/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 101.
    +2
    44

    ama o aradı geç oldu ama aradı
    ilk sözü bu olsun istemezdim bana yazdığının
    ama yine de şükür dedirtti **babamı mı sokuyorsun artık araya diye attı mesajı
    -özür dilerim dedim sadece
    sonra yine birşey yazmadı
    -babam gelmiş zaten dedi anlattı bana senin suçun yok biliyorum dedi
    -özür dilerim dedim
    -tamam özür dileyecek birşey yok.ben ankaraya gidiyorum bir elveda mesajı atmak için rahatsız ettim
    dedi
    -özür dilerim dedim
    -ne için özür diliyorsun dedi
    -özür dilerim dedim
    ??? yazıp gönderdi
    -özür dilerim dedim
    -asıl ben özür dilerim kelebek dedi
    -tamam şimdi elveda o zaman dedim
    -böyle veda etmek istemezdim dedi
    -başkalarında yapmazsın artık dedim
    -başkası olmayacak uzun bir süre dedi
    -ne zaman gidiyorsun dedim
    -yarın gece çıkıyoruz dedi
    -dikkat et kendine dedim
    -sende dedi
    -seni çok sevdiğimi yeterince söyleyemedim özrün bir tanesi onaydı haberin olsun dedim
    bir kaç saniye sonra telefon çaldı
    ebru arıyordu
    açmasam daha iyi olacağını biliyordum çünkü ağlıyordum
    ama açtım işte
    sadece nefesine karışan ağlama sesini duydum
    titreyen sesiyle
    -bende seni çok seviyorum dedi
    o da benim ağlamamı duydu.
    -özür dilerim dedim
    -bende seni seviyorum dedi
    -çook özür dilerim dedim
    -bende seni çok seviyorum dedi
    -gitme dedim

    • *daha çok ağlamaya başladı
    bir süre sadece ağlaştık
    -nerdesin lütfen söyle kelebeğim dedi
    -hep sendeyim ebrum dedim
    -gel lütfen dedi
    -eğer seni tekrar kaybedeceksem bırak alışmışlığım üstüne devam edeyim sensizliğin dedim
    -lütfen gel dedi. ağlayarak kapattı
    gel dedi de nereye amk. herhalde evdedir diye evin altına gittim.
    çok seviyordum abi kızı gibe gibe gittim.
    bu aşkın bana ızdırap vereceğini bile bile gittim
    evin altına geldim
    -ebrum diye mesaj gönderdim
    -sen kimsin dedi. binlik yapıyor amk.
    -aşşağıda bekleyen delin dedim
    -tamam hemen geliyorum dedi
    bekle bekle yok.20 dakika bekletti beni.
    -nerde kaldın tosbağa diye mesaj attım
    bi kaç dakika sonra indi.
    kapıdan çıktı
    geç kalma sebebi de belli oldu. giyinmiş süslenmiş.
    10 metre civarı bir mesafeden bana öyle baktı
    bende ona öyle baktım
    o bana baktı ben ona baktım
    biraz daha beklesem kalbim sarı kart verecekti amk. sarılmayı hayata geç soktum diye.
    ellerimi kaldırdım
    ağlamaklı güldü
    bir adım attım ellerim havada
    o bir adım geri gitti gülümseyerek
    ben iki adım daha yaklaştım durdum
    o bana yürümeye başladı sallana sallana
    dibime kadar geldi
    -merhaba dedi gözleri yerde parar gibiyken **çenesinden tutup gözlerini yakaladım gözlerimle
    -merhaba tosbiş dedim
    ellerimi indirirken yanağıma bir öpücük kondurdu
    akabinde de sarıldı pehlivanlar gibi çekti beni kendine
    -gitmem gerektiğini sende biliyorsun dedi
    -alanyadan değil gönlümden gitme dedim
    -sende elif …
    sözünü kestim
    -vallahi bişey yok neden inanmıyorsun hem gitmiş o hollandaya dedim
    -inanıyorum dedi.
    -e o zaman neden hala onu konuşuyorsun dedim
    -ilk günden biliyorum birşey olmadığını dedi
    -nasıl yani dedim
    -ilk gün inandım sana dedi
    -ilk gün inandında neden böyle yaptın dedim
    -bilmiyorum dedi
    -hem bilerek hem bilmeyerek hep beni üzecekmisin böyle dedim
    -unutmaya çalıştım seni
    sensizliğe dayanamayacağımı çok önceden anladım.
    o kızı sadece bahane ettim kendime
    ama yapamadım. evimize gelmemiş olsaydın, evdeyken
    otele gelmemiş olsaydın, oteldeyken
    bu sokakta beni beklemiş olmayasaydın bu kapıdan çıkınca
    kalbime hiç girmemiş olsaydın her kalp atışımda
    olmazdın. seni daha kolay unuturdum
    ama unutamadım
    her yere baktığımda seni gördüm
    gözlerimi yummaya çalıştım seni unutmak için
    kalbimle gördüm seni
    unutamadım işte.
