-
26.
+1chapter; katlanilmasi gerekenler.Tümünü Göster
oysa ne hayallerle gelmistim. bende felegin cemberini kiracaktim. bende basaracaktim. ama bulasiga geri donmek zorunda idim. turk patron kotu gibmisti, mahkemeye gitsem anasini giberdim ama avukatin parasini kim odeyecekti. kayit disi calistigimi ogrenirlerse bende yarra yiyecektim o yuzden icime aldigimi sindirmem gerektigini biliyordum. baska bir is bakiyordum. okulun is bulma klubu ne yine gittim. durumun ne denli taktan oldugunu anlattim. ve elimde ingilizcemin idare eder seviye de oldugu bir belge vardi. okul bitmis olmasina ragmen yine de yardim ettiler.
bir stadyumda is buldular yine bulagibci olacaktim. elime adresi verdiler, yarim saat oncesinden kapidaydim. amina kodugumun koca stadyumunda mutfagi bulamiyordum. zaman daraliyordu, kan ter icinde kosuyordum. sonunda biri yardim etti mutfaga girdim. hayvan gibi buyuk bir mutfak, herkes bir yerlere kosturuyor. beni kel hafif gobekli, yuzu gulen bir eleman karsiladi. ben nefes nefeseyken bana sorular soruyordu. hangi ulkedenim felan, ben nerde neyi yikacagim ona bakiyordum. sen beni dinlemiyorsun dedi, hangi ulkedensin dedi. tr dedim. bir kahkaha patlatti aha dedi seninle iyi anlasacagiz. bir an icin turk sandim elemani. sen nerden dedim. italya dedi. adamin tavirlari cok insani idi. hayatimda hic gormedigim kadar buyuk bir bulagib makinasini kullanmayi ogretiyordu bana. tabaklari direk makinaya koyarken, tepsileri yikamak lazimdi. cunku yapisan etler patatesler makina da temizlenmiyordu. saat sabah 10 du. hep once tepsiler tabaklari gibtir et diyordu.
olumune kaziyordum etleri tepsiden, bir yandan sicak su puskurtup bir yandan bulagib teli ile kaziyordum. basarisiz olmak gibi bir luksum yoktu. o an bir adam geldi uzun 2 metre var yapili bir sey, elini uzatti benim adim john bu mutfagin patronuyum dedi. bende kendimi tanittim. elini omzuma koydu, burda calismaya geldin kendini oldurmeye gelmedin dedi. 2 saat sonra baska bir eleman gelecek. saat 5 te 4 eleman daha gelecek ve gece 12 ye kadar burda kalacaksin dedi. ne demek istiyorsun gibi baktim adama. bu sekilde devam edersen gece 12 ye kadar calisamazsin dedi. sonra bizim kel italyani cagirdi. hizli bir sekilde konusuyorlardi herseyi anlayamiyordum. kel italyan (tony) yanima geldi. turkish dostum, ben burda 7 yildir calisiyorum bu eleman ilk kez biri icin yavaslasin diyor dedi. kendini oldurme, normal hizda devam et dedi.
aradan 7 saat gecmisti, bacaklarimi hissetmiyordum. soludugum su buhari nedeniyle, burnum surekli akiyordu. yikadigim yaglarin buharini soludugum icin. burnumdan sanki yag akiyordu. diger elemanlar da gelmisti. benim gibi 3. dunya ulkesinden elemanlardi. john geldi tony e bisiler soyledi. tony onlugunu cikar gel dedi. takip ettim elemani stadyumun localarindan birindeydik. onumde bir tabak yemek vardi. uzun suredir oturmamistim. bacaklarimda ki her hucreyi hissediyordum sanki. yorgunluktan ac oldugumu unutmustum. stadyuma baktim 40 bin kisi rugby izliyordu. bagiranlar cosanlar. o manzaraya baktim bir sure. tam bir seyler yemek icin tabaga yoneldim. 120 dolar dedi. korkarak baktim yuzune. ye sen sana bedava dedi. ama bunun icin 120 dolar oduyor musteriler dedi. tabaga baktim. tr de asgari ucretle calisan biri anca 2 yada 3 tabak alabilirdi bir ay calisarak.
