Türkiye'de Üniversite okumak başlı başına bir sıkıntıdır. Kazanırsın bir sürü hayal kurarsın ve bir gidersin ki önce kalacak yer sıkıntısı, maddi sorunlar başındadır daha sonra ise sınıfa girersin saf saf oturursun kenara. insanlarla tanışırsın çoğuyla da bozuşacaksındır daha sonraki dönemlerde.
Bir de hocalar vardır tabi tadından yinmez. Politik görüşün önemlidir. senis everlerse kralsın sevmezlerse taku yedin. ya bırakırlar ya DD ile geçirirler. Çıkarlar kürsüye ülkenin durumunu eleştrirler demokrasi yok bir insan düşüncesini söylediğinde yargılanıyor vs. eleştiriye katlanamıyorlar gibisinden...
Sonra bi gün kendisinin bir şeyini eleştirirsin seni notla tehdit eder, notunu düşürür, bırakır okulu bitirtmez. Bunu yaparken sınavın çok iyi de olsa kendisini eleştirmiş olmanın cezasını verir sana.
Adi arkadaşlarla karşılaşırsın burada, dersin ki ben hayatımda bu kadar şerefsiz kişiler olduğunu bilmiyordum. hayal edemeyeceğin şeyleri yapan insanlarla karşılaşırsın.
bu işin en kolay kısmı, bir de akademisyen olma sıkıntın var. Çok sıkı çalışırsın hakkaten fikir adamısındır dünyayı anlamışsındır bir şeyleri yapıyorsundur ve bir bakarsın ki bilmem hangi bakanın hangi tanıdığı senin hiç bir şeyin olamayacakken o alınmış kadroya
* (ÖYP varken neyse şimdi o da yok, ÖYP'lilerin de kadrosunu çektiler zaten).
Hadi diyelim güç bela girdin kadroya. Doktora yapıyorsun diyelim. Sana her türlü işini yaptırır danışman hocan, her şekilde gömer eleştirir yiyorsa karşı çık. hadi bi eleştir, bi hatasını söyle. Sonra yükselirsin yükselirsin olursun bi prof. aynı haltı sen öğrencilere yapmaya başlarsın. kendini üstün görürsün. yemediğin halt kalmaz.
Size tavsiyem akademik kariyer düşünüyorsanız hemen can havliyle Avrupa'ya kaçın. Yoksa ortadoğu pisliğinde boğulursunuz barbaros şansalın dediği gibi.