/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 426.
    +9
    ..telefon elimde kalakalmıştım..ne alakaydı şimdi bu? neydi yani?..bir kamera şakası filan olmalıydı yine..ha?

    kendimi son günlerde iyiden iyiye kurban gibi hissediyordum beyler..özellikle de kendimin karşısında.

    cevaplamadan telefonu masaya bıraktım. bir şey yokmuş havası vermeye çalıştım kendime..e zaten bir şey de yoktu aslında ama, sinir olmuştum malum. uyudun mu ymuş..çattık ya..

    mine sorar gözlerle bir daha bakınca geçiştirmeye çalıştım,

    "bizim sınıftan bir arkadaş ya" deyip salla gibisinden bir el hareketi yaptım.

    bu biraz durdu..sonra,

    "hı..şu kumral kız mı o, ilk başlardaki kankan? * "

    bir an da kan beynime sıçramıştı... az önceki huzursuzluk ve nedensiz suçluluk hissi yerini kızgınlığa bırakmıştı..dişlerimin arasından, ama hala gülümseyerek,

    "sınıfımda olup da tanımadığın kız var mı canım?" dedim..oldukça ağır bir ima vardı bu lafımda hiç şüphesiz..ve bunu yüzüm gözüm de gerginliğiyle desteklemişti..

    mine biraz afalladı öyle aniden hörsleyince,

    "ya..ne var ki, muhabbeti geçiyor sizin sınıfın tabi..sonuçta epey kişi tanıyorum ordan da, bizim yurttalar filan.."

    ben hala o "çaktırmadan saldırgan" tavrımla, "kesin nilaydan öğrenmişsindir canım..benimki de soru yani.." deyip iyice gerdim yüzümü.

    masada o ana kadar kendi aralarında lak lak eden ve olaydan haberi yok gibi duran fathi ve elif de, havadaki negatifliği fark etmiş olmalı ki susup bize bakmaya başladılar.

    mine yine bozuntuya vermeden (malum masada yalnız değiliz) ama savunma pgibolojisiyle konuştu,
    "ya ne alakası var nilayla?..tamam da, sen neden o kadar gerildin ki hayatım? bir şey demedim ki ben?"

    tabi..tabi.."hani şu kumral kız, ilk kankan... " yani nasıl da sokuyor ayarı görüyorsunuz demi beyler?

    o ara elif hemen bize doğru eğilip, "nooldu bee" diye fısıldayıp gülmeye çalışarak sordu, komiklik yaparak havayı açmaya çalışıyor..ama faydasız... benim şarteller atmış bir kere..

    ulan nasıl bir oyunun içindeyim ben harbiden ya..? böyle odama filan da kamera kurdular mı acaba merak ediyorum? gerçi tolga vardı sahi, kameraya gerek yok * ..
    her şeyim, herkesim kontrol ve denetim altında mı?..bu kadar mı güvenilmez, bu kadar mı yavşak bir adamım lan ben? iyi ki birinden posta yemişiz zamanında, lan sanki hainlik yapan biziz... züte getirilende ben, sonrasında güvenilmeyen de ben..bu ne yaman çelişki lan?

    ayağa kalktım,
    "mine iki dakika dışarda konuşabilir miyiz canım?" dedim aynı tavırlarla..ama hala o kadar da sevimsiz olmamaya çalışıyorum, hani şey gibi, misafirin yanında yaramazlık yaparsınız da, annesiz size gülerek size "güzel evladım yapma çocuğum, yapma yavrum" der ya böyle inceden inceden gözlerini oynatarak, bunu açılımı "misafirler gidince nasıl terliği kafana çakıyor gör eşşoğlu eşşek" dir.

    aha aynen benim de tavır bu..dışarı bir çıkalım hele..

    bu gak guk etti ama sonra kalktı daha fazla sesim yükselmesin diye..koluna girdim, çıktık mekanın dışına..
    http://fizy.com/tr#s/1agyqc

    çıktık,diğer ikisini ardımızda şaşkın ve endişeli bir halde bırakıvermiştik.. biraz kapının kenarına doğru yürüdük, tam bu "ya ne ol.." gibi bir şeyler söyleyip mızıldıyacaktı ki çat diye daldım lafa,

    "mine sen ne yapmaya çalışıyorsun allah aşkına?"

    "ya tsi.."

    "kızım biz senle daha önce bu mevzular yüzünden iki kere kavga etmedik mi? konuşmadık mı bunları?"

