malum günün üzerinden 1 hafta geçmişti.
cerenle üç beş kısa konuşmamız oldu, ama sanki aramız bozulmuş gibiydi.. gerçi benim açımdan bir sıkıntı yoktu ama kız bir acayip davranmaya başlamıştı.
herhalde sonradan kafa aylınca bazı şeyler için pişman oldu diye düşündüm. umrumda da değildi açıkcası..ne kadar sarhoş olursa olsun, az önce seviştiği adama arkadaşını dürtükleten bir insandan ne kadar hayır gelirdi ki insana?
günler geçerken, biz nilayla takılmaya devam ediyorduk,
okan a da gecenin büyük kısmını anlatmıştım (tabi o yüz kızartıcı bölüm hariç).. epey şaşırmakla beraber, biraz da kızmıştı,
"kanka, tamam bazı şeylere kızmış olabilirsin ama yaşadıklarının seni olmadığın biri haline getirmesine de izin verme.. yanlış anlama, ben gittik macera yaptık diye bir şey diyor değilim, ama bunu ne kadar isteyerek yaptın? diye düşünüyorum da, o yüzden endişeleniyorum yani.."
haklıydı..
biraz sınavlar çalışayayım dedim ama aklıma sokamadım..bu sefer muhtemelen gibi tutacaktım..o güzelim vizelerin üzerine sıçıp sıvayacaktım her halde..
sınav haftasından önceki hafta perşembe günü, serhat bini yurtta odaya gelip,
"aga, böyle sınavlar öncesi bir canlı müzik yapalım diyoruz, moral olur, gelir misin?" diye sordu.
tamam dedim, kim var kim yok?
"valla bizim sınıftan var 15-20 kişi, 2. öğretimlerden filan gelen olacak 10-15 kişi, başka sınıflardan gelenler olur.. yani epey kalabalık, mekanı kapatabiliriz"
vay aq..ben sağda solda yuvarlanırken bu bin de bildiğin ortam yapmıştı anlaşılan, böyle büyük kitlede insanı bir araya getirebilecek kadar kalabalık bir gece organize edebiliyorsa, epey eli uzadı demekti..iyi.. serhatı da bırakmamak lazım, ilerde faydalanabiliriz..
(böyle düşündüğüm an kendi kendime irkildim, içerden yabancı biri konuşmuş gibiydi.. kullanmak? faydalanmak?... ben?)
ertesi gün, cuma,
büyük eğlencenin olacağı gün,
yanımda sevdiğim insanlar, bir tarafımda okan, bir tarafımda nilay.. hafif loş bir ortam, güzel müzikler, yeni güzel kızlar, yeni insanlar, yeni muhabbetler..
harbiden de neredeyse kapattık kafeyi, 5-6 masa birleşmişti, saymadım ama 40 kişiye yakın vardık diye düşünüyorum.
her yönüyle güzel bir gece olmaktaydı.. diyorum ya, sevdiklerim yanımda, diğer bütün şeylerse benden çok ama çok uzakta..
yeni insanlarla tanışır, bir yandan da gırgır şamaya yaparken, masaların etrafında dolaşıp duran, uzun, ince sarışın bir kız dikkatimi çekti..
sevimli bir tavşan gibi, oradan oraya zıplıyor, elindeki makineyle geceden güzel kareler almaya devam ediyordu, nilay baktığımı gördü,
"hayrola, beyimiz nerelere daldı öyle?" diye güldü.
"şu kız kim?" dedim. "fotoğraf çeken sarışın?"
gösterdiğim tarafa baktı, "ha o mu? mine yi mi diyorsun?"
"he evet işte adı her neyse" diyip güldüm, bu manalı manalı bakınca da, "bir şey yok ya..güzel kızmış" deyip utangaç utangaç sırıttım.
üstüme geldi;
"tanıştırayım istersen? iyi kızdır mine" deyip gevrek gevrek sırıttı.
sustum, önüme döndüm.. uzun süre sonra içten bir şekilde, kendi kendime gülümsediğimi farkettim..bir kez daha kaldırdım gözlerimi,
sevimli sarışının makinesinin merceğiyle göz göze geldim, bu ani karşılaşma yüzünden gözüne fener tutulmuş geyik gibi kalakalmıştım..
