ulan gibmeye geldiğim evde, kendimi gibilmiş gibi hissediyordum be resmen..eve eskort çağırırsınız ya, aha aynı o durum... resmen gibildim, şimdi o postaların üzerine bir de duş alıcam, ayşen de ücretimi verecek, defolup gidicem... aynen böyle hissediyorum..
sinirim yeni yeni gelmeye başlamıştı..beynim normale anca dönüyordu..
canım istemeye istemeye attırıp duş aldım..
kapıya havlu getirdi, kapının arkasından uzatıyor..
ulan senin ben dıbına koyayım, daha yarım saat önce ikimizde neredeyse çırılçıplakken altımda inleyen sen değil miydin? şimdi güya utangaçlık taslıyor...
iyice sinir oldu, banyonun içinde kendi kendime homurdanıyorum...
hızlıca kurulandım, giyindim çıktım,
odasına gitmedim, direkt koridora çıktım, bu gördü aralıktan,
"nereye?"
"e..gidiyim ben.." amın evladı daha oturacak yüz mü bıraktın..yanıma geldi, "bir şey unutmadın demi içerde?"
"yok..yok.."
ben öyle bozuk bozuk tavırlara girince, tekrar,
"tsigalko gerçekten üzgünüm..bu kadar bile ol... yani..ya.." gene ağlamaya başlayacakmış havasına girdi,
kadınlar için en kestirme kaçış yolu
"tamam sorun değil" deyip geçiştirdim duygusuzca..ceketimi askılıktan alıp sırtıma geçirdim, dönüp ardıma bile bakmadan kapıyı açıp daireden çıktım, arkamdan,
"tamam, görüşürüz" dedi çegingen bir sesle..
nah görüşürüz..
nah..
tepki bile vermeksizin, merdivenleri kullanarak katları indim ve gecenin bilmem kaçı, sabaha karşı kendimi sokağa attım...
hafif soğuk olan havada, ellerimi ceplerime sokmuş, kendi kendime alçak sesle küfrede konuşa, o üşüyen insanlara özgü, hızlı-kısa adımlarla yürümeye başladım..bu saatte merkeze minibüs yoktur..yürümeye kalkarsam kurt-kuş giber... gece eğlendiğimiz yere gidip, o çeşit çeşit dükkanların arasında açık bir çorbacı aramaya ve sabaha kadar oyalanmaya karar verdim..
neden sonra telefona elimi atmak geldi..ulan öyle bir dalmışım ki hatuna ve geceye, dış dünyayı tamamen unutmuşum..baktım, bir sürü mesaj..cevapsız aramalar..
"gerçek dünyaya hoş geldin"
ee, rüya bitmişti... bu gecenin ve ayşenin dışında da bir dünyam, orada bana ait olan sorumluluklar ve beni düşünen insanlar vardı..ve bunun da etkisiyle, çorbacıda mercimeğimi yudumlarken, kızgınlık ve hayal kırıklığının yerini, pişmanlık ve endişe benzeri duygular aldı..
rüya, bitmişti..
http://fizy.com/tr#s/1dl8el
çorbacıda gün ışıyıncaya kadar oyalandım..
o ara kafamda biraz hesap yapmaya da vaktim olmuştu..
telefon demiştik, mesajlar, çağrılar demiştik..kimlerden gelmişti,
ebru dan bir kaç mesaj, 2 çağrı..annemden bir çağrı..tolgadan 1 mesaj..tolga ve anneminkileri pek kale almadım zira geçiştirilebilirdi..
benim daha ziyade ebrunun "naber canım yurtta mısın?" ile başlayıp "tsigalko, görünce mutlaka beni ara" ile biten mesaj kombinesiyle ilgilenmem gerekiyordu.
evet, gene yalan söyleyecektim, öyle görünüyordu. ne kıvırabileceğimi düşündüm..öğlenin üçünden gecenin 1 ine kadar hiç bir mesajı ve aramayı cevaplamamanın ne gibi bir bahanesi olabilirdi ki?
biraz düşününce, erkeklerin, ciksten sonra en çok düşündüğü şeyler olan futbol ve bilgisayar oyunlarını kullanmaya karar verdim..
•
*tam yurtta kalmaya niyetlenmişken bir arkadaşın gazıyla,akşamki maça topluca gitme ve öncesinde de internet kafede takılma kararı alınıyor, efendim biz önce kafede maç saatine kadar gır gır şamata 8-10 kişi kantır yapıyoruz, oradan maçı izlemeye gidiyoruz, bir çıkıyoruz ki saat olmuş zaten dokuz küsür, oradan gene "bir arkadaş": "agalar yurda dönüp ne yapıcaz ya, gelin takılalım bu gece??" diyor ve biz soluğu pub da alıyoruz, orada da eğlenirken ederken saat su gibi akıyorr, geçiyor, tüm günüm de böyle dışarda geçiyor..haa bu arada, ne talihsizlik ki telefonumu yurtta unutuveriyorum :( tüh..ebrucum seni de meraklandırdım, özür dilerim bitanem..**
senaryoyu bir kaç kez aklımda oynadım..ekgib yanlarını bulmaya ve kapamaya çalıştım..eh..yani, yapabileceğimin en iyisi bu gibi görünüyordu..muhtemelen "e sen de başkasından mesaj atamadın mı? haber veremedin mi?" yoluyla yüklenirdi..buradan da biraz azar işitebilme potansiyeli barındırmakla beraber "canım ben numaraları aklımda tutamıyorum ki :( anne babamın numarasını bile ezberden söyleyemem" savunmasıyla geçiştirecektim..
evet evet..iyiydi bu plan..
dalgın dalgın, sabahın ilk minibüsüne atlayıp yurda dönerken( o ara okul da yalan oldu tabi, ama öğleden sonra gidicem mecbur..) artık uyanmış olması lazım gelen tolgaya cevap atacaktım,
"nabıyon lan fındıkkıran? * " diye mesaj atmıştı tam saat 5 civarı..yani bir nevi gerdeğe giren damadın sırtına vuran arkadaşları gibi o da benim sırtıma vuruyor şakadan ve imalı bir şekilde..
bu arada tolga ebruyla ilişkimizi bilmiyor zira daha çok yeni zaten..benim ayşenle olan muhabbetimden ise haberdar..
cevabımı yazdım,
"kanka, ters bir durum yok demi?" yazdım..her anlama gelebilirdi bu, her türlü yani..varsa var, yoksa yok..
10 dakika sonra ben minibüsten indiğin sıra cevap geldi,
"niye lan? ne olacaktı?"
"yok olm öylesine sordum tamam * "
"ne oldu akşam, ata binebildin mi? ;)))"
":)) anlatırım kanka uzun hikaye.."
"vay aq..adamlar çakıyor yaa * )"
"ehehe * "
daha ona ne anlatacağıma karar vermemiştim, direkt olanı anlatsam taşak geçmekten öldürürdü beni herhalde..ama yalan söylesem... ulan iyice yalancı olduk beeee... gibicem karısını da kızını da gibişini de... ne oluyor lan?? ne oluyor aq? kime ne hesap veriyorum ki ben, kime ne kanıtlayacağım?