-
1.
+6Yaklaşık on-on beş sene daha geçti. Ara savaşları hala devam ediyordu. Tüm dış düşmanlar birleşerek yerel aşiretleri aldatıp birbirine karşı koymuşlardı. O zamanların “At-avrat-silah” gibi namus meselesi de yerel aşiretler arasında temel savaş bahanesi idi. Galip gelen her komutan diğerinin avradını zoraki şekilde kaçırıyor ve onu soyunun yeni temsilcisini doğması için kullanıyordu. Doğru, burada erkeklerin kadın hırsı da temel rol oynuyordu.Tümünü Göster
Günün birinde obasından ayrı düşmüş bir yeniyetme yorgun, bitkin halde bir tepeye doğru geldi. Bir ağaç altında uykuya dalarak rahatlatmak istedi. Öyle birkaç dakika geçmişti ki, uykudan bir kurt uluması sesiyle uyanan erkek, gece karanlığında, ay ışığında parlayan dev bir kurdu gördü. Uzun süre hayretle ona baktı ve nihayet fevri şekilde karşısında diz çöktü. Kurt ise, bir süre uludu ve ona doğru bakarak gülümsedi. Sonra üzerine atıldı. Ve taraflar arasında derin bir çarpışma başladı. Nihayet erkek kurdu var gücüyle göğe kaldırıp yere vurdu. Kurt ise hala nurani tarzda gülümsüyordu. Ve aniden dile geldi dedi:
– Ey, Tanrının kutlu kulu, sen halkını, devletini, soyunu kurtaran, yeryüzündeki bütün haksızlığı bitiren bir Er olacaksın. Tanrı seni kutsadı. Artık senin bedenin, ruhun, bütün varlığın ona aittir.
Erkekse hayretle kurda bakıyor, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu ki, tam o sıra kurt kayboldu. Bunun yerine erkeğin bacakları ağırlaştı. Beli büküldü, fevri şekilde kurt gibi ulumaya başladı. Yavaş yavaş yanları, kalçaları, bacakları, kolları, omuzları büyüdü ve iri cüsseli bir yiğit oldu. Gözleri bir anda mavileşti. Tırnakları keskinleşti. Elleriyle tepeyi tırmanıp o yana – kendi eline döndü.
Kısa sürede Gamın söylediği gibi aşiretin başına geçen Er, aklı, gücüyle birçok yerli kabileyi birleştirdi. Bir tek kardeşliği Camuka kalmıştı. Ona da tabi olması için haber gönderdi. Biat etmeyi kabul etmeyen Camukanı ise ağır bir yenilgi ve eski törelere esasen şiddetli ölüm karşıladı. Kendi arzusuyla ve aşiret büyüklerinin rizasıyla beli kırılan Camuka’dan sonra Er bütün memleketi birleştirip dış düşmanlara doğru yol aldı.
Çok güçlü ve yeni tipte ordu kurdu. Tüm Doğunu kısa sürede kendi kontrolü altına alıp Şeytan memleketi – Çin’i de diz çökertti. Gamın söylediği gibi düşmanlarına acımadı. Ona tabi olmayan herkesi korkunç biçimde ölümle ödüllendirdi. Çin’in başkentini tutmak içinse korkunç dövüş taktiğinden yararlanarak şehir halkını açlıktan kırdı. Tanrı yolundan uzaklaşmış tüm suçlular kısa sürede onun cehenneminde yandılar. Ve nihayet birkaç yıl içinde Doğudan Batıya, Okyanusundan Okyanusa büyük bir imparatorluğun sahibi oldu.
Günün birinde sıra geldi, Tanrı zamanın bittiğini duydu onun bedenini terk etmeyi kararlaştırdı. Ve büyük bir cihan imparatoru – Cengiz Han, Cuçi, Çağatay, Ugedey, Tuluy ve diğerleri başta olmak üzere, tüm çocuklarını başına toplayıp derin vasiyetini yaptı:
– Evlatlarım, Yüce soyumun devamcıları, ulusumuzun koruyucuları, beni dikkatle dinleyin. Tarih önceler de vardı, bundan sonra da var olacak ve sayısız imparatorluklar peş-peşe gelip gidecek, siz ise tek bir şeyi aklınızda iyi tutun. Ne olursa olsun, asla Hakka, Tanrı’ya yüz çevirmeyin. Yeryüzünde adaletle hükümdarlık edin. Soyumuza, ulusumuza sahip çıkın. Çalışın kendinizden olanlarla düşmanlığa girmeyin. Yabancı düşmanlarınızın hilesine aldanmayın. Kadın da olsa sizi bir güzel tebessümüyle kararınızdan çevire, dolayısıyla tüm halkı tehlikede koyabilir. Gerek olmadığı sürece belinize, elinize ve dilinize sahip çıkın. Mazlumlara arka olun, zalimlere ateş püskürdün. Düşmanlara asla acımayın. Çünkü bugün öldürmediğiniz herkes, yarın bir ordu olup üzerinize gelebilir ve o zaman sizin için çok geç olur. Unutmayın, hiçbir zaman bir çiviyi küçük bilmeyin. Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir eri, bir er bir orduyu, bir ordu da bir devleti kurtarabilir – ve diğer sözlerle Cengiz Han, kendi haleflerine her şeyi miras bırakıp dünyayı terk etti.
Zaman geçti. Cengiz Handan sonra onlarca, yüzlerce, binlerce hükümdar dünyaya geldi. Ancak hiçbiri onun kadar akıllı, onun kadar sabırlı, onun kadar adil olamadı. Çünkü o Tanrının kutsal ruhunu taşıyordu…
başlık yok! burası bom boş!