bulagibciydim ama zengin kesimin yedigini yiyordum. ulan bunun neyine 120 dolar veriyorlar diyordum icimden. meger verdikleri o 120 dolar, yemege degil kendilerini degerli hissetmek icin, onemsiz bir seyi gerektiginden fazla bir fiyata almanin huzuruymus.
mola bitmisti yine is basinda idim. bu sefer bulagib yikamak yerine, yikananlari yerine tasiyordum. saat 23:00 olmustu, butun ascilar stadyumdaki butun seyirciler gitmisti. bir copculer kalmisti bir de bizler. garsonlarda ufaktan gidiyordu. daha fazla bulagib gelmiyordu ama ben bedenen bitmistim. tony bana bir bakti sonra kayboldu iki dakka sonra elinde enerji icecegi ile geldi. bacaklarim titriyordu artik. ellerim bembeyazdi su icinde kalmaktan. bana dondu sen dedi sorumlususun buranin ben diger mutfaklari kontrole gidecegim. yapacagimiz seylerinde listesini verdi. 1 saate burda olacagim hepsi bitmis olsun dedi. 3000 kisinin bulasigi bitmis. etrafi toparlamaya baslamistik. ben yerleri supuruyordum. tony geldi bakti mutfaga aferin dedi. bana dondu sen gel dedi. digerleri devam ediyordu. yemek yedigimiz loca ya gittik. usulca cebini karistirdi, bir kagit cikardi. benim gozlerim iyi gormuyor suraya adini ve telini yaz dedi. seni is olunca arayacagim. ok dedim yazdim. biz seni arariz muhabbetini bildigimden dolayi, arayacagini dusunmuyordum.
gece 1 di herkes birbirine tesekkur etti. eve gidiyordum. sanki o mutfakta 1 yil gecirmistim. daha 20 dakika bigiblet surmek zorunda idim. yagmur yagiyordu. ne hissettigimi hissedemeyecek kadar yorgundum. bigibletin tekeri su birikintilerini yararken, gozlerimi yagmurda kisarak pedal ceviriyordum. dogmadan once secim sansi verselerdi bunu istermiydim acaba?
yagmurun verdigi en buyuk ozgurluk ise aglarken kimsenin bunu anlamamasi idi. evde ne bir tas sicak corba ne de sicak bir sarilis bekliyordu beni.
eve vardigimda yorgunluktan uyuyamiyordum. ertesi gun cok daha agrili olacakti biliyordum. sabah uyandigimda, soludugum tum yaglar, burnumdan yastiga akmisti. ve heryerim agriyordu. kalktim dus almaya. iste o su bedenimden dokulurken, aslinda cogunuzun yanindan bile gecemeyecegi bir huzur icindeydim. yasam ne guzel seydi, 5 dakikaligina hissetsem bile ne guzeldi.
aradan 2 gun gecmisti tony ariyordu. yine o neseli sesi ile hey turkish kardesim nasilsin, yarin is var gelirmisin diyordu. gelme ne kelime tassaklarini bile yalarim demek gecti icimden. ama bir yandan da gibise kendimi hazirliyordum. hala vucudumda agrilar vardi. bu sefer kimseler yoktu stadyumda. ne yapacagiz tony dedim. patates kizartilan makinalarin yaglarini degistirecegiz dedi. normal de tek basima yapiyorum ama john seni cagirmami istedi dedi. evet is tek kisilikti benim yaptigim hic bir is yoktu sadece tony i izliyordum. ama tehlikeli bir isti. cunku yaglari suzmeden once 200 dereceye kadar isitiyorduk. o zaman gordugum manzaradan anladigim kadariyla mcdonalds lar da yedigimiz patatesler aslinda taktan daha berbat ti. aksama kadar hemen hemen hic bir sey yapmamistim. ama ayni parayi alacaktim. bende sasiriyordum bu arada tony i dinliyordum konusmayi cok severdi.
an aklima 17 yasimdayken, izmirde bir kargo sirketinde ise girisim geldi. ilk gun 1 ton yuk tasidiktan sonra, kacmistim. avukatlari ile karakola gelen dayim. neden kactin yarin belki 100 kilo tasiyacaksin demisti. o zamanlar anlamamistim ama. bu sefer kacmamistim. tony hep sen turksun akillisin, burasi boyle akilli olursan iyi is alirsin diyordu.
başlık yok! burası bom boş!