum, ilerleyen saatlerde tekrardan atmayı deneyeceğim
:) panpa anlıyorum ama bir sıkıntı var, sebebini anlayamadım, baksana boş geliyor entryler..:/
..böyle zamanlar hep ilk özveriyi uykumdan yapmışımdır, evet, 8 yerine 6, gerekirse 6 yerine de 4 saat uyurum.. uykunun beni hantallaştırmasına izin vermemeliyim.. tabi tamamen uykusuz kalmak da olmaz, vücut direncimi korumam lazım..
sonra, dünyanın en anlayışlı kız arkadaşı ebru sayesinde birlikte geçirdiğimiz zamanlardan kesinti yaparak o cephedeki birliklerimi benim için vazgeçilmez olan alanlara kaydırıyorum,
arkadaşlar.. sevgililer..yatağım.. onların bir yere gittiği yok..ama zamanla yarıştığım bu hayat düzeninde az önce bahsettiğim iki maddeyi kesinlikle kontrol altında tutmaya ve öncelik vermeye çalışıyorum.
yine de hayat son derece karmaşık bir organizma (evet, tamamen organik bence) ve çoğu kez evdeki hesap çarşıya uymadığı gibi, küçük aksilikler ve sürprizler de yaşanabiliyor,
kurduğunuz alarma rağmen uyuyakalıp 90 dakikalık sınavın son 40 dakikasına yetişebilmeniz gibi mesela..
beyler, aramızda kalsın ama bu geçen dönem ki vize performansımı, bu kez mumla arıyorum (hem de onca ağırlık vermeme rağmen)
kafam karışmış ve ters köşeye yatmış bir şekilde çıktığım her sınav sonrası, "iki koltukta taşıyabileceğimden fazla mı karpuz yükleniyorum acaba?" diye kendime sormadan edemiyorum..
sokayım.. yoğun hayatıma.. sahte bir şişkinlikten başka bir şey değil oysa ki..
ben hayatın içine gittikçe daha fazla sıkışırken, benimle aynı paralelde olan dostlarım ise sanki daha da rahatlıyor gibi,
tolga, vizeler arefesinde başlayan ve yoğun sınav haftalarını henüz geride bıraktığımız şu günlerde de doludizgin devam etmekte olan bir ilişki yaşıyor nilayla.. güzel çift oldular.. buna vesile olduğum için mutluyum. öte yandan, bir diğer yakın arkadaşım alper (ki son paylaştıklarımızdan sonra artık daha da yakınız) kafasını boşaltmasının da sayesinde, sallantıda olan ilişkisini biraz toparlamış gibi görünüyor,
ebru..o zaten her zaman mutlu, hiç şikayet etmiyor.. yorgunluktan mızmızlaşan tsigalkoya bile sevecen bir şekilde katlanmayı başarıyor.
oradan oraya koşturmakla geçen ve iyice monotona bağladığım hayatımda benim de biraz değişikliğe ihtiyacım var gibi görünüyor, alper gibi, ben de kafamı biraz dağıtmalıyım. telef olmuş bir şekilde çıktığım sınav haftasının ardından şöyle sağlam bir içim, üzerine 2 gün boyunca yataktan çıkmamak dinlendirici ve güzel bir çalışma olabilir gibi görünüyor, gerçi her zaman yaptığım şey aq..o bile monotonlaştı artık.
çok değil, sadece 1-2 ay önceki hayatım ise tamemen değişimler ve aksiyon üzerine kuruluydu oysa ki,
serhat ile olan fiziki münasebetim, ebruyu zihnen aldatıyor olmanın verdiği adrenalin, yeni insanların ve yeni ortamların bünyede yarattığı kıpırtılar.. şimdi, birden bire hepsine alışıvermiştim yine.. aslında en başından beri farklı bir şey yoktu ya zaten.. aynı insanlar, aynı kadınlar, aynı adamlar.. aynı acıları yaşamış adamlar.. aynı içki masaları.. aynı bira bardakları.. aynı muhabbetler..
henüz 20 mimde bile olmamama rağmen, kendimi böyle, sanki çok bir tak biliyormuş gibi, feleğin çemberinden geçmiş gibi triplere ve havaya sokmaktan nefret ediyorum ama “thats the truth” dostlar..”gerçek bu”..bize biçilmiş rolleri oynuyor, kalıplaşmış hayatlarımızı yaşıyor, adeta kendimiz için değil, etfamızdakiler için nefes alıyor, onlar için çalışıyor, onlar için gülüyor, onlar için ağlıyoruz..
her şey o kadar belli ve o kadar net çizgilerle çizilmiş ki..doğarsın, büyürsün, okula başlarsın, iyi bir lise kazanmaya çalışırsın, iyi bir üniversite kazanmaya çalışırsın, sonra onu bitirmeye uğraşırsın, yetmez, bu kez de iyi bir iş için yırtınırsın.. evlenirsin, çocukların olur, bu kez onları büyütür ve okutursun.. emekli olursun..ve nihayet geberip gidersin..