"yaklaşın bakalım, çekiyorumm" dedi neşeyle,
ama ben hala şaşkın ve felç vaziyetteyim, nilay tuttu kendine çekti beni, bir şekilde poz gibi bir şey vermiş oldum bende.
kız yanımızdan uzaklaşıp başka foto yakalamaya uraşırken, nilay ın anlamlı bakışlarını bir kez daha yüzümde hissettim,
"nasıl ama? güzel kız ya" deyip gülümsedi..ben de gülümsedim..
güzel kız.. hoş yani..
takip eden panpalarıma iyi geceler,
bu hafta yeni tasarladığımız ürünün denemeleri olacak üretimcilerle beraber, o nedenle çarşambaya kadar çok fazla yazamayacağım. işle sözlüğü ayırma vakti *
yine de günde 2-3 part atmaya çalışacağım.
hepinize iyi geceler, öpüldünüz ;)
iyi geceler panpalar,
bu gece yine erken başlıyorum,
malesef malum işler nedeniyle erken de bitireceğim
cuma gecesi eğlencemizden bahsetmek ve biraz daha o geceyi açmak istiyorum,
mevzuya uygun şarkımız da gelsin,
http://fizy.com/tr#s/12a2cg
dediğim gibi, sevdiğim tüm insanlarla bir arada, kırıp kalbimin yaralarını sarma peşindeyim,
gece harika geçmekte, şarkılara hep bir ağızdan eşlik ediyoruz, solumda nilay, sağımda okan, nilay' ın karşısında daha önce bahsettiğim, sınıfın en güzel hatunu ceylin var, onla da muhabbet, gülüşmeler filan ama malum tarzda şeyler düşünmüyorum zira kız beni aşar*.
sonra oradan oraya gezinen, bir yandan da fotoğraf çeken, belki de gecenin en pozitif ve enerjik hatununu, mine yi görmüştüm.
nilayla yurttan arkadaşlarmış, benim ona onu sormam, sonrasında tesadüfen gelip fotorafımızı çekmesinden sonra filan,
ben konuyu kapatsam da nilay işin içinde bir ayak sezip eşelemeyi sürdürdü ve ben sormadan pek çok şey anlattı.. yani resmen zorla aklımda olmayan kızı aklıma soktu..
mine ile aynı bölümü okuyoruz ancak kız 2. sınıf 2. öğretimmiş.. biraz canım sıkıldı öyle söyleyince zira yaşça büyük hatun bizi bozar (diye düşünüyordum). meğer ki kız da 86 imiş, ben lisede hazırlık okumuştum, o okumamış herhalde.. neyse,
sevgilisi yok, kütahyalı, tek çocuk, voleybol oynuyor.. daha pek çok şeyi ben sormadan nilay gece boyu laf arasına serpiştire serpiştire anlatmıştı..
bu uyuşturucu, eroin kokain işlerin bir tabir vardır, "bombalama" diye.. böyle arkadaş kıyağı ayağına ilk denemenizden sonra sizin evinizde filan güya yanlışlıkla epey bir mal unuturlar, siz de aa adam unutmuş deyip kullanır iyice bağımlı hale gelirsiniz.. işte o an bombalanmışsınız demektir.
aha işte o gece ben de mine konusunda resmen bombalandım nilay tarafından.. herhalde kız beni böyle loser, çok yalnız, tamamen çökmüş bitmiş bir adam gibi algıladı (ki o zamanlar öyleydim de zaten, ama bu doğuştan loser sandı herhalde * ) herhalde, aklınca bana yardımcı olmaya çalışıyor, aramızı yapıcak filan..ben de böylece ona borçlu olucam *
neyse,
gecenin sonlarına doğru ceylin (şu taş hatun) benim kahvemden fal baktı ve aşka hayatım konusunda şu kehanetlerde bulundu,
"ya böyle isminin içinde y olan, biriyle biraz karışık bir durum olmuş, sen sanki hala onun peşinden koşuyor gibisin ama durum olacak gibi değil..bir de biri daha var, aslında iyi tanımıyorsun ama tanıdığını sanıyorsun, isminde e var var, ya baş ya da son harfi e onu tam bilemiyorum ama bu, kız, bak, saçı var görüyor musun?? (hee görüyom görüyom amk) işte onunla bir şeyler olabilir"
lan bu böyle söyleyince bir an hem etkilendim hem de tırstım, bu benim ayşenle muhabbetleri biliyor mu diye, sordum filan, dedim,
"vay be baya tutturdun, nasıl beceriyorsunuz ya?" gibisinden,
bu da
"yok ya aslında çok bilmem, öyle harfleri benzettim işte, birazcıkta sallamış olabilirim" deyip güldü, o taş hatunu da öyle karşımda gülerken görünce anladım ki aslında bütün kızlar aynı be panpalar,
onlarda gülüyor,
onlarda ağlıyor,
onlarda yiyor,
onlarda sıçıyor,
bir gün geliyor birileri onları da gibiyor işte..
ve onlar da bir gün yaşlanacak, hastalanacak, nihayetinde toprak olacak..
hepimiz allahın bir kuluyuz aq..kim kimden üstün? ne abartıyoruz ki?
gece sonunda toplanırken bir muhabbet daha oldu, nilay ın da destekleriyle tabi,
bu mine denen kız, şehri çok bilmiyor, bir kafe duymuş onu soruyormuş millete nerde gibisinden,
bu kafe de okanın beni ilk zütürdüğü, ayşenle de defalarca gittiğimiz, hatta telefonlu kavgamızı önündeki parkta yaptığımız kafe aq,
nilayla da gitmiştik, bu hemen dedi "tsigalko biliyor bak orayı galiba"