ilişkiler,
sürekli bir gelişim, ve değişim halindedir..
bir süre önce can ciğer olduğunuz, yediğinizin içtiğinizin ayrı gitmediği dostlarınızdan, bir anda, bir sebepten ötürü, ya da zamanla, pek çok sebepten ötürü soğuyabilirsiniz,
çevrenizde olmasına rağmen aylarca, yıllarca dikkatini çekmediğiniz birisinin dikkatini çekebilir, umursamadığınız birini de umursamaya başlayabilirsiniz..
insanlar arası ilişkilerinize bazen yenileri eklenir,
bazen, bazıları eksilir..
bazısı, şekil değiştirir,
bazısı kuvvettlenir, gelişir..
tıpkı yaşam gibi.. ölüm, doğum gibi.. büyüme gibi.. güzelleşme gibi.. çökme gibi..
ilişkiler, sanal, manevi olgular gibi görünmelerine ve onları elle tutamıyor, gözle göremiyor oluşumuza rağmen,
aslında etrafta gördüğümüz pek çok nesneden çok daha gerçek, yaşayan pek çok organizmadan çok daha canlı, herhangi bir diferansiyel denklemin 3. derecesinden çok daha kompleks ve karmaşık "varlık"lardır.
zaten epey gecikmiş olan o soruyu bana sorduğunda, yaklaşık iki aydır günümüzü gün ettiğimiz, şimdilik sadece "iyi gün dostum" diyebildiğim alper ile aramızdaki ilişkinin * çok kritik bir sınırı geçmek, ya da o sınırda ölmek üzere olduğunu düşündüm.
yalan mı söylemeliydim acaba? yeterince yalan söylememiş miydim peki etrafıma?
aslına bakarsanız bir süredir nefes aldığım her saniye yalan.. bütün gülümsemelerim, bütün düşüncelerim, bütün davranışlarım, hatta bütün hüzünlerim, yapay, yapmacık..
kendim hariç herkesi inandırmayı başardığım yalanlar..
alper az önce sorduğu, ama saniyelerdir cevabını alamadığı basit sorunun yanıtını bekliyordu..
bu tarz sorular karşısında fazla beklemek iyi değildir, insanlar uydurduğunuzu düşünebilir.. sevgiliniz varsa, vardır. yoksa, yoktur.. ortası sazan.avi den başka bir şey değildir, onu da duyan, anlamak istediği gibi anlar.
duyacaklarından sonra benden nefret edebileceği olasılığını da hesaplayarak, yalan söylemenin son derece büyük bir onursuzluk olacağı bu durum karşısında gerçekleri döktüm dudaklarımdan,
"var.. gibi.."
alper sessizliğimin ardından gelen bu garip yanıtımın ardından şaşırmış gibiydi, şimdi bana "nasıl yani?" diye soracaktı,
"nasıl yani? gibi derken? * "
güzel.. muhabbeti istediğim konuma getirebilmem için doğru sorulara ve uygun soru cümlelerine ihtiyacım vardı.
"var..ama nasıl desem.. seviyor muyum, sevmiyor muyum, seviyorsam nasıl sevmiyorum, sevmiyorsam neden sevmiyorum.. karışık bir durum biraz.."
şimdi ya ceydayı kastettiğimi düşünecekti ya da "kavgalı mısınız?" filan diyecekti muhtemelen..
"hımm.. aranız filan mı kötü?" dedi, yüzü ciddileşmeye başlamıştı.. beklediğim cümleleri sıralamaya devam ediyordu..
"yoo..ya ben sana bir şey söyleyeyim mi, ben esasen öyle aşk-sevgili vb. olaylara da pek inanmıyorum yani.. evet, sevgilim var, hatta seviyorum da belli bir açıdan bakınca..ama yok kardeşim.. yani, o duygu, o duygu değil.."
kafası biraz karışmış olmalıydı..bir şey diyemeyecek ve ben tekrar konuşacaktım..
...
tıpkı beklediğim gibi sessiz geçen bir kaç saniyenin ardından tekrar lafa girdim,
muhtemelen artık benden nefret ediyor, "ulan amk madem takıldığın kız var, ne diye ceydaya ayşegüle bilmem neye yavşıyorsun birde, umut veriyorsun o.ç!" diyordu içinden.. eğer tekrar lafa girmezsem, bir kısmını dışına da vurabilir diye düşündüm ve muhabbette yeniden mağdur taraf olmamı sağlayacak olan manipülatif cümlelerimi sıralamaya başladım..
şarkı verek, bugün neşeliyim hareketli olsun,
http://fizy.com/#s/3ou7on
"..kardeşim, ben de sevdim zamanında..ama zütüme kazığın girdiğiyle kaldım afedersin..ben neler kurdum, neler düşündüm, neler yaşadım kendi hayal dünyamda, ama bu karşı tarafın gibinde bile olmamış..oynadı benimle..bana umut verip son anda direksiyon kırdı, başkasına gitti..resmen yarıştırdı beni elalemle..sonra da mağlup ilan etti..şimdi ben nasıl aşka, sevgililiğe filan inanayım?.."
sessizlik sürdü..ve ben, kendimi tamamen "parrdon abijiimm" moduna sokacak olan son etkileme cümlelerimi de masaya boşalttım,
"sen, muhtemelen yok sanmışsındır, haklısın, malum, pek sevgilisi olan bir adam gibi değil davranışlarım..kızlarla filan..ama ne yapayım alper? heralde ben de böyle tatmin oluyorum artık.."
bir nevi şey demek istemiştim, hani "tamam küfret, haklısın ama elimde değil"...
küfretse haklıydı..sen adamın tayfasına gir, oradan kızı ayart, yetmesin bir de kenarda köşede duran başka bir kızı ayart,
o ikisini kapıştır, o da yetmesin, adamın seni soktuğu, ya da beraber gittiğin her ortamda tanıştırdığı kızlara karşı samimi ve ekstra arkadaş canlısı davran..ve tüm bunları manitan varken yap..adamın zütünden kan alırlar kamill kaaann...
ben, "acaba ne tarz bir posta koyacak?" diye bekliyordum artık,
benim kendimi haklı çıkarmaya ve acındırma çalışan cümlelerimin dökülüşü sırasında, gözlerini masaya çevirmiş..soğukkanlılığını yitirmeksizin dinlemişti..sessizli biraz daha sürdü..sonra gözlerini masadan kaldırdı, yüzü, o güne kadar görmediğim ve öyle bir tipten görmeyi beklemeyeceğiniz kadar ciddi ve asık bir hal almıştı.."aha geliyor kalay"..
ve sonra beni çok şaşırtan o sözleri söyledi..
"anlıyorum abi..desene, sen de benim gibisin... "
buyur?
bunu beklediğimi söyleyemeyeceğim beyler... "sen de benim gibisin?" ne demekti ki?
"öyle mi?" dedim, şaşkın bir şekilde..
"aynen" dedi.."biz senle hiç konuşamadık demi abi?..ne zamandır takılıyoruz ama..oralara gelmedi mevzular.." buruk bir şekilde gülümsedi..