ne halt edersem edeyim bu kalıbın içinden çıkamayacak gibi hissediyordum.. bilmem, size de böyle oluyor mu arada ama, bana bazen, sistemin çarkları arasına kaptırdığım kolumun bacağımın ardından sürükleniyormuşum gibi geliyor.. öyle olmak zorundaymışım gibi..iyi bir öğrenci, iyi bir evlat, iyi bir eş, iyi bir baba olabilmek için, nereden geldiği bilinmeksizin beynimize kazınmış sayısız ritüeli tekrarlayıp duruyoruz..ne için? kimin için?..
tüm bunların yanı sıra, sizlerin de bildiği gibi, benim o ara bazı özel problemlerim de mevcut.. hala kayıp kişiliğimi arıyor, artık gerilla sistemine dönmüş olan içimdeki savaşı tamamen sona erdirmekle uğraşıyorum. ayrıca alperle yaptığımız o malum derin konuşmada kafama takılan ve beynimi kurcalayan şu “gerçenten sevmiş miydi? yoksa sadece gurur mu yaptım?” meselesi de var tabi..
buna da bir cevap üretmem lazım, aksi takdirde artık yüzünü bile görmek istemediğim tipleri günün büyük bölümünde aklımın içinde tepişirken seyredeceğim..
neyse ki kader, bu tip anlarda bana yeni kapılar açmakta her zaman cömert davranıyordu.. yeni kapılar açıyordu ki, ben, mutlak kötülüğe ve karanlığa olan yolculuğumda pes etmeden ilerleyebileyim..
işte o kapılardan biri de, alperin eski bir konuyu ısıtması sayesinde açılıvermişti yine..
http://fizy.com/#s/2jxi15
artık iyice samimi olmamızın verdiği rahatlıkla omzuma hafifçe patlatıp yanıma oturmuştu,
"kanka, sana şu bahsettiğim eskişehir gezisi teklifim hala geçerli ;) sözde sınıf öncesi filan yapacaktık ama, kaynadı arada, arkadaşlar bekliyor hala * "
farklı bir şehir? yine farklı insanlar ve farklı bir evde yaşanacak başka bir gece daha mı?
aslında deminden beri dediğim gibi, farklılık tam olarak da ihtiyacım olan şey, çünkü başkasının belki de uzaktan bakarak gıpta ettiği şeyler artık bana sıradan ve hatta bunaltıcı gelmeye başlamıştı, sevgiliden, dostlardan, aileden gizlice yapılacak bir kaçamak, grinin hakimiyetindeki yaşantıma belki biraz renk katabilirdi..
"kibarlık olsun diye sormuyorsun değil mi? * "
"aşk olsun be aga, daha nasıl içten çağırayım? * "
"öyle olsa iyi olur valla alper, çünkü çok bunaldım bu aralar, şu vizeler beni bitirdi, bir hava değişimine ihtiyacım var.."
"helal be, geleceğini biliyordum * "
eh, bu aralar birimizin kuyruğu gibi olduk zaten aq..
"kim kim gidicez?"
gözleri bir an düşünceli bir hal aldı..
"ben, ilayda, ceyda, sen..birde bizi zütürecek olan arkadaş var işte cihan, 5 kişiyiz"
bizi zütürecek derken? what the fuck is going on? otobüs yeterince hızlı ya da konforlu değil mi?
"hım..abi başkasının arabasıyla gidicez diyorsun da, nasıl güvenicez?"
"kanka adam sürüyor bea..sıkıntı olmaz yani rahat ol * zaten kız arkadaşı anadolu üniversitesinde okuyor, ayda 1-2 kere gidip geldiği yol ;)"
kendi şehrimden ve okuduğum şehirden başka bir şehir,
babamdan ya da kamil koç otobüsü şöförlerinden farklı bir sürücü,
içindekileri tanımadığım başka bir ev,
çok mu fazla başkalık var dersiniz? heyecan olsun derken işin takunu çıkarmak da var yani..gazetelerin 3. sayfa haberleri gözümün önüne gelir gibi oldu "üniversite öğrenciler ölüme uçtu.." "5 genci aşırı hız soldurdu.."
hay dıbına koyayım ya, neleri düşünüyorum ben böyle salak salak? ah anne ah..hep senin yüzünden, yok böbreğini alırlar yok bilmem ne..iyice karı kılıklı yapmışsınız beni..
gidiyoruz ulan..
ne güzel yeni insanlar tanırım işte, şehir görmüş olurum..hem sonra, ceyda filan..:)
alper aklımdan geçeni okumuş gibi, ceyda konusunu açtı, aslında zaten açılmasını beklediğim bir mevzuydu bu, az önce gayet rahat ve samimi olan çocuk, konu bu durumlara gelince epey temkinli bir hal almıştı,
benden hala çekiniyor..bu kötü bir şey değil..biraz ağırlık ve mesafe her zaman iyidir..alperle farklı boyutta pek çok şey paylaşmış olabiliriz, ortak noktalarımız, bu güne kadar tanıdığım bütün insanlardan daha fazla olabilir ama bu arkadaşlık "enseye tokat, züte parmak" tan farklı olmalı, ne de olsa birbirimizi tamamen anlayabilecek civardaki az sayıda insandan biriyiz birbirimiz için..ilişkiyi yozlaştırmamak lazım..
başlık yok! burası bom boş!