    "yaa! bir şey yaptığım yok! (o da sinirlenmişti..) ne yapıyorum ya ne yaptım? ne dedim de böyle hemen savaş haline geçtin?"

    "ben aptal değilim tamam mı? anlamadım mı sanıyorsun ne demeye çalıştığını? böyle imalar mimalar.."

    "benim ima filan yaptığım yok, ama belli sen gocunmuşsun.."

    "mine bak gene abuk subuk konuşmaya başladın..şu kıskaçlık meseleleri hakkında ne konuştuk biz?"

    "ne kıskançlığı ya? tsigalko! senin kolana bir şey mı koydular ya? kafayı yedin galiba?"

    biraz soluklandım..haklı olabilirdi..tamam, bir ima filan vardı elbette ama, bu kadar coşmam gerekmeyebilirdi..
    konuyu değiştirmek en iyisiydi, altta kalmamak için başka bir cepheden saldırdım,

    "nilay benim konuştuğum herkesi rapor mu ediyor sana?"

    "öff..hala nilay diyorsun ya iyice sıyırdın ha..içeri girelim hadi..üşüdüm ben.."

    sinirle, burnumdan soluyarak biraz daha durdum öyle... evet söyleyeceğim başka bir tak kalmamıştı. bir an kendimi, sanki sırf kavga edelim diye bahane üretmek için zorluyormuş gibi hissetmiştim... hani şöyle kavga edelim de, aramız soğusun filan..

    bu bekleyişimi yanlış algıladı,

    "bak, nilayla elbette konuşuyoruz..senin zaten en iyi arkadaşlarından biri, e benim de arkadaşım o? heralde bazı şeyleri anlatacak..ama bunları öyle, gel sana tsigalkonun sırlarını, raporunu vericem diye söyleyerek anlatmıyor..laf arasında geçiyor işte..kızı kötüleyip durma..o olmasa biz şimdi burada bile olmazdık."

    nasıl yani?

    "ne alaka? tamam başta biraz tanışırken yardım etmiş olabilir, ama?"

    "bana senden çok bahsetti tsigalko... sence de biraz kolay tavlamadın mı beni?"

    hımm..vay aq lan..belli ki nilay, bana yaptığı gibi mineyi de işlemişti beyler..doğru tahmin etmişim o zamanlarda da. ama açıkcası bu kadar etkisi olduğunu düşünmemiştim. ben de sanıyorum ki, kızı entelektüel, felsefik kişiliğim ve yakışıklılığımla tavladım..vay aq ki vay..

    beyler zaten az çok bildiğim şeyi bir kez daha öğreniyordum, bilmeyen kalmasın... "kızlar, konuşur..sizi konuşur ve bu çok ama çok etkili olur ;)"

    pek çok olası ilişkinin, sırf yakın kız arkadaşların onay vermemesinden ötürü olmadığı da olmuştur..ya da tam tersi, olması zor olanların olmasının mümkün hale gelmesi de...

    "doğru" dedim güldüm..

    "yani o olmasa?" dedim.

    "e bu kadar kolay olmazdı" deyip o da güldü muzur muzur..

    göz göze geldik..bu böyle "ah seni ah" der gibi bakıyor..ben de daha fazla dayanamadım, gülümseyiverdim... kollarımın arasına alığ başını göğsüme dayadım, saçlarını öperken, "özür dilerim..ya artık o mevzuların iması, hatta imasını olduğunu sanmam bile beni çok kızdırıyor..üzgünüm."

    başını kaldırmadan, "biliyorum..ben sana güveniyorum zaten artık..ve o soruda da kötü bir niyetim yok..belki seni birazcık kızdırmak istemiş olabilirim * tepkini ölçmek filan * "

    eh işte beyler..o kadar da yanılmamışım demek ki *

    "seni senii" deyip sağa sola sallandım ona sarılı halde..

    mutlu sahnemiz arkadan gelen "oo gençler, bizi istemiyorsanız gidelim vallaa" lafıyla bölündü, döndüm baktım fatih, kapının ordan kafayı uzatmış sırıta sırıta sesleniyor, "bizi masada bıraktınız, siz burda oooh.."

    güldük..

    çıktığımızdan çok farklı bir modla masaya döndük..

    her şey düzelmiş gibiydi,

    sadece ufak bir pürüz beni rahatsız etmeye devam ediyordu ama... bile bile yangın çıkaran kundakçılar gibi, bilerek kavga mı çıkarmaya çalışıyordum ben??

    kendi kendimi, mineyi ve ilişkimizi sabote etmeye mi çalışıyordum?..kendimden utanmalıyım..
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster