/i/Spor

https://encrypted-tbn0.gs...6VQ4oZjSo9_pQPEOHS1DZ75TS
  1. 1.
    +4 -1
    yenilse de yense de çok seviyorum ulan. küçük çocukken annemle babam bana kızardı ama ben içimden düşünürdüm, "olsun ya, ben onları çok seviyorum. iyi ki varlar." derdim. sonra onların benden utanç duyduğunu düşünür, bir an bir zayıflık hissederdim. sonra o zayıflık hissi bir titreşim(ürperme) olarak tüm vücuduma yayılırdı. ve o an üzülürdüm lan. o titreme olayı hayatım boyunca hiç peşimi bırakmadı. çoğu zaman birine acıdığım zaman, birine karşı aşırı samimiyet hissettiğim zaman ya da buruk bir nostaljiyle hatırladığım anılarım aklıma geldiği zaman bu his ortaya çıkar. hafif bir titreşim dalgası hissederim, sonra istemsizce duygulanırım. bazen de duygulandıktan sonra ağlarım. neyse konuya giriyorum...

    bir felsefi görüş vardı (şimdi adını hatırlamıyorum, hangi filozof söylemiş onu da hatırlamıyorum) "insan beyninin içinde bir cüce vardır, bu cücenin düşünceleri senin düşüncelerine tekabül eder, ve onun yorumladığı olaylar senin düşüncelerine dönüşür" şeklinde. bazı insanlar rüyasında ak sakallı bir dede görür, o dede ona bir şey söyler de o olay harbiden gerçekleşir falan. yok oğlum, ben o ak sakallı dedeyi hiçbir zaman görmedim. ama bir kere, o cüceyi gördüm. vallahi bak. filmlerdeki imaginary friend hesabı. hikâyesi de şu:

    yaş böyle 13 falan, yaz tatilinde sivas'ın dağında yürüyüş yapıyoruz. o an bir düşündüm. "lan stad desen yok, borç desen çok, avrupa'da über galaktik başarılar, kadroda yıldız topçular falan yok, yok ta yok, elde yok avuçta yok, olum ama biz deli gibi seviyoruz, bağlıyız. fenerliler, g.saraylılar 2 sene şampiyon olmasınlar çıldırıyorlar, bizim için yenilen beşiktaş ta aynı, yenen de. hayır lan, yenilince ne fark ediyor ki?" bu sefer titreme de gelmedi, otomatikman duygulandım. bu olağanüstüydü, "el tırto del fırto" formatında bir olaydı.

    saniyeler sonra da o cüceyi gördüm. cüce de değildi gerçi, bildiğin insandı lan. böyle 4-5 yaşlarında bir çocuktu. adı da orhan'dı. "adının orhan olduğunu ne bilyon lan zirzop" demeyin. biliyordum lan işte. reelde almanca bilmeyip te rüyanda bir almanın söylediği almanca şeyleri anlaman gibi, bu da benim zihnimde gerçekleştiği için extraordinary bir olaydı, bilir de açıklayamazsın. neyse bizim orhan sap gibi duruyordu, arkaplanda da inönü stadı vardı, tıklım tıklım doluydu. eleman çok bekletmeden konuya girdi:

    --- spoiler ---

    abi onlar(f.bahçeliler ve g.saraylılar) yenildikleri zaman çok sinirleniyorlar, keyifleri yerine gelmiyor. daha az yenilmek, daha fazla mutlu olmak ve daha az sinirlenmek için fenerbahçe'yi ya da galatasaray'ı tutuyorlar. 2 yılda bir şampiyon olmazlarsa gözleri doymuyor. biz farklıyız abi. gözümüz doysun diye bir şartımız yok. beşiktaş yeniliyor, bizi üzüyor ama olsun ya, biz yenildiğimizde de beşiktaş'ı çok seviyoruz.
    --- spoiler ---

    sonra eleman kayboldu, ben de reel hayata döndüm. dağdan aşağı iniyorduk, baktım gözlerim de dolmuş, aşağı inerken az daha dengeyi kaybediyordum.

    onlar benim düşüncelerim miydi, fantazi miydi, beynimin içindeki cücenin olayı mıydı, ben de bilmiyorum. ama bence o cüce doğruyu söylüyordu. biz yenilsek de çok seviyoruz. artık bağlanmışız, anne şefkatiyle yaklaşıyoruz. şimdi ben yeniden çocuk olsam da anneme desem ki "anne bugün sınav vardı, hoca görmeyince herkes kopyalaştı 90+ aldı, ben 63 aldım ama kopya çekmedim, kopya istediler onu da vermedim." annem önce bana sarılır, sonra da "oğlum senin canın sağolsun, iyi ki varsın" der ve ben şu an şu entry'i girerken nasıl gözlerim doluyorsa annemim gözleri de öyle dolar. abartı desinler, romantizm desinler, duygusallık desinler vs. ama biz beşiktaş'ı öyle, çocuğuyla gurur duyan anne şefkatiyle seviyoruz.

    ve benim en büyük korkum da neydi biliyor musunuz? belki de sanayileşen futbol ile birlikte
    beşiktaş bir gün şu an bizim gurur duyduğumuz, deli gibi sevdiğimiz beşiktaş olmaktan çıkacak. ama şunu unutma; belki bir gün gurur duyduğumuz beşiktaş olmaktan çıkıp, antipatik bir beşiktaş'a da dönüşse beşiktaş benim aklımda sınavda kopya çekmeyen dürüst öğrenci olarak kalacak ve ben de hep yetiştirdiği çocuğuyla gurur duyan anne gibi, anne şefkatiyle seveceğim. ve sonra dönüp diyeceğim ki,

    beşiktaş sen bizim herşeyimizsin
    ···
   tümünü göster