/i/İnanç

İnanç
  1. 26.
    +1
    131- Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Andolsun, Biz sizden önce kitap verilenlere ve sizlere: “Allah’tan korkup-sakının” diye tavsiye ettik. Eğer inkara saparsanız, şüphesiz, göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, hamde layık olandır.

    132- Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Vekil olarak Allah yeter.

    133- Eğer dilerse, ey insanlar, sizi giderir (yok eder) ve başkalarını getirir. Allah, buna güç yetirendir.

    134- Kim dünya sevab(yarar)ını isterse, dünyanın da, ahiretin de sevabı Allah Katındadır. Allah işitendir, görendir.

    135- Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

    136- Ey iman edenler, Allah’a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar ederse, şüphesiz uzak bir sapıklıkla sapıtmıştır.

    137- Gerçek şu, iman edip sonra inkara sapanlar, sonra yine iman edip sonra inkara sapanlar sonra da inkarları artanlar… Allah onları bağışlayacak değildir, onları doğru yola da iletecek değildir.

    138- Münafıklara müjde ver: Onlar için gerçekten acıklı bir azap vardır.

    139- Onlar, mü’minleri bırakıp kafirleri dostlar (veliler) edinirler. ‘Kuvvet ve onuru (izzeti)’ onların yanında mı arıyorlar? Şüphesiz, ‘bütün kuvvet ve onur,’ Allah’ındır.

    140- O, size Kitap’ta: “Allah’ın ayetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde, onlar bir başka söze dalıp geçinceye kadar, onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz” diye indirdi. Doğrusu Allah, münafıkların ve kafirlerin tümünü cehennemde toplayacak olandır.

    141- Onlar sizi gözetleyip-duruyorlar. Size Allah’tan bir fetih (zafer ve ganimet) gelirse: “Sizinle birlikte değil miydik?” derler. Ama kafirlere bir pay düşerse: “Size üstünlük sağlamadık mı, mü’minlerden size (gelecek tehlikeleri) önlemedik mi?” derler. Allah, kıyamet günü aranızda hükmedecektir. Allah, kafirlere mü’minlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez.

    142- Gerçek şu ki, münafıklar (sözde), Allah’ı aldatmaktadırlar. Oysa O, onları aldatandır. Namaza kalktıkları zaman, isteksizce kalkarlar. insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı ancak çok az anarlar.

    143- Arada bocalayıp dururlar. Ne onlarla, ne bunlarla. Allah kimi saptırırsa, artık sen ona yol bulamazsın.

    144- Ey iman edenler, mü’minleri bırakıp kafirleri veliler (dostlar) edinmeyin. Kendi aleyhinizde Allah’a apaçık olan kesin bir delil vermek ister misiniz?

    145- Gerçekten münafıklar, ateşin en alçak tabakasındadırlar. Onlara bir yardımcı bulamazsın.

    146- Ancak tevbe edenler, ıslah edenler, Allah’a sımsıkı sarılanlar ve dinlerini katıksız olarak Allah için (halis) kılanlar başka; işte onlar mü’minlerle beraberdirler. Allah mü’minlere büyük bir ecir verecektir.

    147- Eğer şükreder ve iman ederseniz, Allah azabınızla ne yapsın? Allah şükrün karşılığını verendir, bilendir.

    148- Allah, zulme uğrayanlar dışında, kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez. Allah işitendir, bilendir.

    149- Bir hayrı açıklar ya da gizli tutarsanız veya bir kötülüğü bağışlarsanız, şüphesiz Allah, affedicidir, güç yetirendir.

    150- Allah’ı ve elçilerini (tanımayıp) inkar eden, Allah ile elçilerinin arasını ayırmak isteyen, “Bazısına inanırız, bazısını tanımayız” diyen ve bu ikisi arasında bir yol tutturmak isteyenler.

    151- işte bunlar, gerçekten kafir olanlardır. Kafirlere aşağılatıcı bir azap hazırlamışızdır.

    152- Allah’a ve Resûlü’ne inananlar ve onlardan hiçbiri arasında ayrım yapmayanlar, işte onlara ecirleri verilecektir. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

    153- Kitap Ehli, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Musa’dan bundan daha büyüğünü istemişlerdi. Demişlerdi ki: “Bize Allah’ı açıkça göster.” Böylece zulümlerinden dolayı onlara yıldırım çarpmıştı. Ardından kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, buzağıyı (ilah) edinmişlerdi. Yine bundan dolayı onları affettik ve Musa’ya apaçık olan ispatlayıcı bir delil verdik.

    154- Kesin söz vermeleri dolayısıyla Tur’u üstlerine yükselttik ve onlara: “Bu kapıdan secde ederek girin” dedik ve onlara: “Cumartesinde haddi aşmayın” da dedik. Ve onlardan kesin bir söz aldık.

    155- Onların kendi sözlerini bozmaları, Allah’ın ayetlerine karşı inkara sapmaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: “Kalplerimiz örtülüdür” demeleri nedeniyle (onları lanetledik.) Hayır; Allah, inkarları dolayısıyla ona (kalplerine) damga vurmuştur. Onların azı dışında, inanmazlar.

    156- (Bir de) inkara sapmaları ve Meryem’in aleyhinde büyük bühtanlar söylemeleri,

    157- Ve: “Biz, Allah’ın Resulü Meryem oğlu Mesih isa’yı gerçekten öldürdük” demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiçbir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler.

    158- Hayır; Allah onu Kendine yükseltti. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

    159- Andolsun, Kitap Ehlinden, ölmeden önce ona inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet günü, o da onların aleyhine şahid olacaktır.

    160- Yahudilerin yaptıkları zulüm ve birçok kişiyi Allah’ın yolundan alıkoymaları nedeniyle (önceleri) kendilerine helal kılınmış güzel şeyleri onlara haram kıldık.

    161- Ondan nehyedildikleri halde faiz almaları ve insanların mallarını haksız yere yemeleri nedeniyle (öyle yaptık.) Onlardan kafir olanlara pek acıklı bir azap hazırlamışızdır.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster