/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 101.
    +11
    -"nasıl gidiyor?"

    kısa bir kahkaha attı,

    -"iyi diyelim iyi olsun?"

    şaşkın şaşkın yüzüme bakmaya devam etti, sanki "ya şimdi bırak geyik muhabbeti yapmak için mi oturduk böyle yani?" der gibiydi.

    gene iç çektim ben, lan bir yandan uykusuzlukla mücadele ediyorum, bir yandan ne sıçsam diye düşünüyorum, harbi işlemci kastı yani, neredeyse mavi ekran vericem..

    "aramız iyi mi?" dedim..

    -"valla bilmem ki, dün akşam söven sendin?" deyip güldü gene,

    "dün akşam sen de bir şeyler söyledin?" dedim. gene biraz öküzce bir girişti evet kabul ediyorum. zaten bunun gülmesi anında kesildi, yanaklar iyice pembeleşti.

    "evet, bir şeyler konuşmamız lazım dedin sende?" diyip yeniden topu bana attı,

    "konuşuyoruz işte?" dedim, güldüm istemsizce,

    bu pek tepki vermeyince biraz düşündüm,

    "ya bana sormuşsun da hep, peki sence biz neyiz?" dedim, yüzüme de arkadaştan başka ne olabiliriz ki? tarzında bir ifade vererek, yani bildiğin ukalaca bir ifade.. öyle duygusal bir atmosfer filan yarattırmayacak bir ifade.

    yine yüzüme bakmaya başladı bu, az önceki neşesi ve heyecanı sönmüştü, şimdi o da benim gibi, uykulu görünüyordu. benden daha fazlasını beklemişti her halde, bense gene kaçak dövüşüyor, yavşaklık yapıyordum.

    biraz daha durdum..bu konuşmayınca, sarhoş gibi çıktı ağzımdan kelimeler,

    "ayşen den hoşlanıyorum ben..".."yardımcı olabilir misin bana?" dedim.

    yüzü hala tamamen ifadesiz olduğu halde,

    "ben pek anlamam o işlerden" dedi.."kelin merhemi olsa kendine sürer"

    biz gene aptal aptal birbirimizin yüzüne bakmaya devam ediyoruz böyle, yani o masadaki durumu, atmosferi, saçmalığı, salaklığı anlatamam size, ben tamamen mala bağlamış durumdayım, behzat ç. gibi böyle düşünmeden, hesaplamadan, gibip atarcasına konuşuyorum..

    ebru da iyice robotlaştı..

    ben, fazlasıyla laubali, o fazlasıyla poker face...

    ders saati yaklaşınca masadan kalktık, ben yalpalaya yalpalaya yürüyorum.. bunun varlığı yokluğu belirsiz..
    bizim kata çıktık, bu bir şey demeden tuvalete daldı, ben de dosdoğru sınıfa gittim,
    walking dead deki zombiler misali, bunla oturduğumuz sıradaki çantayı aldım,
    önde yalnız oturan sakin görünümlü bir hatun un yanına geçtim,

    "boş mu bura" *

    tabi tabi, deyip refleks olarak gülümsedi..ben de sıraya yığdım kendimi..

    o ders gene hiç bir şeyi hatırlamıyorum.. dönem boyunca ebruyla bir daha selamlaşmadık bile..
    öğle arası, ayşen yanıma geldi, çikolatalarımı vermek için,

    bir tane buzdolabı poşedine 8-10 tane çikolata şeker koymuş, aldım.

    "çok güzeldi senin çikolatalar ya, yarısını bitirdik kızlarla, ben gittiğimiz yerlerden topladım, biraz mahcubum kusura bakmaa" deyip sırıttı.

    "düşünmen yeter" dedim..ama inanın ölü gibi böyle, ağzından çıkan sesin tonundan ben korktum aq..

    sonra bu biraz durdu, "iyi misin sen?" dedi. cevap vermedim.."ya ne oldu neden böyle yapıyorsun?" dedi..

    "bir şey yok ya.." dedim, gözlerim hala öne eğikti.

    "peki madem, görüşürüz gene" dedi, sınıf kapısına doğru yürüdü, çengel burun ve ozanla beraber sınıftan çıktılar.. bense kendimi yine sıranın üzerine yığıp kaldım..
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster