+69
-1
buket ondan sonra da sürekli mesajlar attı, beni çok sevdiğini bensiz yapamayacağını söylüyordu sürekli, ama onu affedemeyeceğimi, asla birlikte olamayacağımı, ilk sevdiğim buket olmadığını, kirlendiğini falan söyledim işte kendimce. uzun süre mesajlar atmasına rağmen kayıtsız kalmam karşısında artık o da pes etmiş olmalıydı ki yazmıyordu artık bana. kimsem kalmamıştı artık bu hayatta, o kadar bedbaht bir durumdaydım ki... yaşamamın tek amacı vardı artık, babama onun oğlunun adam gibi bi adam olduğunu göstermek. dert, tasa, keder, unutma çabası, acılar içinde arkamda yılları bırakmış sonunda okuldan mezun olmuştum. Memlekete geri döndüm, babam elimde diplomayla beni gördüğünde gözleri parladı, aslan oğlum dedi bana. hiç unutmadım ben o günü. annem de tebrik etti sağolsun. abilerim ise bakalım iş bulabilecek misin diyordu... neydi lan yıllardır süren bu nefret, bu kin? naptım lan ben size ? neyse beyler bu durum babamı üzmüş olacak ki askerliğini yap gel işini de bulursun oğlum merak etme dedi bana. şükürler olsun ki vatan'ıma olan borcumu ödeyip gelmiştim tekrar evime. gelir gelmez ilk yaptığım iş bulmak adına gerekli yerlere başvuruda bulunmak oldu. adam olmaz bu demelerine rağmen ben kendimi o kadar çok geliştirmiştim ki ciddi anlamda cv'm de cidden çok parlaktı. başvurduğum yerlerden hepsi görüşme için olumlu yanıt vermişlerdi. neyse beyler kimseye haber vermeden görüşmeye gittim, sürpriz yapacaktım. ankara'nın en büyük şirketlerinden birinde çok dolgun bir maaşla işe alınmıştım. bu mutlu haberi biricik babacığıma söylemek için çocuklar gibi hoplaya zıplaya eve dönüyordum ki telefonum acı acı çalmaya başladı...
arayan abim... nerdesin mehmet ? dedi önce, ankaradayım abi, hayrola ? dedim ve ağzından hayatımı bu sefer gerçekten yakıp yıkan, nefessiz kalmama neden olan, olduğum yerde çöküp kalıp hiç kalkmak istemediğim o cümle çıktı babam öldü mehmet... anasını gibeyim böyle dünyanın. ulan sözümü tutamadığım için mi ağlayım, babam öldüğü için mi ? o ihtiyar adamın belki de tek görmek istediği şey benim kendi ayaklarımın üzerinde durabilmem, adam gibi adam olabilmemdi. o koskaca çınar serseri oğlunun ona verdiği sözü tuttutuğunu göremeden göçüp gitti bu dünyadan... babamı toprağa verdikten sonra artık bu şehrin benim için bi anlamı kalmamıştı, işim gereği de ankara'ya yerleşmeye karar verdim. bayramlar da Allah rızası için annemin, abilerimin elini öpmeye gidiyordum sadece. Buket yüzünden aşk'a tövbe etmiş, hayatını tek başına sürdüren bi adamdım. babama verdiğim sözü tutmaya çalışıyor, sanki o görüyormuşcasına en iyisi olmak için çabalıyordum. belki içimde dertler, ezilmişlikler cirit atıyor, geceleri gözlerimi yoruyordu ama dışarda çok iyi bir hayata sahiptim. halim vaktim yerinde, saygın bir insandım. bir gün sigara almak için gece dışarı çıktığımda bir çocuğun sokağın başında ağladığını gördüm...
Tümünü Göster