-
26.
+1B. Pakman’ın notu: Bu palavra falan değildir. Büyük insan italyanların savaşçı millet olmadığını biliyordu. Nitekim Libya’da zavallı bedeviler tükeninceye kadar yenilgi üstüne yenilgi aldılar. 2. Dünya savaşında Yunanistan’da rezil oldular. Almanlar o kadar cephede savaşırken mecburen gelip hem italyanları kurtarmak hem de Yunanistanı kendileri işgal etmek zorunda kaldılar.Tümünü Göster
—————-
Atatürk aynı zamanda Amerika’nın geçen savaşta olduğu gibi bu gelecekteki muhtemel savaşta da (II. Dünya Savaşında) tarafsız kalamayacağını ve Almanya’nın ancak Amerikan müdahalesiyle mağlup edilebileceğini de sözlerine ilave edip şöyle devam etmiştir:
– “Avrupalı devlet adamları başlıca anlaşmazlık konusu olan önemli siyasi meseleleri her türlü milli bencilliklerden uzak ve yalnız toplum yararına uygun olarak son bir gayret ve tam bir iyi niyetle ele almazlarsa, korkarım ki, felaketin önü alınamayacaktır. Zira Avrupa meselesi ingiltere, Fransa ve Almanya arasındaki anlaşmazlıklar problemi olmaktan artık çıkmıştır. Bu gün Avrupa’nın doğusunda bütün medeniyeti ve hatta bütün insanlığı tehdit eden yeni bir kuvvet belirmiştir. Bütün maddi ve manevi imkanlarını topyekûn bir şekilde ihtilali gayesi uğruna seferber eden bu korkunç kuvvet, üstelik Avrupalılar ve Amerikalılar’ca henüz malum olmayan yepyeni siyasi metodlar tatbik etmekte ve rakiplerinin en küçük hatalarında bile mükemmelen istifade etmesini bilmektedir. Rusya’nın yakın komşusu ve bu memleketle çok savaşmış bir millet olarak biz Türkler, orada cereyan eden olayları yakından takip ediyor ve tehlikeyi bütün çıplaklığıyla görüyoruz. Uyanan Doğu milletlerinin düşüncelerini mükemmelen istismar ederi, onların milli ihtiraslarını okşayan ve kinlerini tahrik etmesini bilen Bolşevikler yalnız Avrupayı değil, Asyayı da tehdit eden başlıca kuvvet halini almıştır.“
……………..
“Saltanat çürümektedir. Bir gün hep birden çökmesi ihtimali vardır… Almanların, I. Dünya Savaşı’nı kazanması imkansızdır.” Mustafa Kemal’in Halep’ten istanbul’a 20 Eylül 1917’de gönderdiği rapordan bir bölüm.
……….
Ankara… Cumhuriyetin 10. yılı… Kutlamaların tümüne katıldığı için yorgun düşen Atatürk, geç saatlerde Ankara Palas Oteli’nde, Başbakan Şükrü Kaya ve yazar Ruşen Eşref Ünaydın’la sohbet ediyor. Ruşen Eşref bir ara “Paşam etraf çok kalabalık. Korumaları biraz artırsak mı?” diye soruyor. Atatürk “Hayır, olmaz!” diyor. “Bu, icraatından emin olmayanların yapacağı iştir!”
………
O kadar çok ki.. Hollanda Amsterdam’da ve Yeni Zelanda’nın başkenti Vellington’daki Atatürk anıtları, Romanya Bükreş’te, Kırgızistan ve Kazakistan’da, Venezuella La Plaza Santa Sofia’da, israil’de, Bakü’de, Gence’de Atatürk heykelleri var. Bakü’de ayrıca Atatürk Parkı var. Japonya Kuşiminto’da Atatürk’ün ata binmiş büyük bir heykeli, şehir meydanına konmuş. Roma, Yeni Dehli, Bakü ve birçok ülkenin başkentlerinde, Gence’de Atatürk bulvarları/caddeleri var.
…….
Fransa Büyükelçisi, Atatürk’ün masasına gelerek bir davette bulunuyor: “Sayın Cumhurbaşkanı, sizi istanbul veya izmir Limanı’ndan Türk Bayrağı çekilmiş bir harp gemisiyle alarak, donanmamızla ülkemize zütürmek istiyoruz. Orada Fransız Orduları Başkomutanı olarak karşılanacaksınız!” Atatürk’ün cevabı hazırdır: “Teşekkür ederim mösyö. Böyle bir gezi düşünmüyorum!..” Fransız Büyükelçi ayrıldıktan sonra Atatürk, masadakilerin şaşkın bakışları arasında tarihi konuşmasını yapıyor: “Beyler… Bunlar bize hâlâ Doğulu gözüyle bakıyorlar. Adam bana bir aşiret şeyhini imrendirecek tantana teklif ediyor! Bu efendi hangi Batılı devlet adamına bu teklifi yapabilir? Gülerler adama! Bizi hâlâ böylesine basit şeylerle elde edebileceklerini sanıyorlar. Öğrenemediler bir türlü!.. Ama öğrenecekler, öğrenecekler! Haydi Beyler Cumhuriyetimize…”
• * * * *
Mustafa Kemal, Harp Okulu’nda sınıf arkadaşı Ali Fuat’la (Cebesoy) sohbet ediyor:
“Ali Fuat, senin Fransızcan çok iyi…” “Senin de matematiğin Mustafa…” “O zaman şöyle yapalım: Sen bana Fransızca çalıştır, ben de sana matematik…” “Ama senin Fransızcan da iyi…” “Daha iyi olmalı…” “Tamam Mustafa, öyle olsun…” “Biraz Makedonca biliyorum ama Fransızca, Arapça, Almanca ve ingilizce de öğrenmek istiyorum.” “Başka ne kaldı ki?..” “Arapça bilmemiz şart! Topraklarımızın pek çoğu oralar. Fransızca diplomasi dili…” “Almanca?..” “Almanlar kadim müttefikimiz değil mi?.. Öğrenmek şart Ali Fuat… Ben iyi bir komutan olacağım… iyi bir komutan…”
başlık yok! burası bom boş!