    hiç haketmedin benim tarafımdan üzülmeyi ama ben korkularımın geçmediğini farkettim
    seni unutmaya çalışmak
    bana sadece ceyhunu unutturup seni daha çok hatırlattı
    inan gidemezdim. gitsem de kalamazdım ankarada sensiz.
    en azında böyle gidişi haketmedin
    ben en iyisi sen beni gerçekten aldatıncaya kadar bekleyeyim
    yoksa hiç unutamayacağım seni
    seni ilk sevdiğimi söylediğim anda bundan daha fazla kimse sevilemez diye düşünüyordum
    ama her geçen gün seni daha çok sevdiğimin farkına varıp kendi kendime yanıldığımı farkettim
    offf çekerek devam etti
    ne yapacağım bilemiyorum
    ama seni çok seviyorum dedi **taa amk ben böyle konuşmanın. yannanı yemişiz haberimiz yok.
    bende döktüm biraz içimi ona
    -bak tosbiş dedim
    seviyorsun, sevdirmiyorsun
    korkuyorsun, beni de korkutuyorsun
    halimi görüyorsun, sevdiğine hiç acımıyorsun
    kendi kendine planlar yapıyorsun beni unutmak için, kanayan yarama tuz döküyorsun
    ankaralara gidiyorsun benden habersiz,ama beni de kendinle zütürüyorsun
    kendi kendine bunları yaparken beni de ölüme zütürüyorsun.
    yapma lütfen dedim
    -seni üzmek istemiyorum dedi
    -ayrılalım mı istiyorsun dedim
    -denedim ama yapamadım ki dedi
    -tam olarak nedir seni bunu denemeye iten şey dedim
    -sana olan aşkımın büyüklüğünden korkuyorum dedi
    -lütfen biraz da kendini büyüt boşuna acı çektirme ikimizede bırak gittiği yere kadar gitsin dedim
    yine sarıldı.
    iki defa yanağımdan öptü
    sonra dudağıma geçti
    öpüşürken dudaklarıma damlayan gözyaşlarını hissettim tuzlu tuzlu
    o tuz içimdeki acıya karıştı
    alt çenemde ki ağlama gamzeleri belirdi
    öpemedim daha fazla
    sıkıca sarıldım
    -lütfen bırakma beni dedim.
    ağlamaklı bir sesle
    -bırak desende bırakamam serserin oldum serseri dedi.
    hatırlayanlar hatırlar bu cümleyi.
    sonra burnu çekere bıraktı sarılmayı
    telefonunu çıkardı
    babasını aradı. ağlama ses tonu geçmemişti henüz
    -baba senden birşey rica ediyorum diyerek başladı konuşmaya…**yarın gitmeyelim lütfen dedi. karşıyı
    dinleyip
    ertesi gün gidelim ne olur dedi
    sonra da sağol babacığım ben kelebeğin yanındayım haberin olsun diyerek
    telefonu kapattı
    o kadar üzüntünün ,göz yaşının, yalnızlığın üstüne onun telefon görüşmesini bitirdikten sonraki
    yüzündeki gülümseme ile sarılışı bana göre aşkın tarifi idi
    sonunda ayrılığı bile bile anlık sevmek değil mi ki aşk??
    -bir gün bir gündür dedi
    bende de babasını ararkenki şaşkınlık sevince dönüştü
    alt dudağını dişlerinin altına alarak yaklaşıp tekrar öptü
    sonra içindeki çocuk sevinciyle elimden tutup yürümeye başladık
    bir tekel marketin önünde durduk
    -bekle dedi
    içeri girip erkek gibi 4 tane bira aldı
    dışarı çıkıp tekrar iskeledeki kuytu yerimize gittik
    2 saat kadar oturduk. nadiren konuştuk
    tahmin ettiğiniz gibi sürekli de öpüşmedik
    dalgın dalgın dalgalara baktık
    kıyıya vurdukça dalgalar yüreğimde hissettim geçen saniyeleri
    küçük dalgalar hiç durmadı ama bizim ayrılık için zaman yaklaşıyordu
    doya doya sarılıp öpmek istedim
    ama ağlayıp onu da ağlatmaktan çekindim
    sessizce içten içe ağladım
    arasıra elimi tuttu sıkı sıkı
    birayı her içmek için başımı yukarı kaldırdığımda gözümde biriken damlaların akmasını engellemeye
    çalıştım
    o da bana sarılıp dalıyordu dalgalara kim bilir neler hissetti o gün ama
    elimi tutarken avucumun içindeki ısı kalbimdeki ısıyla aynı sıcaklıktaydı
    bana sarılırken ki içtenliği gelecekti hasrete tekrar tekrar isyan ettirdi beni
    • * **aslında uzun uzun dertleştik bana göre o gece
    ellerimi sıkıca tutması
    seni seviyorum olarak algılandı gönlüm tarafından
    bende seni seviyorum demek için illa konuşmak gerekmediğini
    ona daha sıkıca sarılarak anladım
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster