+1
tony yemek o ordek etine benzemesin dedim. baya bir gulduk. aborjin kadin olurda birsey deriz diye kiyida bekliyordu. benim bundan rahatsiz oldugumu anladi, kadina git baska seyler yap bizi unut dedi. kadin yuksek huzurumuzdan cekildi. bulagibcilar olarak seflere soverken, simdi seflik oynuyorduk. karanligini ucundan acmisti ve gerisi gelecekti.
mutfaktaki ac herseyi yiyen tony gitmis yerine etleri asilzade edasinda yaglarindan ayiklayan biri gelmisti. acele etmeden, yapiyordu isini. ben 27. katta elimde satin alamayacagim kadar pahali bir sarapla, etrafi suzuyordum. gor anam izmirin hangi pazarinda elinde corap satiyordu. ogul olmak da zordu ana olmak kadar. hadi ananin corap sattigini dusunerek sarap icsene, gitmiyordu iste. bakarken huzur aldigimiz okyanus maviden karaya calmisti.
okyanus ayaklarimizin altinda, zengin bir menude pahali saraplarla yemek yiyorduk. bundan 10 yil once bana iste hayal ettigin dunyalarda boyle hissedeceksin deselerdi, yine de gelirmiydim acaba? sisteme en buyuk karsi cikisim sirinevlerde cd satmakti. ve icinde bulundugum bu luks cd satarak alinamazdi. aklima neden uyusturucu satmak en karli is diye sorular geliyordu. yani reklami bile olmadan neden bu kadar cok satiliyordu, neden en pahalisiydi. magzadan pahali kot almaya benzemiyordu bu. ve alicilar, oleceklerini bile bile neden buna deli gibi saldiriyordu. insanlarin uyusturulmak istedigi pazar neden en buyuk pazardi? neden en buyuk para bu pazar da donuyordu. alkol yetmiyordu bu elemanlara, daha fazlasi gerekti.
talep edilenin elbetteki saticilari olacakti, maddelerin etkisine gore bazilari legal, bazilari illegaldi. alkol legal, esrar illegal, xanax legal, kokain illegaldi. aslinda hepsinin yaptigi sey, beynimizde bir dizi olaya aracilik etmek. uyusturucular, anlik hislerin temsilcisiyken, antidepresanlarla uzun vadede iyi hissetmemizin dozaji ayarlaniyordu. en gotu taklu depresan a baslarsaniz eger size en az 6 ay diyecekler. 6 ay duzenli icerseniz, artik ne sistemi ne kendinizi ne de cevrenizi sorguluyorsunuz, seyreltilmis uyusturucu, damarlariniz da akarken, amma bunalimdaymisim lan diyorsunuz. oha duruma bir bakin, herseyi bomtak gorurken, kaniniza bir kimyasal katiyorsunuz, nasil oluyorsa daha pozitif oluyorsunuz. hani nerde o koca maneviyat, iki ilac yuttun kaplan saniyorsun kendini.
butun bu dusunceler beni pgibologa gitmeye zorladi, amacim tedavi degil, ilaclari denedikleri gruplara katilmakti. denek olmak istiyordum zaten bir sekilde denektim de. diana ile o surecte tanistim, 30 yildir panik bozuklukla mucadele eden bir pgibolog tu. daha ilk bulusmamiz da soyledim, senin o davranissal bilissel terapi tekniklerini biliyorum sakin uzerimde denemeye kalkma. ise yaramadiklarini defalarca test ettim. yok dedi bende panik ataktan muzdaribim, seni anliyorum. ( aynen her pgibologun dedigi gibi) ne anlasilmaya ne de cozume ihtiyacim vardi. istedigim sadece konusmakti.
benim icin rahatsiz edici bir durumdu bu, para aliyor diye seni anliyorum diyen biri ile yuzyuze gelmek. oysa beni karsiliksiz anlayabilen birileri daha yararli olurdu sanki. dianaya karsi cok acimasizdim. karsimda pgibolog olmasina izin vermedim. tuttugu notlari bir kenara birakmasini soyledim onceleri direndi. sonra aldigi notlari bile okumadigini ona hissettirecek seyler soyledim. not aliniyormus gibi yapiliyordu, cunku ben musteri idim ve onemli hissetmem icin kagida birseyler yaziliyor gibi yapiliyordu, oysa gencler hic bir sey yazmiyorlar. cunku receteniz belli, cozumler bireysel degil, cozumler cogunluk icin. ve ben her bulusma da neleri unuttugunu hatirlatiyordum ona. bu asamadan sonra daha dikkatli olmaya calisti, ama iplerin ucunu kacirmisti. elimde bir koz vardi, o da ilk zamanlarimiz da beni dikkate almayisi, ve ben herseyi oraya yukluyordum. kusura bakma es gecmisim diyordu. aslinda duymamisti bile onlari.
bakti durum, taka sarmakta beni baska bir kariya havale etti. sirt ustu uzan kendini ormanda dusun diyen tiplerden biri.
Tümünü Göster