1. 401.
    0
    UZMANIN ELiNDEKi DOSYA YILLAR ÖNCESiNDEN BAŞLIYORDU
    Kağan henüz beş yaşında idi. Erzurum’da babası ile dolaşırken alçak çeken iki jet uçağının gürültüsü ortalığı inletmişti. Babasına ne olduğunu sorduğunda, yârinki Cumhuriyet Bayramı provası olduğunu öğrendi. Jet’lerinhızından ve sesinden çok etkilenmişti. O anda kafasında şimşek çakmıştı pilot olmalı idi. Böylece anne-babasının öğretmen arkadaşlarının sürekli sorduğu, “Büyünce ne olacaksın?” sorusuna da cevap bulmuş olurdu.
    Pilot olma isteği ortaokul yıllarında havacılık tutkusuna dönüşmüştü. O kadarki her haritaya Amerika’ya rakip kuracağı, dünyanın çeşitli ülkelerindeki hava üslerini işaretliyor, internetin hatta bilgisayarın dahi olmadığı o yıllarda gazetelerde gördüğü tüm uçak resimlerini kesiyor, ülkede havacılık alanında çıkan iki derginin tüm sayfalarını adeta ezberliyordu. Saf ve berrak hafızası boş bir hard disk gibi gördüğü tüm uçak ve helikopterleri kaydediyor ve onları televizyonda veya gazeteler de görür görmez tanıyordu. Aslında bu hastalık bir gazetenin her cumartesi verdiği 4 sayfalık “savaş uçakları” ekiyle başlamıştı. Gördüğü her uçağı hemen tanımalı idi. Şimdilik merak ve hobi olan bu kabiliyetin ilerde kendisininve ülkenin kaderinde ne derece önemli olacağını kim bilebilirdi…
    Kağan lise 1.sınıf öğrencisi iken bayrak töreninde yaşadığı olay ne derece ileri gittiğine örnekti. Erzurum üzerinde uluslararası hava koridoru vardı. Sürekli çok yüksekten geçen uçakları sınıflandırmaya çalışıyordu. Daha lise öğrencisi iken kaçırılan bir 747’yi görmüş ve yanındaki iki F-4E uçağını da tanıyarak arkadaşlarına,
    -Anormal bir durum var 747’yi Phantom’lar takip ediyor bir şey olmuş galiba, deyince herkes dalga geçmişti. O kadar yüksekteki uçağı nasıl tanıdığına inanmamışlardı. Oysa uçaklar 10-11 bin metre irtifada uçsalar da o yıllarda henüz A340 olmadığından 4 motorlu B747 ve B707’den başkası olamazdı.
    ···
   tümünü göster