+3
48
karşımda olsan sesini duysam daha anlamlı şiir olur benim için dedi hep
bazen o beni teselli etti bazen ben onu
tam çıkmaza girip ikimiz birden özlem moduna geçince
bazen ağlaştık
isyan ettik
ama sevgimizi hiç kaybetmedik
hiç bir zaman laf olsun diye seni seviyorum demedim
hiç bir zaman içimden gelmeden seni özlüyorum da demedim
çoğu zaman dayanamıyorum binip geliyorum desede
hep ikna ettim gelmemesi konusunda
okulunun her zaman benden daha önemli olduğunu söyledim
ilk başlarda çok sıkıldı bu okul konusunda söylediklerimden
bizi ayıran şey okul değil mi zaten dedi her seferinde
bu arada alanyadaki turist sayısında kış mevsimi nedeni ile azalma olduğu için
işler de doğru orantılı bir şekilde azaldı
babası ebrunun yokluğunda iki kere geldi dükkana
bir tanesinde yine tavla oynadık
diğerinde de çay içip konuştuk sadece
ebrunun her konusu açıldığında
üzerine toprak attım muhabbetin
her iki gelişinde de eve davet etti beni
ama evlerine gitsem herşey ebruyu hatırlatacağı için kendimi daha fazla üzmek istemedim
bunu da açık bir dille babasına anlattım
hak verdi
zaten dükkanda her tarafa bakışımda onu görüyor sebebsiz yere durup dururken
darlanıp üzülüyordum
zordu onsuzluk **bende kendimi sağdaki soldaki esnaflarla geyiğe vurarak zaman geçirmeye
çalışıyordum
gelen turistlerle makara yapıyordum
ebru geleceği tarihi söyledi
ramazan bayramı
günler yaklaştıkça heyecanım daha da arttı
beraberce kalan günler saat dakika ve saniye olarak hesaplanıp matemetiğimiz güçlendirildi
az kaldı diyerek birbirimizi tesselli ettik.
bir gün sabah hiç atmadığı bir saatte mesaj attı
bende yenip kalkmış dükkana gidiyordum
-günaydın aşkım yazıyordu
-günaydın uyuyamadın mı yoksa dedim
-ben senin gibi bu saatlere kadar uyuyorum mu sandın dedi
saat 10 civarıydı
-gece rahat bırakmıyorsun ki uyuyayım da erken kalkayım dedim
-göndermeyeyim istersen bir daha??ne yapıyorsun bu arada dedi
-sana mesaj parası yetiştirmek için çalışmaya gidiyorum dedim
-hayırlı işler dedi
ben dükkana geldim
kepenkleri açtım
dışarı çıkarılması gereken malları çıkardım
sonra dükkanın önü toz yapmasın diye dışarıya su fışkırtırken yoldan geçen tek tük turiste de
onlara su fışkırtıyormuş gibi yapıp makara yaptım
sabah sabah kendi kendimi eğlendirmekti benim ki
dükkandan içeri girdim ama
sonra dükkana vuran güneşi engelleyen bir gölge gördüm
dönüp baktım kim diye
karşımda gördüğüm kişinin bende uyandırdığı duygu
şaşkınlık değildi
ne gülebildim ne ağlayabildim
suratımdaki mallık ifadesini kim olduğunu söyleyeyim siz tahmin edin
ebru
o an ayaklarım ilk adımı atabilse o güne kadar kırılmış kısa kulvar sprintçilerden bile daha hızlı koşarak o
rekorun dıbına kordum ama
atamadım
dondum kaldım
bir gün sonra gelecekti amk.
sonra beynim ellerime hükmedebildi sadece aslında kendimi tokat manyağı yapıp rüya mı gerçek mi onu
test etmek istiyordum ama
saçlarımı düzeltebildim sadece
evet amk. ebruydu işte. sonra konuştu bile
-hasta edeceksin turistleri niye su fışkırtıyorsun onlara dedi
gülümsedim şuursuzca
bana yaklaştı kıpırdayamadım bile
sarıldı
vay amk. öyle duygunun
belimi saran ellerine kurban olduğum yanımdaydı
sonra yanağımda bir öpücük almaya çalışırken
-dur orucumu bozacaksın dedim
-iftarı bekleyeyim o zaman dedi
-sensizlik orucumu erken açtın hayırdır dedim
-hoca bazen erken okuyor işte dedi
-o hoca en büyük din adamıdır gönlümün dedim
-bizim eve ezan sesi duyulmadı henüz dedi
-haberleri yok mu geldiğinden dedim
-yok söylemedim senin gibi yarın geleceğimi sanıyorlardı dedi
-ne zaman eve gideceksin dedim
-akşam iftara beraber gideriz ama ben niyetli değilim haberin olsun dedi
-aç mısın dedim
-biraz dedi —ne yersin canım dedim
-menüde ne var dedi
-simitçiden simit. tostçudan tost. pastaneden de ne istersen dedim
-çeyrek tost yeter dedi
diafondan yarım tost istedim.
-çeyrek yeter bana dedi
-küfür eder şimdi adam çeyrek tost mu olur ilkokullu gibi dedim
-ne içersin dedim
-kahve söyle de uykum açılsın dedi
-bir dakika sen ne zaman geldin dedim
-saat 8 de alanyaya indim dedi
-peki ben gelinceye kadar ne yaptın dedim
-seni bekledim dedi
-annenlere gidip sonra gelseydin bari yada haber verseydin erken kalksaydım dedim
-en çok kimi özlediysem ilk onu görmek istedim dedi
-otobüsde uyuyabildin mi dedim
-sence dedi??
-ben seni görmeye geliyor olsam bırak uyumayı her otobüs durduğunda küfür ederdim şoföre dedim
-bende etmedim sayılmaz. dedi
vay amk. uyumadıysa uyuması lazımdı bu kızın zira akşam onlara yemeğe gidecektik
ama bu uykusuzlukla ebru iftara bile çıkmadan uyurdu
önemli olan iftar yemeği değilde onu öpebilecek olmamdı
onu uyutmam lazımdı ama nasıl
dükkanda yatacak yer yok.
kız yanıma gelmiş sana bir apart tutayım yat biraz desem muhtemelen benden ayrılmak istemeyeceği için
kabul etmeyecek
tabure de uyunmaz
eve git desem o zaten planı kurmuş akşam ailesine ben geldim diye sürpriz yapmayı düşünüyor
vay amk. saksı durdu
nasıl yapsam ne etsem diye düşünürken
tost u geldi
biraz daha düşünme fırsatı buldum
tostunu yedi
bir yandan da bana bakıp bakıp sevgi ile gülüyordu
dışarı çıktım dışardaki malları içeri almaya başladım
o bana ne yapıyor acaba diye bakarken
dükkanın kepengini de yarıya kadar indirip
-hadi gidiyoruz dedim
-nereye dedi
Tümünü Göster